Malfoy malikanesini hayalimde çok ihtişamlı düşünüyorum. Ancak içine girer girmez hayallerimden daha güzel olduğunu görüyorum. Gözüm büyülü bir şeyler arıyor ancak bulamıyor. Aslında ne aradığımı kendim bile bilmiyorum. Havada uçan tabaklar ya da kaynayan kazanlar mı?
" O yer israfı Weasley'i bir an önce bakanlıktan kovdurmam lazım. Benim güzelim saçlarıma eli değdi. Ama bende ona iyice bir kaç kez vurdum. Umarım ders olur."
Lucius Malfoy'un bir türlü susmaması dışında harika gidiyor her şey. Benim gibi mi düşünüyor diye Draco'ya bakıyorum. Benim ona baktığımı görünce ellerini boğazına götürüp kendini boğuyormuş gibi yapıyor. Yanlışlıkla gülmemi tutamıyorum. Lucius Malfoy konuşmayı bırakıp bize bakıyor. Ardından yüzünde bir gülümseme beliriyor.
" İyi anlaşmanıza çok sevindim. Draco neden Star'a kalacağı odayı göstermiyorsun. Senin odanın karşısındaki oda boştu orası olsun."
Draco içini çekiyor ancak itiraz etmeden bir üst kata çıkıyor. Elimde kalan tek çantam ile peşine düşüyorum. Her adımda ağzım biraz açılıyor. Yıllardır yaşadığım evin neredeyse beş katı büyük. Hatta sadece salonu bile o ev kadar.
İkinci katın ortasına gelince Draco bir odayı açıp giriyor. Gri duvarlar ve siyah bir nevresimi olan bir yatak var. Oda da o kadar çok siyah tonları varki girer girmez içim daralıyor.
" Siyahi seviyorsunuz anlaşılan." diyorum şaka yapmaya çalışarak. Draco içini çekip yatağın üzerine oturuyor. " Sence bana fikrimi soruyorlar mı? Sanırım siyahın asil olduğunu düşünüyorlar. Benimse sadece içim kararıyor."
İstemeden ona üzülüyorum. Daha iyi bir aileyi hak ettiği kesin. Yatağa ondan biraz uzağa oturuyorum.
" Okul nasıl olacak biliyor musun?" diyorum konuyu dağıtmak için.
" Evet benim ikinci senem. Merak etme korkulacak hiçbir şey yok. Kayıkla aptal okula gidersin aptal sıraya girersin ve aptal şapka seni aptal bir binaya koyar. Ondan sonra aptal arkadaşların olur ve aptal derslere girersin."
Yine istemeden bir kahkaha atıyorum. Bana tuhaf tuhaf baksada kendimi tutamıyorum. " Özür dilerim ama o kadar çok aptal dedin ki."
Önce duraksıyor ardından o da gülmeye başlıyor. " Kusura bakma okul aşkıyla yanıp tutuştuğumu sana daha geç göstermeliydim."
Gülmeyi kesip içimi çekiyorum. " Umarım senden daha severim çünkü bütün geleceğim bu okula bağlı. " Gözlerimi kapatıp kendimi geriye doğru bırakıyorum. " Koskoca bir dünyadan yıllarca uzak kaldım. Şimdi bir anda ortaya çıkıp ' Merhaba ben Star Black naber?' demem lazım. Okula ayak uydurmazsam gidecek hiçbir yerim yok."
Bu kadar açık konuşmam aslında rahatsız edici. Draco'nun da bundan rahatsız olduğunu hissedebiliyorum. Bir tereddüt yaşayıp o da yanıma uzanıyor. " Bana bakma aslında sen. Hogwarts harika bir yerdir. Binanı seveceğine ve bir sürü arkadaş edineceğine eminim. Üstelik başaramazsan bile ben orada olacağım."
Kafamı ona çevirip gülümsüyorum. " Teşekkür ederim Draco."
Yatarken ne kadar becerebilirse omuzlarını silkiyor. Bana Hogwarts'ın dört binasından bahsederken içeri saçlarının kenarları sarı olan bir kadın giriyor. O kadar güzel ki onun Draco'nun annesi olduğuna şüphe yok.
Hızlıca yataktan doğruluyorum. Draco'nun ağırlığı yüzünden zorlansamda yataktan kalkıp kadının karşısına geçiyorum. Ben bir şey diyemeden kadın bana sarılıyor. Başka normal bir sarılma olsada kadının sarılması uzayınca omuzlarını sarsıldığını hissediyorum. Ağladığını fark edince de ne yapacağımı şaşırıyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star of Draco
FanficRegulus'un kızı Star ve ailesinin dostu Malfoyların oğlu Draco. Birbirlerinden başka arkadaşları yok. Acımasız şekilde büyürken sahip oldukları en gerçek şey birbirleri. Başlarına en fazla ne gelebilir ki :)