8. Mutluluk...

567 7 0
                                    

        Beraber kahvaltı etdikten sonra Umut yine motorla Nursemayı eve bırakmış ancak gidememişti. Onun için endişeleniyordu. Ailesinin gece evde olmadığını anlarlarsa Nursemaya bir şey yapacaklarından korkuyordu Umut.
   Nursema Umutdan farklı rahat bir şekilde eve çıkmıştı. Doğaya mesaj atmış, kapıyı açık bırakmasını rica etmişti. Nursema eve girdikten sonra, odasına çıkmış, Umuta mesaj atmış bir sorun olmadığını söylemişti. Umut da içi rahat bir şekilde oradan ayrılmıştı.
       Nursema banyoya girerek üstünü soyundu, duş aldı. Aynada kendi yansımasıyla  karşılaşınca yüzünü tebessüm sarmıştı yine. Sabah Umutla yaşadıklarından dolayı utanıyordu, ilk tecrübelerini onun sayesinde yaşıyordu. Nursema hayatında da ilk defa mutlu olduğunu hiss ediyordu, hem de her şeye rağmen. İçindeki tüm korkuları, endişeleri rafa kaldırmıştı.

        Umut da Nursemadan farklı değildi. Uzun zaman sonra o da mutluydu. Ağzı kulaklarında ofise geldi.
"Günaydın, nasılsın?" diyerek Alevin kendisine bakmasını sağladı.
" Ooo bizim aşık kuş gelmiş, hoş gelmiş, sen nasılsın diye soracağım, haline bakılırsa çok iyisin, ağzın kulaklarında, Nursemaya mı bağlayalım bu mutluluk sebebini acaba?" Alevde suratında munzur gülümsemele Umuta takılmadan edemedi.
"Tabi ki Nursemaya bağla Alev, çok huzurluyum, çok mutluyum Alev anlatamam, uzun zaman sonra nefes alıyorum".
"Bunu görüyorum, seni böyle görmek beni de mutlu ediyor Umut, mutluluğu çoktan hak etdiniz siz, yaşadığınız korkunç şeylere rağmen başardınız, kavuştunuz oğlum, var mı ötesi?" Alev de  arkadaşını mutlu gördüğü için çok mutluydu.
      "Daha değil Alev, daha tam kavuşamadık ama az kaldı, zaten seninle bu konuyu konuşacağım, ben Nursemaya evlenme teklifi edeceğim" diye Alevi şaşkına uğratmıştı.
    "Neee? E çuş be oğlum, biraz hızlı gitmiyormusun, bir konuşun, gezin, tozun, hem bu kız yeni boşandı o Allahın cezası heriften, bir de Apolar ne diyecek bu işe?" Alev onların mutluluğuna seviniyordu ama Nursemanın aile faktorunu göz önünde bulundurarak haliyle endişeleniyordu.
     "Alev biliyormusın, Apo bey de, Ünal ailesinin diğer fertleri de benim umrumda bile değil, onların bu saatden sonra konuşmaya hakkı mı var? Hem konuşsunlar, engel olsunlar ola biliyorlarsa." Umutda öfkeliydi o aileye karsı.
       "Bak Alev ben bir kere hata yaptım, onun elini tutamadım, bunun bedeli de ağır oldu, az daha onu kaybediyordum. En büyük bedeli de Nursema ödedi. Hem Yalnız ben değil, onlar da kızlarını kaybediyordu. Bu kadar kolay mı ya? İnan bana hiç biri umrumda değil, ala biliyorlarsa alsınlar onu benden" Umutun kararlı ve net tavrı karşısında Alev de başka bir şey söyleyemedi. Ancak içinden de "önümüzde bizi fırtınalı günler bekliyor" söylemeden edemedi.

Aradan 2 gün geçmişti. Her şey rayına oturmuş gibiydi her kes için. Bu 2 günde Nursemayla Umut telefon dışında görüşememişti. Hem Nursema evden çıkamamış hem de Umut ve Alevin işlerinin çok yoğun olması sebebinden. Nursema evde kendini oyalamak için hat çalışmaya devam ediyordu. Bu sürede de Doğa dışında kimseyle muhattap olmuyordu. Bugün sergi meselesini babasına açmaya karar vermişti.

       Nursema saçına fön çektikden sonra aşağı inmeye karar verdi. Aşagıda her kes kahvaltı ediyordu. Nursemanın indiği görünce Ünal ailesi hem sevindi hem de şaşırdı. Pembe hanım masadan kalkarak kızının karşısına geçip sarıldı ona.
    "Kızım, yavrum benim, iyimisin anneciğim" Pembe hanım bir yandan söyleniyor bir yandan da kızının başını okşuyordu. Nursemaysa tepkisizde.
      "İyiyim annecim, kötü olmam için bir sebep mi var?" kinayeyle konuşmuştu. Sonra kendisini annesinden kurtarıp masaya oturdu.
     "Kızım niye bir şey yemiyorsun, kahvaltı etsene" Abdullah bey Nursemaya bakarak söyledi.
     "Aç değilim baba" dedi sadece.
Masada sessizlik hakimdi. Kimsenin konuşmaya yüzü yoktu. Ancak Nursemanın yine de bu masada yeniden oturması her kesi sevindirmişti.
         "Baba ben sana bir şey söyleyeceğim." Nursemanın konuşmasıyla her kes dikkatini ona vermişti.
     "Tabi kızım, konuşalım" Abdullah bey kızının ne söyleyeceğini de merak ediyordu.
       "Hat çalışmalarımı sergileyecek, ve hat çalışmalarımı orada yapacak bir yer açmak istiyorum. Eve tıkılmak istemiyorum artık. Kendi bildiğim, ve kendimi geliştirmek istediğim işi yapacağım" Nursemanın söyledikleriyle her kes şaşırmıştı. Abdullah bey böyle bir konuşma beklemiyordu.
       "Ah Nursema harika bir fikir, tebrik ederim, bence de artık başlaman lazım, senin bu yeteneğini her kesin görmesi lazım. Güzel ve ferah bir yer bulalım böyle, Aleve de sorarım hatta, onlar öyle organizasyonlar yaptıkları için nerede böyle mekanlar olduğunu biliyorlardır". Doğa heyecanla ve sevinçle desteğini gösteriyordu.
     Masadakı diğer aile fertleriyse gergindi. Pembe hanım Doğanın konuşmasını dinlemiş, ters ters yüzüne bakmıştı.
    "Kızım hele bir dur bakalım, ne bu böyle hemen mekan bulmalar falan, daha baban kararını söylemedi". Nursemaya döndü Pembe hanım "kızım hem daha iyileşmedin, sen yeni yeni kendine geliyorsun, o kadar istiyorsan evde yap işte güzel güzel çalışmalarını" daha sonra Abdullah beye dönüp "değilmi Abdullah bey, kendini yormasın fazla".
     "Ben sizden izin almıyorum anne, sadece kararımı bildirdim babama, ben 30 yaşındayım, kendi kararlarımı vere bilecek bir yaşta yani". Kaşlarını çatarak annesine baktı.
        "Abla, annem haklı, bence de şimdilik yaptığın çalışmaları evde yapman daha uygun olur, sonrasına biraz zaman geçsin bakarız." dedi Fatih.
        "Evet, evet şimdi uygun olmaz". Pembe hanım da kendince kararını vermişti. Nursemaysa  ne annesinin ne de Fatihin söylediklerini ciddiye aldı. Sadece babasının kararını bekliyordu.

UmNurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin