Gözlerinin üzerinde sanki tonlarca ağırılık varmış gibi göz kapakları gayriihtiyari kapanıyor, bedeni, paramparça olmuş haliyle hastanenin bahçesindeki bankta çaresizce sonunu bekliyordu. Çünki onu kaybetme düşüncesi bile onu bu denli boğuyorken, onu eğer tamamen kaybederse buna asla dayanamayacağını çok iyi biliyordu Nursema..
Geçmişin derinliklerinden çıkıp gelen o adam hayatını enkaza çevirmişti bir anda, çabalayıp durduğu, sarmağa uğraştığı yaraları tekrar tekrar kanıyor, sanki bu ızdırap bitmeyecekmiş, hapsolduğu karanlıktan hiç çıkmayacakmış gibi geliyordu ona...Nursema ne kadar zamandır burada, aynı pozisyonda oturduğunu bilemiyordu.. Yanına çöken ağırlıkla birlikte gözlerini yavaş yavaş aralamış, yüzünü sol yanına dönmüştü. Bugün kendisine bakan tüm gözlerde aynı ifadeyle karşılaşmıştı Nursema, aynı şimdi olduğu gibi...acı...herkesin kendisine acıyarak baktığını göre biliyor, kendisi için üzülemeyecek kadar tepkisiz bir şekilde kendine yönelen yüzlerde bakışlarını gezdiriyordu...
"Canım...iyi misin diye soracağım ama, halinden ne kadar perişan olduğunu göre biliyorum..." Doğa hiç bir teselli cümlesinin, söylediği hiçbir şeyin yanında oturan bu kadında etki etmeyeceğini, acısını hiç bir teselli sözcüğünün dindiremeyeceğini biliyordu, ama yine de konuşmak, yanında olduğunu ve her zaman olacağını, desteğini belli etmek istiyordu..
"Aylin ablanın söylediklerini kafana takma olur mu? O da acılı, ne dediğini bilemiyor, öfkeli olduğumuz zamanlarda ağzımızdan çıkanları pek kontrol edemeyiz, yönlendiremeyiz onları, bu da öyle bir şey" Doğa'nın yumuşak ses tonuyla söylediği şeylere, Nursema'nın sanki bir boşluktan asılıymış gibi duran bedeni hiç bir tepki vermemişti, ancak kelimeler boğazında acı bir tat bırakarak, dudaklarından bir bir dökülmüştü..
"Haklıydı...Aylin hanımın söylediği her şey doğruydu, yalnış bir şey söylemedi ki, benim içimden geçen gerçekleri dile döktü sadece" diye bilmiş, söyledikleri sözler tekrar bir kor olup yüreğine düşmüştü...
"Saçmalama Nursema" kaşlarını çatıp, deminki sesine nazaran sert çıkan ses tonuyla itiraz etti Doğa, "doğru falan değil söyledikleri, senin ne suçun var? O manyak herif hasta, sana yaptıklarını da, onu senin başına kimin bela ettiğini de hepimiz iyi biliyoruz" elini yüzüne yaslayıp, bedenini Nursema'ya iyice yaklaştırdı, geçen saniyelerin ardından dolu gözlerle devam etti, "kendini sakın suçlama Nursema, o adamın yaptığı şeylerin sorumlusu sen değilsin...böyle durma da, ne olur, sen güçlü olmak zorundasın...siz Umut'la nelerin üstesinden geldiniz, neleri aştınız...evet zor günler yaşadınız, ayrı kaldınız" ufak bir duraksamadan sonra dudakları yukarıya doğru kıvrıldı, "ayrı kalmayı beceremediniz hatta...savaştınız siz Nursema, herkese rağmen, her şeye rağmen...şimdi de şavaşmak zorundasınız, en çok da sen savaşmalısın...güçlü durmak zorundasın, sevdiğin, aşık olduğun adam için yapmalısın bunu...kimsenin ne düşündüğünü, ne söylediğini umursama, kendi kafandan da sil at bu gereksiz düşünceleri"
Doğa konuşurken Nursema'nın bakışları diğer eliyle okşadığı yüzüğünün üzerinde geziyorken, gözlerindeki yaşlar akmak için sıraya girmişti adeta...
"Yapamıyorum Doğa, olmuyor..." sesi içinde barındırdığı yorgunluğuyla birlikte dışarı döküldüğünde zorlanmıştı, "sadece bir boşluk hissi var içimde...bedenim bana itaatsizlik ediyor, kontrol edemiyorum hiç bir organımı, kafamın içindeki sesleri susturamıyorum bir türlü, gözyaşlarıma engel olamıyorum...ne kadar süreceğini bilmediğim bir karanlığın içindeyim, oradan çıka bilecek miyim, onu da bilmiyorum..yolumu aydınlatacak tek bi ışık bile yok etrafımda... benim umudum, gücüm, ışığımdı o...şimdi tüm bunların elimden kayıp gitmesini izliyorum, elimdense hiç bir şey gelmiyor...eskiden nasıl yaşıyormuşum, hayatım onsuz nasıl devam ediyordu, onu bile unutmuşum..." durgunlaşmıştı, göğsüne çöken ağırlık, ensesine saplanan ağrı bunlarla baş edemediğinin kanıtıydı sanki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????