Bir duygu gelir kalbinin yerini öğretir...bir adam gelip ne kadar değerli bir kişiliğin olduğunu gösterir..bir an gelir tüm zamanları sana unutturur..Ve sen hayatın bir nefesten ibaret olmadığını anlarsın...Nursema da kafasının yaslı olduğu göğüste, kendisi için atan kalbi dinlerken, sevilmenin yalnız sözcükleri süsleyen bir eylem olmadığını, kendisine titreyen bir bedenin, çırpınan ruhuna iyi geldiğini, geriye baktığında serzenişli hayatını bir çırpıda son bulduran adamın hayatına dokundurduğu sihirli dokunuşları sayesinde daha iyi anlamıştı. Onu tanıdığı, sevmeye başladığı ilk günden gece siyahı gözlerinin zihnine düşmediği tek bir an olmadığı gibi, şimdi de kokusuyla, sıcaklığıyla sarmalanmayı dilemediği, düşünmediği, düşlemediği tek bir günü yoktu...
Derinlerde sakladığı, gün yüzüne çıkmayan hissleri vardı Umut'un.. Yıllarla gelmesini beklediği hiç bir yüreği kendine eş seçmemişti, seçememişti. Sarıp sevmeyi, sımsıkı bağlanmayı, hayatının kadınıyla tutkulu anlarda kalmayı, düşlediği her şeyi beraber yaşayacağı kadını bulmak zaman geçtikce zor bir hale gelmişti elbet onun için, ama şimdi, kollarında seviştiği kadının, en önemlisi karısının hayatının merkezi konumuna gelmesi, baş köşeye kurulup kendine hükmetmesi kendisinin bile şaşırmasına sebep olacak kadar kolay olmuştu, çünki bunca güzellikler içinde bahş edilen en güzel lütuftu karısı ona..
"Ağrın var mı sevgilim?"
Umut yan dönüp Nursema'yla yüz yüze gelecek şekilde bir pozisyon almıştı yatağında. Gözlerindeki yangın hala yerinde sabit dururken, karısının yüzünün her santiminde gezdirerek sormuştu bu soruyu
"Yok"
Ama Nursema'nın gözlerini kaçırarak verdiği cevap gülümsetmişti Umut'u..bir elini yanağına yerleştirirken diğerini ince beline yerleştirip tekrardan bedenleri bir bütün haline gelecek şekilde çekmişti onu kendisine
"Niye utanıyorsun benden? Gözlerini kaçırıyorsun..ama ben ay ışığından daha parlak gece siyahı gözlerini görmek istiyorum senin...sevgilim.." parmakları yörüngesini kaybetmiş gibi yüzünü talan etmeğe başlamış, dudaklarına küçük küçük öpücükler bırakarak fısıldayarak devam etmişti Umut, "senin ellerinde hapis, gözlerinde mahkum, sözlerinde ömür boyu aşkı fısıldarken kalabilirim"
Tutku ve arzu yine bedenini ele geçirmiş, kokusuna aşına olduğu kadın tarafından aklı, kalbi talan olmaya başlamıştı. Sırtından aşağı yukarı haraket eden elleri her santiminde sanki yuvasını bulmuşcasına dolanıyor, bedeninin her yerini okşuyordu...
" Nefes almak büyük bir meziyyet değilmiş sensiz,bunu anladım. Seninle soluksuz yaşadığım bu hayatı, sadece senin kollarında sürdürmek istiyorum. Sen benim en güzel gerçeğim, bana en güzel hayalleri, en güzel düşleri yaşatansın..seni her saniye arzulayan dudaklarımın en güzel varış noktasısın..sana aşığım..." dudakları yeniden birleştiğinde, dünyadan kopmuştu ikisi de. Nursema'nın dudakları üzerinde dolaşan dudaklarının ısrarcı teması, onun verdiği nazik karşılıklarda boğuluyordu. Dakikalar sonra kendisini çektiğinde şişmiş ve kızarmış dudakları, siyah, uzun ve ıslak kipriklerinin çevrelediği gözleri gözlerine değdi. Yüreği titredi o anda Umut'un. Panik ve hissetiği müthiş bir korkuyla karısının yüzüne bakmağa devam edip, titreyen ses tonuyla sordu..
"Ne oldu? Canını mı yaktım? İyi misin?"
"İyiyim, gerçekten iyiyim, ayrıca çok da mutluyum, hem de çok..."
Nursema Umut'u endişelendirdiğinin, korkuttuğunun farkındaydı. Kendisini tutmağa çalışsa da şu an yaşadığı duyguyu, hisleri bastırmak için gözyaşları istemese de devreye girmişti. Bunu sevmese de göz yaşlarının akmasına engel olamıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????