Yarın, gerçeklerin onun hayatında nasıl silinmez izler bırakacağının farkında bile olmadan yavaş ve yorgun adımlarla evine çıktı Umut...
Nursema arabasından inip, temiz ve oldukca serin havayı ciğerlerine çekerek, hayatın onlar için ne getireceğini bilmeden ağır ağır merdivenleri çıkmağa başladı. Umut'a yarın konuşmak istediğini söylemişti, ancak bunu nasıl yapacağını, yaptıktan sonra neler olacağını, nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını kestiremiyordu. İçini karmakarışık eden bu hisler ruhuna tarifsiz düğümler atıyor, sanki bir el onu boğuyormuş gibi nefessiz bırakıyordu.
Kapının önünde durup derin bir nefes aldı, anahtarıyla kapıyı açıp içeri geçti. Salonda oturan ailesinin üzerinde kısa bir göz gezdirip,
"Hayırlı akşamlar" diyerek onlara yaklaştı. Kafasında onu yoran, içini sıkan düşünceleri bir az da olsa dağıtmak için geçip onlarla oturmaya karar verdi."Hoşgeldin kızım"annesinin kendisine kınayan gözlerle bakıp, söylediği iki kelimedeki manayı, ses tonundan anlamıştı Nursema.
"Hoşbuldum" demekle yetindi sadece.
Doğa'ya gittiği için annesinin kendisine tavırlı olduğunu anlamıştı. Annesine bir şey söylemeden, kafasını iki yana sallayarak, bakışlarını çekti ondan."Doğa nasıl, çocuklar nasıl kızım?" halasının kendisine bakarak söylediği kelimelerle, yüzünü Firuze hanıma döndü Nursema. Ağzını açıp halasını yanıtlayamadan, Nilay'ın "daha dün burdaydılar hala, sabahtan akşama kadar oturdular, hepimiz de gördük, iyiydiler çok şükür " iğneleyici bir ses tonuyla söylediği bu sözler, Nursema ve Firuze halanın kendisine ters ters bakmasına neden olmuştu.
Nilay kendine yönelen yüzlere göz gezdirip, "Ne yalan mı?" dedi alaycı bir tavırla.
"Hem Doğa seni niye çağırmış ki?" merakla gözlerini Nursema'dan çekmeden konuşmağa devam etti Nilay.Nursema içinden kendisine sabır dileyerek yüzünü ona taraf döndü, "öylesine Nilay, senin için bir mahsuru mu var?!"
Son olan olaylardan dolayı, sürekli kendini diken üstünde hiss ettiği için gergindi, bu yüzden de ses tonu kendine engel olamayarak sert çıkmıştı.
"Yoo ne mahsuru olacak abla" ses tonundakı rahatsız edici tonlama Nursema'nın iç çekmesine neden olmuştu.
"İyi, olmamalı da zaten" Nursema soğuk bir ses tonuyla Nilay'a gereken cevabı vermişti."Ne bu sinir kızım?hayırdır?" Hem gerçekten Doğa niye çağırmış seni, hem o çağırmış, sen niye gidiyorsun?" Pembe hanımın bu çıkışıyla Nursema iyice pişman olmuştu onlarla oturduğuna.
"Ayaklarına çağırıyorlar resmen" kınayan ses tonuyla konuşup gözlerini devirdi Pembe hanım.Nursema annesini cevaplayamadan Nilay yine olaya müdahil olmuştu.
"Dikkat edelim bence anne. Sinsi sinsi yine ailemizin içine girmenin peşinde o kız, ablamla arasını iyi tutarak, kendini yeniden yamayacak Fatih'e. Ben anladım dün onun yüz ifadesinden, bakışlarından. Bir de hasta numaraları yapıyor, yok tansiyonum düştü, yok iştahım yok. Hep dikkat çekme peşinde"
kendinden emin bir şekilde konuşup, rahat bir şekilde arkasına yaslandı Nilay.Nilay'ın kıçkanç ve haset dolu bakışları Nursema'nın gülümsemesine neden olmuştu. Yüzünü tekraradan Nilay'a dönüp,
"Emin ol Nilay, Doğa dünyada bir Fatih bir kendisi kalsa, yine de Fatih'e dönmez, dönmesin de zaten....Yazık olur Doğa'ya" çekinmeden, buz gibi bir ses tonuyla söylediği bu sözler, herkesin şaşkın bir yüz ifadesiyile kendisine bakmasına neden olmuştu. Fatih'in ökeli bakışlarını üzerinde hiss etmişti, ancak ondan yana yüzünü dönmedi Nursema.Kendini ilk toparlayan annesi olmuştu, sinirli bir ifadeyle kızına bakıp,
"O ne biçim söz kızım, ağzından çıkanı kulağın duysun. Sen her Doğa'yla buluşup, böyle için dolu bir halde üstümüze düşeceksen, işimiz var seninle" annesinden beklediği uyarı dolu cümleler gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????