Babasının ağzından çıkan son cümleler Nursema'nın bedenini önce taş kesmiş, ardından da müthiş bir hayal kırıklığıyla dolan kalbinin, çılgın bir hızla göğsünü dövmesini sağlamıştı...tüm bu olanlara cevap arayan zihniyse "bu mümkün değil, bunlar beynimin bana oynadığı oyun sadece..", demişti defalarca..ama yanılıyordu ve bunu çok geç olmadan anlamıştı Nursema.., duydukları sadece her geçen saniye içinde bir çığ gibi büyüyen gerçeklikten ibaretti..Saç diplerinin çekildiğini, ayak uçlarına kadar titrediğini hissediyordu. Mide bulantısı şiddetini arttırmaya devam ederken, bir an önce buradan çıkmak, koşarak uzaklaşmak istedi. Babasının aşk itirafından sonra zaten hiç bir şey duyamamış, her şey sıfırlanmıştı sanki. Gelirkenki sessizliğinin aksine hiç bir şeyi düşünmeden, kimseyi, yakalanmasını dahi umursmadan topuklu ayakkabılarını yere tüm kuvvetiyle bastırarak bulunduğu yerden çıkmayı başardı. Aynı hızda yolunu bu defa tamamen değiştirip kendini dışarı attı. Sert rüzgar yüzüne tüm şiddetiyle çarparken, Nursema'nın bedeni alev alev yanıyor, kavruluyor, bin bir parçaya bölünüyordu..etrafındaki her şey silikleşmişti onun için bir an da..
"Allahım aklımı kaçıracağım...nasıl olur böyle bir şey?...Alev ve babam...olmaz, olamaz Allahım.." titreyen ellerini yumruk yaparak başının üzerine koydu, kendi kendine konuşarak otelin kapısından kenara çekilip, tökezleyerek ilerdeki banka taraf yürüdü...ne hissetmesi gerektiğini bilemediği gibi, ne yapacağına, nasıl tepki vereceğine de karar veremiyordu bir türlü...
"Allahım yardım et, ne olur bir çıkış yolu göster bana..bu çok fazla, çok fazla.." zihninde resmedilenler kokunçtu...
Nursema'dan farklı olarak Alev ise bambaşka duygular içerisindeydi. Abdullah Ünal'ın aşk itirafı, bu itiraftan sonra çaresiz görünen sureti kendini darmaduman etmişti. Bir put gibi donup kalmış, tepki bile verememişti karşısındaki adama..."Ne kadar çaresizim bil..mahçubum sana karşı, utanıyorum, ama bu gerçeği saklamak istemiyorum...beni bağışla ne olursun.." Abdullah beyin sesi ve söyledikleri duyduklarının bir hayalden ibaret olmadığını kanıtlamıştı. Yavaşca çöktüğü merdivenlerden doğuldu. Gözleri büsbütün irileşirken, aralık duran dudaklarından zar zor birkaç kelime çıktı
"Be-en ne diyeceğimi bi-bilemiyorum..."
"Bir şey söyleme zaten..." Abdullah bey Alev'in devam etmesini beklemeden keskin bir tonda konuşmaya başladı.."bunu bir şey söylemen için itiraf etmedim zaten, sadece sana olan duygularımı bilmeni istedim... ancak sadece bu kadar..gerisi yok, sonrası yok.."
Alev'in anında yüzü bambaşka bir ifadeye büründü, şaşkınlıkla perdelenen gözlerinden tam aksine sinirli bir ifade geçti, yere çakılan ayakları nihayet kıpırdamaya başlarken, Abdullah Ünalın önüne dikildi..
"O ne demek şimdi? Sonrası yok derken bu aşka sahip çıkmayacağını, arkasında durmayacağını mı söylemek istiyorsun?"
Garip bir sessizlik oldu aralarında. Abdullah Ünal bakışlarını kaçırıp sert zemine odakladı, "üzgünüm, seni sevsem de bu aşkı içime gömmek zorundayım.." dedi tutkun bir sesle, aniden başını kaldırıp bakışları kesiştiğindeyse, Alev'in içerlenmiş halini görüp, mahçubiyyetle omuzları çöktü, "senin için de, benim için de en doğrusu bu..biz diye bir şey olmayacak hiç bir zaman..ben seni kalbimde sevmeye devam edeceğim, seni oraya gömeceğim.."
Alev alayla gülümsedi, gülümsemesi kahkaya döndüğünde elini beline yerleştirip arkasını döndü, uzun uzun soluklanıp gözlerini kapattı, "neyin doğru olup olmadığına da mı sen karar veriyorsun?" dedi alayla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????