35. bölüm

357 3 2
                                    



Nursema üzerindeki şoku kısmen de olsa atlattığında Umut'a doğru bir adım attı, ellerinde hissetiği baskı yüzünden bakışları bir Umut'a, bir ellerine kaydığında nihayet konuşmayı akıl ede bilmiş, vereceği yanıtı yüzünde müthiş bir korku ve sabırsız bir ifadeyle bekleyen kocasına bakarak nihayet konuşmaya başlamıştı...

"Şey...ııı...boyayla çalıştığım için ellerim hep boya oluyor, ben de o yüzden çalışırken çıkarıyorum...İçerde benim yüzüğüm"

Duyduğu cevapla Umut rahatlayarak derin bir nefes verse de, ses tonunu toparlamakta güçlük çektiğini Nursema onun boğuk çıkan ses tonundan anlamıştı..

"Bir daha sakın çıkarma..ister boya olsun, ister başka şey, o yüzük bir daha parmağından asla çıkmasın"

Nursema hafif tebessüm ettiği an Umut'un ani yükselen sesiyle dudakları kıvrılmış, geçen her saniyede gülümsemesi yüzünde iyice büyümeye başlamıştı..

"Gülme! Hem sen niye gülüyorsun? Komik bir şey söylediğimi düşünmüyorum Nursema"

Nursema Umut'un isminin önüne her hangi bir ekleme yapmamasına, düm düz ismiyle kendine hitap etmesinden dolayı onun sinirli olduğundan iyice emin olmuş, şaşkınlığı farklı bir boyuta ulaşmıştı...

"Bu yüzük meselesini bu kadar sorun haline getireceğini hiç düşünmemiştim"

Nursema'nın bu durum hoşuna gittiği kadar garibine de gitmişti tabii ki, çünki Umut'un bunu sorun edeceğini, böyle bir tepki vereceğini hiç tahmin etmiyordu.

Umut Nursema'nın yanıtıyla kaşlarını çatıp, sol kolunu karısının beline atarak kendisine çekti. Nursema başını hafif yukarı kaldırdığında yüzleri bir birilerine değecek kadar yakın mesafede olduklarından Nursema yutkundu, nefesi sıkılaşlırken Umut'u dinlemeye devam etti..

"Anlamadım? Sence bu mesele sorun haline gelmeyecek bir mesele mi?"

"Benim için evet, ancak senin böyle tepki vermen garibime gitti sadece"

Nursema düşüncelerini içinde tutmadan dışarı da aktarmış, duyacağı cevabı merakla beklemeye başlamıştı...

Umut duyduğu cümleden sonra kısa süreli sessiz kaldı, kor gibi yanan avuç içleri karısının sol elinde gezinmeğe başladı, "Doğru, parmağımızda sırf şu yüzükler var diye bir birimize bağlı değiliz elbette, şu metal parçaları bizi biz yapmıyor..." gülümsedi, "sana yalan söylemeyeceğim" diye devam etti pürüssüz çıkan ses tonuyla, "eskiden, yani senden önce bu düşüncede olan birisi değildim asla, ancak, o yüzüğü parmağına taktıktan sonra, o yüzüğü parmağında her gördüğümde içimi kaplayan huzur o kadar farklı bir boyutta ki..şimdi o yüzük senin yalnızca bana ait oluşunun, benim oluşunun, yuvam, evim, herşeyim oluşunun gözle görünür en bariz kanıtı gibi...o yüzden de bir daha ne olursa olsun çıkarma olur mu? asla çıkmasın parmağından.."

Nursema Umut'u dolu dolu gözlerle dinlemişti. Kafasını salladı hafif bir şekilde, "Tamam, bir daha asla çıkmayacak" dedi mutluluğu gözlerinde can bulmuş bir halde..

"Güzel, hadi hazırlan evimize gidelim" diyerek Umut Nursema'nın önce alnından, daha sonra dudaklarından öperek lavabodan çıkmıştı. Nursema da çabuk bir şekilde hazırlanıp dışarı çıkarken ilk iş çalışma odasında masanın üzerine bıraktığı yüzüğü alıp parmağına takmak olmuş, el ele ve huzurlu bir şekilde atölyeden ayrılıp evlerine geçmiştiler...

Nursema göğsüne inen sıkıntılarını bir solukla sovuşturmuştu şimdilik. Umutla arasının kötü olması, olayların bu kadar üst üste gelmesi sandığından daha çok zorlamıştı onu bu kısacık süreçte

UmNurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin