31. Yeni hayat...🌝

619 9 0
                                    



Nursema Umut'un dikkatle kapıya baktığını görünce, onun da bedeni merakla arkasına döndü. Aralık duran kapıdan gergin bedenleriyle içeri giren babasını ve amcasını görünce şaşırmış, o da aynı Umut gibi içinden karşısında gördüğü adamların niye burada olduğunu sorgulamağa başlamıştı...

Ömer içeri geçtikten sonra kapının hemen yanında duran abisine kısa bir bakış atarak, onu ardında bırakıp Umut'a doğru iri adımlarla ilerlemeğe başladı. Üzgün gözleri Umut'un yüzünde gezerken, sözlerineyse bir türlü nereden başlayacağını bilemez bir haldeydi...

"Geçmiş olsun Umut, maşAllah seni iyi gördüm, Allah bir daha böyle bir acı yaşatmasın hiç birimize" diyerek Ömer sonunda konuşa bilmiş, iri elleriyle Umut'un omuzuna hafif dokunup bir iki adım geriye çekilmişti.

Umut Ömer'in geçmiş olsun dileklerine ifadesiz, aynı zamanda da tok tuttuğu sesiyle, "teşekkür ederim" diyerek kısa bir yanıt vermiş, birazdan burada geçecek konuşmanın nasıl ilerleyeceğini, Abdullah ve Ömer Ünal'ın burada olma nedenlerini, kendisine ne söyleyeceklerini merakla beklemeğe başladı...

Nursema bu odada bulunan 4 kişi içerisinde en gergin taraf olduğunu hissediyordu. Amcası ve Umut arasında geçen kısa konuşmayı nefes almadan, gözünü kırpmadan dinlemişti, ancak bakışları odanın içerisinde neredeyse her tarafda gezerken, bir tek babasının yüzüne bakamamıştı.

Geçen akşam kalbine bunca zamandır yük olan, zihnine ağırlık yapan düşüncelerini korkmadan, çekinmeden, babasının, annesinin, ailesinin yüzüne, gözlerine bakarak haykırmış, tüm öfkesini, hırsını kusmuş, onlarda, özellikle babasında nasıl derin yaralar açtığının farkında olmasına rağmen asla geri adım da atmamıştı.

Zaman onlara hiç acımamış, bu yaşananlardan sonra hayat en sert yüzünü göstermişti bu aileye. Nursema'nın deyim yerindeyse güvendiği dağlara kar yağmış, bu süreçte ailesi en büyük hayal kırıklığı olmuştu.
Oysaki, çocukluğunun, gençliğinin en güvenilir dayanağıydı ailesi, özellikle de babası...inandığı, sırtını korkmadan yasladığı, onun yanında yıkılmaz, yenilmez hissettiği, her koşulda yanında olan en çok sevdiği kişiydi babası..şimdi bu halde, bir birilerine uzak, gözlerine bile bakamaz hale gelmeleri yalnızca Abdullah bey'i değil, Nursema'yı da derinden sarsıyor, incinen kalbinin nasıl toparlanacağını merak ediyordu...

"Nursema sen nasılsın kızım? Allaha şükürler olsun seni de iyi gördüm" Ömer'in kendisine yaklaşan iri gövdesini ve yakınında hiss ettiği sıcak nefesini duyunca kalbini meşgul eden düşüncelerden sıyrılıp yüzünü amcasına taraf döndü

"İyiyim amca...çok daha iyiyim" dedi tuttuğu nefesini dışarıya vererek. Ömer Nursema'nın cevabıyla yüzüne hafif tebessüm kondurup yeğenine yaklaşarak alnından öpüp, sırtını destek olurcasına sıvazlamıştı.

Biraz gerilerinde duran Abdullah bey onları izlerken, artık bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkında olduğundan, yavaş adımlarla ileriye doğru bir kaç adım attı. Onun da gözleri özlediği, hasret kaldığı kızıyla buluşmamak için sanki büyük bir savaş veriyor gibiydi. Çünki Abdullah bey eğer Nursema'nın gözlerinde bir kez daha o kahrolası ifadeyi görürse dayanamayacağını biliyor, kızını kaybettiği gerçeğiyle bir daha yüzleşmek istemiyordu...


Abdullah bey ilk önce yutkunma ihtiyacı duymuş, daha sonra söze başlamıştı

"Geçmiş olsun Umut, bizi çok korkuttun"

Umut karşısında omuzları düşmüş bu adama da teşekkür etmiş, aynı şekilde başka bir şey söyleme gereği duymamıştı, ancak Abdullah bey'in boğazını temizleyerek yeniden kendisine yönelen bakışlarından, onun bir şeyler daha söylemek istediğini anladı..

UmNurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin