Nursema elindeki yüzüğü avucunun içine sıkı sıkı sarıp aşağı indi. Halası salonda değildi. Evin yardımcısı Ayşe hanımdan halasının nerede olduğunu sordu. Ayşe hanım Halasının kış bahçesinde olduğunu söyledi. Nursema oraya doğru adımladı. Bu alanı çok seviyordu Nursema. Ona huzur verirdi. Halası gününün çoğunu burada geçirirdi. O olmadığı zamanlarda Nursema da burada oturup kitap okurdu. Firuze halasının gerçekten zevkli biri olduğunu düşündü.
Kış bahçesine girdiğinde etrafı güzel bir koku sarmıştı. Halası kendi özel tarifi olan meyve çayı yapıyordu. Nursemanın geldiğini görüp
"Otur şuraya, çay da hazır olur birazdan" diyerek koltuğu gösterdi başıyla oturması için. Nursema bugün halasıyla bu konuşmanın nasıl ilerleyeceğini merak ediyordu....İstanbul....
Akşam olmuş, Umut dışardakı toplantılarını halledip ofise dönmüştü. Artık ortak olduklarından, ve büyük organizasyonlar yaptıkları için dışardakı çoğu toplantıya Umut gidiyordu. Alev Umutun hesabına, aklına, stratejisine güveniyordu.
"Nasıl geçti?" diye sordu Alev Umuta merakla.
"Harika, hadi çıkalım, yolda anlatırım, Mehmetler bizi bekliyor" dedi Umut da.
"Ya gerçekten ben emrivaki yapıyor gibiyim, gelmesem mi?" Alev çekinerek söyledi.
"Saçmalama Alev Allah aşkına, Mehmete söyledim bile, bekliyorlar seni, hem kim olacak ki, sen, ben Mehmet, eşi Asuman, Can, Ceyhun" diyerek elinden tutup kaldırdı masadan.
"Tamam" diyerek hazırlanıp çıktılar.
"İki araba gitmeyelim şimdi, senin arabanla gidelim, yollar kar zaten, benim araba kalsın burada, sabah birlikte geliriz" diye Umuta söyledi Alev.
"Tamam" diyerek Umutun arabasına binip Mehmetin evine doğru yola çıktılar...."Hoş geldiniz kardeşim" diyerek Mehmet kapıyı açtı, iki arkadaş sarıldı sıkı sıkı.
"Hoşbulduk kardeşim" diyerek karşılık verdi Umut da.
"Hoş geldin Alev, nasılsın" diyerek Umuttan ayrılıp tokalaştı Alevle Mehmet.
"Hoşbuldum, hayırlı olsun" diyerek içeri geçtiler.
"Herkes buradaymış" diyerek Umut ve Alev Asuman, Can, Ceyhunla selamlaştılar.
"Evet oğlum, geç kaldınız" dedi Can Umutun omuzuna dokunarak.
"Sorma, biraz işlerimiz vardı" dedi.
"Geçelim sofraya, buyurun lütfen" diyerek Asuman her kesi masaya davet etdi.
"Ellerine sağlık Asuman, her şey nefis görünüyor. Bu arada ben rahatsız etmedim umarım, Umut ısrar etti gelmem için"
"Ay saçmalama, çok sevindim, hep erkek muhabbetleri sarmaz şimdi beni, iyi ki geldin" diyerek Asuman Alevin elini sıktı.Amerika. Boston
Firuze hanım, güzelce meyve çayını fincanlara süzmüş, Nursemanın tam yanına oturmuştu.
"Sağ ol hala" diyerek fincanından bir yudum aldı Nursema.
"Eee anlat bakalım" diyerek gülümsedi Nursemaya Firuze hanım.
"Ne anlatayım?" kaşlarını çatdı Nursema.
"Yüzüğünü, sana bu yüzüğü bahş eden adamı anlat bana" dedi Firuze hanım. Nursemanın yüzü düştü. Elindeki fincanı bıraktı masanın üzerine.
"Babam anlatmadı mı?" diye sordu düz bir sesle Nursema. Firuze hanım kahkaha atdı.
"Abdullah kendi bildiğini, kendi düşüncesini, kendi doğrusunu anlatdı bana, ben senin" elini Nursemanın kalbine koydu "burandakı yangını anlatmanı istiyorum" dedi. Nursema durdu biraz, halasının yüzüne baktı.
"Canım yanıyor hala" dedi. Firuze hanım yüzünde acı bir tebessümle
"Biliyorum kızım, hem de çok iyi biliyorum".İstanbul.
"Yemekler harıkaydı yenge, sen bizi sık sık çağır gelelim biz" ağzını şapırtadarak konuştu Can. Umut Canın ensesine bir tane vurup
"Oğlum, ağzındakını bitir önce" dedi.
"Tabi Can'cım ne zaman istersen gel, yaparım ben sana yemek" dedi Asuman.
"Yengelerin hası hası" dıyerek Can Asumana tezahurat yaptı.
"Bu arada ev hediyeleriniz için teşekkür ederiz, çok güzeller" diyerek Asuman hepsine gülümseyerek baktı.
"Biz size bir şey daha söylemek istiyoruz, daha doğrusu mutluluğumuzu paylaşmak istiyoruz" dedi Mehmet. Herkes dikkatini Mehmete vermişti.
"Biz, bizim bir bebeğimiz olacak" dedi Mehmet Asumanın ellerinden tutarak.
Mehmetle Asuman 5 yıldır evliydiler ama Asuman bir türlü hamile kalamamıştı. Şimdi bu haberi almak masadakı herkesi sevindirmişti. Ceyhun kalkıp sarıldı ilk Mehmete, sonrasında tüm arkadaşları sarıldı Mehmet ve Asumana. Umut en sona kalmıştı. İlk Asumana sarılıp tebrik etdi. Sonra Mehmete sarıldı sıkı sıkı.
"Kardeşim benim, tebrik ederim, hak etmiştiniz bunu çoktan"
Hepsi yeniden masaya oturdu. Sofradakı mutluluk Mehmetin haberiyle daha da şenlenmişti.
"Eee artık isim bulma işi sende Umut" dedi Mehmet Umuta bakarak.
"Saçmalama oğlum, kendi çocuğunuz, kaç zamandır bekliyordunuz bu haberi, bana düşmez" diyerek elindeki su bardağını masaya koydu.
"Asıl sen saçmalama, sözümüz vardı unutmadın her halde?" Diye sordu Mehmet.
"Unutmadım da, yok abi, siz kendi çocuğunuza kendiniz isim bulun" dedi Umut.
"Ne sözü? Ben bilmiyorum?" Alev merakla sordu.
"Bizimkilerin eskiden bir sözü vardı da" dedi Ceyhun. Akşamdan beri Ceyhun ve Alev konuşacak o kadar ortak bir şey bulmuştular ki, bu masadakıların da dikktinden kaçmamıştı.
"Eskilere dayanan bir hikaye.Asumanın babası vermiyordu bana, Karadenizin köklü bir ailesindendi Asuman, ben de Umut, Can, Ceyhunla bir gece Karadenize gittik, Asumanı kaçırmaya"
"Eee" Alevin dikkatini çekmişti hikaye.
"İşte biz Asumanı tam kaçırıyoruz, babası, abileri düştü peşimize, ateş açtılar, Umut vuruldu omzundan. İşte işler karıştı biz hastaneye falan gittik, ailesi, polis falan karıştı işe. Sonra işte tatlıya bağlandı, ailesi verdi Asumanı bana, ben de Umuta söz verdim o gün hastanede, çocuğum olursa ismini sen koyucaksın diye"
"Aaahh çok iyiymiş, peki Asumanın ailesi nasıl ikna oldu?" Alev merakla sordu.
"İşte Asumanı sevdiğime inandırdım onları" Asumanın gözünün içine baktı "onu üzmeyeceğime yemin etdim, Asuman da beni sevdiğini söyledi, elimi hiç bırakmadı" dedi.
"Eğer beni Mehmete vermezseniz başka da birine varmam dedim. Ama şimdi aramız düzeldi, ailem Mehmeti çok seviyor, Mehmet babamın en sevdiği oğlu oldu" diye Asuman gülerek lafa girdi.
"Çok güzel bir hikaye, aileleriniz sizi anlamış, yanınızda olmuş, bravo gerçekten" dedi Alev.
"Evet işte aile var aile var. Biz o zaman Nursemayı da kaçıracaktık ama olmadı işte. Nursema Asuman kadar cesaret gösteremedi" Can patavatsızlığıyla ortamın havasını değiştirdi. Herkesin yüzü düştü. Mehmet ve Ceyhun ters ters baktılar Cana. Can da pişman olmuştu.
"Abi pardon ya" diyerek omuzuna dokundu Umutun.
"Boş ver" dedi Umut da. Ama tadı kaçmıştı.
"Hatırlattık çocuğa geçmişi, iyi mi" diye Asuman da üzgünce söyledi.
"Hıh unutduğumu kim söyledi ki" elini Canın omuzuna koydu. "Nursema cesaret gösteremedi demeyelim de sevmedi diyelim" dedi Umut.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????