Kaybetmek...

363 6 0
                                    


"Se-e-sen" dedi kekeleyerek.
"Hı hı ben. Biraz geç oldu ama sonunda İbrahim Taşhan, sonunda. Ne demişler, geç olsun, güç olmasın. Şimdi Hesaplaşma vakti"

"Se-e-n beni nasıl buldun" dehşetle sordu İbrahim. Ayakları titredi, aklından bin bir türlü şey geçti bir kaç saniyede. Kalp atışları Umut'a kadar ulaşmıştı.

"Sence benim seni nasıl bulmam mı asıl mesele? Ama bu kadar merak ediyorsan söyleyeyim İbo" elini İbrahimin ensesine atarak klübeden dışarı çekti.

"Benim evime gitmişsin, babamla konuşmussun, olur olmadık şeyler söylemişsin, bir de yetmemiş salaklık yapıp benim mahallemde saklanmışsın, benim tanıdığım insanlara sahte pasaport yaptırıp, onların eliyle kaçmaya çalışmışsın. Şimdi sen söyle bakalım seni bulmak benim için sorun mu değil mi? diye sordu İbrahime tüm öfkesiyle.

İbrahimin aklına gelen ilk şey burdan arkasına bakmadan kaçmaktı. Ama klübenin dışarısına çıktığında Umutdan başka üç adam daha gördü. Üstelik bu adamlar kendisine hiç de iyi bakmıyorlardı.
Umutun gözlerinin içine bakıyordu, bu gözlerde intikam ve öfke görmek bedeninden bir sıcaklık geçmesine neden oldu. Ama yine de her şeye rağmen  korktuğunu belli etmemeye çalışmalıydı.
"Ne istiyorsun benden?" diye sordu Umuta. Umut İbrahimin sesinde korkuyu hiss etmişti.
İbrahimin bu sorusuna güldü.
"Senden ne mi istiyorum?" güldü Umut, "sen gerçekten ya salaksın, ya da korkudan ne söylediğinin farkında değilsin" yüz ifadesini değişerek bağırarak konuştu "ne isteyeceğim lan ben senden? Gebermeni istiyorum, ölmeni, acı çekerek kıvrılmamı istiyorum. İlk önce Nursemaya yaptıkların, sonra senin yüzünden babamın başına gelenler, sence ben bunun intikamını almaz mıydım senden?". Bir yumruk atdı İbrahimin suratına. İbrahim yerinde sendelensede yere düşmedi. İbrahim elini ağzına götürdü, dudağı patlamıştı.

İbrahim yalnış yaptığını şimdi anlamıştı. O hiç Umutu hesaba katmamıştı. Gerçekleri öğrendikten sonra Ünal ailesinin kendine yapacaklarını düşünerek onlardan kaçmıştı şimdiye kadar, ama hata yapmıştı, Umutu hafife almıştı.

"Ne oldu, bir düşündün? Benim senin peşine düşmemi hiç aklından geçirmemiştin değil mi?" güldü İbrahime bakarak.

"Ben de mağdurum" dedi İbrahim bir çırpıda.

"Efendim? Nesin? nesin?" Umut tek kaşını kaldırdı.

"Evet ben de mağdurım, hiç bir şeyden haberim
yokken babam bir akşam yürü sana kız istemeye gidiyoruz dedi, ben öyle babama karşı falanda gelemezdim, gitdim Nursemayı ilk orada gördüm zaten"
"Onun adını ağzına alma" öfkeyle İbrahimin sözünü kesti.
"Ertesi sabah da imam nikahı kıydılar zaten apar topar bize, bir kaç gün sonra da nikah. Nikah gecesi anladım ben de onun beni istemediğini zaten, dokunmama izin vermedi kendine" İbrahimin söyledikleriyle Umut elini beline koyup gözlerini kapatdı, derin bir nefes aldı.
"Ulan ben senin" dedi.
"Benim bir suçum yok, Ünallar kendi kusurlu kızlarını yamadılar bana, zaten Ünallar biz güçlüyüz, bize bir şey olmaz, kimse bize hesap soramaz kafasında olan insanlar bu yüzden kızlarının kusurlarını onların yüzlerine vurmayacağımızı, babamın kendilerinden korktuğunu biliyordular, yoksa ben de meraklı değildim senin altında yatmış kızla evlenmeğe" dedi İbrahim ani bir refleksle ama hata etmişti. Umut ani bir haraketle kafa atdi İbrahime. Umutun bu ani haraketiyle İbrahim kendini yerde buldu.
"Ecdadını siktiğimin çocuğu, sen ne diyorsun lan, gebermek mi istiyorsun?" diyerek İbrahimi yerden kaldırıp bir kafa daha atarak burnunu kırdı.
"Ahhh burnumu kırdın" acı içinde kıvranıyordu İbrahim.
"Sen dur daha kırılan tek burnun olmayacak, kafan da kırılacak" dedi Mehmet de öfkeyle, ama onlar dokunmuyordu İbrahime.
"Ne o ağrına mı gitdi lan, yalan mı? Kız kendine dokunmama izin vermedi, dokunma bana dedi, kendi çıktı pencereye, yaklaşırsan kendimi atarım dedı. Araştırdım sonra, seninle birlikteymiş, yatdığını inkar mı ediyorsun şimdi" İbrahim de öfkeliydi artık.
"Lan sen ne tür bir psikopatsın, seninle birlikte olmak istemiyor diye benimle mi birlikte olmuş demek ruh hastası" diyerek bir yumruk daha atıp yere serdi İbrahimi.
İbrahim yerde acıdan kıvrılıyordu, ağzından kan geliyordu ama buna rağmen bir kahkaha atdı. Sanki bu durumdan zevk alıyordu İbrahim. Umut da, arkadaşları da şaşırmıştı.
"Manyak lan bu herif, ruh hastası" diye Can şaşkınlınkla söyledi.
"Keşke çıkmasaydı ama cama, garıp bir havası var, soğuk gibi ama değil, çok çekici, keşke benim olsaydı, çok güzel biliyor musun, tabi sen biliyorsundur, tadına bakmışsındır" dedi kahkaha atarak, Umutu daha çok kışkırtmak ister gibiydi İbrahim.
"Sen benim elimde ölmek istiyorsun galiba siktiğimin orospu çocuğu" diye bağırarak yerde yatan İbrahime tekme atdı ard arda. Umut da artık kendini kaybetmişti. İbrahimin neresine vurduğunun da bilincinde değildi.
"Abi öldürecek herifi, elinde kalacak" Ceyhun endişeyle Mehmet ve Cana döndü.
"Bırakın öldürsün ya, cibiliyyetini siktiğimin evladı, mezar kazıp gömeriz" dedi Mehmet de rahatlıkla. Ona göre İbrahim ölmeyi hak etmişti.
"Saçmalama oğlum, bir şey yapalım" diyerek Ceyhun Umutun yanına koştu.
"Umut bırak Allah aşkına, herif zaten normal değil, bırak elinde kalacak" diyerek Umutu İbrahimin üstünden aldı. Can da hemen koştu yardımına. Mehmetden olsa öldürmesine izin verirdi. Umut kendini Candan ve Ceyhundan kurtarmaya çalışarak
"Bırakın ya, geberteceğim bu manyağı" dedi öfkeyle.
"Abi öldürsen ne olacak, Nursemayı düşün, onu yine kaderine mahkum mu bırakacaksın, sen olmasan kız ne yapacak bir tarafda ailesi bir tarafda senin ailen, bırak zaten adalet verecek cezasını" dedi Can Umutu sakinleştirmek için. Umut derin nefes alıp verdı, bir kaç saniye kendine gelmeye çalıştı. İbrahimden biraz uzaklaştırdılar onu, ibrahim yerde acı çekmesine rağmen hala gülüyordu.
"Tamam sakinim, bırakın" diyerek kendini kurtardı arkadaşlarından.

UmNurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin