Hesaplaşmak...

423 10 0
                                    

    Abdullah bey sinirle galeriden çıktıktan sonra Umutla Nursema öylece kala kalmıştılar. Umut sinirliydi Abdullah beye. Nursema korka korka yüzünü döndü Umuta.
"Özür dilerim babam adına, sana bunları söylemeye hakkı yoktu" dedi çekingen bir şekilde. Babasının Umutu maddiyyat tarafından vurması Nursemayı hem utandırmış hem de üzmüştü.
"Boş ver. Üzülme sen. Zaten her kes gamlı baykuş gibi çöktü tepemize, her şeyin en iyisini en doğrusunu kendileri biliyor, rahat bıraksalar biz de anlayacağız nasıl yol izleyeceğimizi, ama yok izin verirler mi? Asla!  sanki 30 yaşında değil de 16 yaşında ergeniz" Umutun bir sinirle söylediği sözler Nursemayı gülümsetmişti. Umut da yüzünü döndü Nursemaya, kafasıyla "ne oldu" der gibi baktı.
"Yok bir şey, gamlı baykuş lafına güldüm, tövbe tövbe" demesiyle Umut da gülmüştü.
"Haksız mıyım ama? Her şeyi bildiklerini sanıyorlar, çocuk değiliz ki biz, her şeyi ölçüp biçecek yaştayız. Onların düşündükleri şeyleri bizde düşünüyoruz, daha doğrusu sağ olsunlar bizim düşünmemize fırsat vermeden sanki dünyanın en büyük günahını işliyormuşuz gibi açıyorlar şom ağızlarını. Seni bilmiyorum ama gerçekten bıktım ben şu her şeyin en doğrusunu biz biliriz kafasındakı insanlardan" dedi Umut sinirle.
"Ben de bıktım" diye karşılık verdi Nursema sakin bir tonda, onu sakinleştirmek ister gibi ellerini daha sıkı sardı Umutun eline.
"Bir kez daha şu farklılıklarla önüme gelseler yemin ederim seni kaçırıp, gizlice nikahı basacağım, bu ne ya, illallah etdirdiler artık, sıtkım sıyrıldı" sinirle soludu Umut. Nursema Umutun öfkesini çok iyi anlıyordu. Hak da veriyordu.
"Kaçırmana gerek yok zaten, seninle nereye desen gelirim ben" masumca söylemesi, Umutun yüzünün gülmesine sebep oldu, yüzü aydınlanmıştı. Ellerindeki ellerini dudaklarına götürdü, içini çekerek öptü.
"Sen benim her şeyimsin" dedi gözlerinin içine bakarak.
"Hadi gidelim, yiyemediğimiz yemeği yiyelim. Benim sonra ofise geçmem lazım, orda olacağım bütün gün. Akşam üstü de babamı çıkaracağım hastaneden, yarın bir organizasyon var, geceden onun bağlantıları var, onları ayarlayacağım, sen ne yapacaksın?" Diye sordu Umut, ceketini giyerek
"Eve gitmek istemiyorum, ben yine buraya dönerim, akşam geçerim eve". İkiside ele ele çıktılar galeriden.

Abdullah bey de şirkete geçmişti. Masasına oturmuş düşünüyordu.
"Abi gele bilir miyim?" Diye sordu Ömer de.
"Gel tabi Ömer" dedi Abdullah bey.
"Hayırdır abi, iyi görünmüyorsun?" Diye sordu
"Nursema ve Umut, birlikteler, Umut Nursemanın galerisındeydi. " dedi düz bir sesle.

"Abi bana düşmez belki ama şu çocukları rahat mı bıraksan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Abi bana düşmez belki ama şu çocukları rahat mı bıraksan. Ben senin kaygılarını anlıyorum, ama gördük bu kadar şeye rağmen daha da sıkı bağlandılar bir birlerine, ben açıkcası Umutun Nursemaya değer verdiğini, onu gerçekten sevdiğine inanıyorum". Nursemanın başına gelenlerden kendini de sorunlu tutuyordu.
"Olmaz Ömer, ben kızımın üzülmesini istemiyorum, o çocuk ona hiç bir şey veremez, zamanla aralarındakı farklılıklar uçuruma dönüşecek" dedi Abdullah.
"Hayır abi yapma, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, farklılık mı kaldı, bir birlerine saygı duymayı bilecekler, anlayış gösterecekler hepsi bu" Ömer Abdullah beyi ikna etmek istiyordu tüm çabasıyla.
"Fatih ve Doğada görüyorum ben bu sorunları, o zaman Fatihe de söylemiştim bunu ama dinlemedi beni, şimdi onlar da mutsuz"
"O zaman niye izin verdin onların evlenmesine abi"
"Fatih erkekti, Doğayı bizim yaşam biçimimize ayak uydurmasını sağlaya bilirdi, hem ne yapsaydım, kız hamileydi" Abdullah bey sinirle söylendi.
"Asıl mesele bu mu abi? Sen Umutun Nursemayı kendi hayatına alıştırmasından mı korkuyorsun?, Nursemanın da Umuta ayak uydurmasından?" Ömer açıkca sordu bunu. Abdullah bey bir şey demedi.
"Abi bak, Nursema aklı başında biri, Umut da zaten öyle bencil, anlayışsız biri değil, bence gel sen bu çocuklara bir şans ver" Ömer bir umut abisini ikna etmeye çalışıyordu.
"Ben kararımı verdim, Nursemayı Amerikaya ablamın yanına göndereceğim" dedi bir çırpıda.
"Abi Allah aşkına ne diyorsun sen? Gözünü seveyim mantıklı ol, Nursema çocuk mu ki onu Amerikaya göndereceksin, hem de bu kadar şeyden sonra. Hem biliyoruz Nursema ablamı da hiç sevmez, biliyoruz Nursemayı okumak için Amerikaya gönderdiğinde ne olduğunu, kızın hayatına kabus gibi çökmüştü, kız ne okuduğunu, ne yaşadığını anlamıştı. Hem gitmek istemez zaten" dedi Ömer de abisine.

UmNurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin