Ünal ailesi akşam yemeğinden sonra keyifli bir zaman geçirmişt. Pembe hanım ve Abdullah beyin keyfine diyecek yoktu. Nursema her ne kadar durgun olsada evine döndüğü için mutluydu. Ailesiyle hala sorunları vardı, tavırlıydı onlara karşı. Annesi ve babası da bunun farkındaydı ama onlar da kızlarının şu an evinde olduğu için çok mutluydular.
Gece yarısına kadar sohbet etti Ünal ailesi. Nursema tüm gece sessizdi. Yemekten sonra balkona çıkıp tek başına İstanbulun eşsiz manzarasını seyretti. İçine çekti özlediği şehrin havasını. En erken Nursema müsade isteyip odasına çıktı. Odasına girdiğinde kendini huzurlu hiss etti. Ona yaşadığı bu kadar acıdan sonra burasının iyi geleceğini tahmin etmemişti. Kapısı çaldı. Kimin geldiğini biliyordu. Akşamdan beri Pembe hanım kızının gözünün içine bakıyordu, konuşmak için fırsat kolluyordu.
"Gel" dedi. Pembe hanım yavaş ve çekingen adımlarla Nursemanın odasına girdi. Nursemanın bu evde ona vedasından sonra çok zor ve sancılı günler yaşamıştı. Amerikada onu ziyaret ettiğinde de onun tavrıyla karşılaşmıştılar.
"Kızım" diyerek yanağını okşadı Nursemanın. Gözleri dolu doluydu.
"Seni çok özledim" diyerek sıkı sıkı sarıldı kızına. Göz yaşları Nursemanın omuzunu ıslatıyordu. Nursema garip bir şekilde acıdı annesine. O da elleriyle sardı annesini.
"Tamam anne, ağlama artık" diyerek teselli etti onu.
"Kızım, yavrum benim. Hasret kaldık güzel yüzüne" diyerek annesi Nursemayı öptü yanaklarından defalarca.
"İyiyim ben anne, lütfen sen de sakin ol artık" dedi Nursema. Yüzünde tek bir duygu kırıntısı yoktu. Onun bu halini gördükce Pembe hanım daha da kahr oluyordu.
"Seni çok üzdük, kırdık" gözlerini kaçırdı Nursemadan "bizden nefret ediyorsun, keşke..."dedi Pembe hanım gözleri yaşlı bir halde. Nursema gülümsedi annesine.
"Siz de ben de yeteri kadar acı çektik anne, şimdi zamanı geri alamayız. Babam söylediği bir şeyde haklıydı ama, "zaman bize iyi gelir, yaralarımızı sarar" demişti. Evet, zaman bana iyi geldi, yaralarım tam iyileşmesede kabuk bağladı. Size karşı içimdeki öfkem dindi" sustu.
"Sizden nefret etmiyorum, ama benden eski Nursema olmamı da beklemeyin anne. Şimdi geriye dönüp bakmak bizi üzmekten başka bir işe yaramaz. O zaman siz bana söylemiştiniz zamana ihtiyacın var diye, Şimdi ben size söylüyorum anne. Bazı yaraları zaman değil sabır iyileştirir" dedi derin bir nefes verip. Pembe hanım başını salladı yavaş yavaş, başka bir şey diyemedi.
"Uyu dinlen yavrum, yol yorgunusun, yarın konuşuruz" diyerek kızının yüzünü okşadı Pembe hanım gözleri yaşlı bir halde.
"İyi geceler" dedi Nursema da annesine.Annesi gittikten sonra aynada kendi yüzüne baktı Nursema. Gerçekten öfkesi dinmişti onlara karşı, ailesine karşı içinde en ufak bir duygu kırıntısı yoktu. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi onu da bilmiyordu. Buraya geldiğinde, onların yüzlerini gördüğünde yine öfkesini kusacağını sanmıştı ama öyle olmamıştı.
Sabah herkes kahvaltı masasındaydı. Abdullah beyin dünden beri yüzü gülüyordu. Çok sıkıntılı ve zor zamanlar geçirmiştiler ailecek. Kızının eve dönmesi ona da iyi gelmişti.
"Kızım, atölyen öylece duruyor, bugün orayı temizlettireceğim, ne zaman istersen gidip bakarsın, eksiklerini söylersin hall ederiz, yeniden çalışmaya başlarsın" dedi Abdullah bey yüzünde tebessümle kızına bakarak.
"Evet, ne iyi düşündün Abdullah bey" diyerek Pembe hanım da dikkatini Nursemaya verdi. Nursema babasına baktı, sadece "tamam" dedi.
"Nursema kızım, sen bugün Doğayı ara da gidip torunlarımı göreyim" dedi Firuze hanım Nursemaya.
"Aaa hala olur mu öyle şey, sen mi gideceksin ayaklarına?, uygun olmaz, biz şöför göndertiriz buraya getirirler çocukları, siz de görürsünüz. Değil mi Fatih" dedi Pembe hanım bilmişcesine.
"Tabi annecim, ben Doğayı arayıp söylerim, çocukları hazırlar, ben kendim gidip getiririm" dedi Fatih annesini desteklercesine.
Nursema annesine bakıp güldü, annesi hiç değişmememişti. Hala ayni kibre sahipti.
"Sen benim işime karışma gelin! Neyin uygun olup olmadığını senden öğrenecek değilim. Asıl senin dediğin uygun olmaz! Emrivaki yapmak istemeyiz, haber ver sen Nursema. Ne zaman müsaitseler gidelim." dedi Firuze hanım. Bunu öyle bir tonda söylemişti ki başka da kimsenin onun lafının üstüne laf söylemeye cürreti yetmedi. Pembe hanım bozulmuştu Firuze hanıma ve bu huysuz kadınla daha çok sorunlar yaşayacağını tahmin etmişti şimdiden.
"Tamam halacığım, ben bugün Doğayı ararım" dedi Nursema da halasına bakarak.
"Sen Doğayla hiç konuşuyor muydun ablacığım?". Nilay Nursemaya bakarak söyledi iğneleyici bir tonlamayla.
"Fazla değil, çok nadiren, çocukların resmini falan göndermişti bir kaç kez" dedi Nursema da.
"Hmm aranızdan su sızmıyordu sen gitmeden önce" dedi bilmiş bir biçimde. Nursema da Nilaya ters ters baktı ama bir şey söylemedi. Gitmeden önce Umutla olanlar yüzünden Doğayla arası bozulmuştu, o yüzden de Amerikada olduğu sürece onunla en fazla 2-3 kez konuşmuştu. Doğayla Fatihin boşanma haberini alınca üzülmüştü. Üzüntüsü Fatih için değildi, Nursema Doğa için üzülmüştü. O bu yaşadıklarını hak etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
Storie d'amoreAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????