Tükenmek.... Nursema deyim yerindeyse tam da bunu yaşıyordu. Bacakları kendini taşıyamıyordu. Kalbi çok acıyırdu, kendisi çok acı çekiyordu. Bunları Umuta söylediği için, onu hayal kırıklığına uğratdığı için kendinden nefret ediyordu. Onu öyle çok sevmişti ki, kendinden vazgeçecek kadar. Nasıl başaracak, nasıl dayanacak en ufak bir fikri dahi yoktu. Allaha sığınmaktan başka da bir şey gelmiyordu elinden.
Saatlerce dizlerinin üstünde olduğu yerde kaldı. Gücü yoktu kalkmaya, çalan telefonunu bile açmaya gücü yoktu. Akşamdı, hava kararmıştı artık. Yerinden güç bela kalkıp, eve doğru yola çıktı.Umut da Nursemadan farksız değildi. Nursemayla konuştuktan sonra oradan ayrılmış, sahile inmişti. Saatlerce denize baktı. Hayal kırıklığı büyüktü. Sevdiği kadının kendine söyledikleri, kendisine yaşatdıkları... bunları düşününce nasıl toparlanacağını bilemiyordu. İnanmıştı ona, annesini, arkadaşlarını karşısına almıştı. O ne derse razıydı, her dediğini yapmaya, kendinden taviz vermeye, ona boyun eğmeye vardı. Ama tek kelimesiyle bitirdi. Ona olan aşkı, sevgisi kalbindeydi ve bu kalp sancısı nasıl geçecek, unutacak bilemiyordu. Ama kalbinde başka bir şey de vardı, öfke. Ona o kadar öfkeliydiki, bu öfkeyle nasıl başa çıkacağını da bilmiyordu. Unuta bilecek miydi? Kendisinden emin değildi. Düşündü, eğer onu unutamazsam nasıl bu kalp sancısıyla yaşarım diye düşündü.
Sinirle kalktı oturduğu yerden, eve doğru yürüdü. Eve girdiğinde sessizlik karşıladı onu. Telefonu çıkarıp saatıne baktı. 10 du. Annesi ve babası dönmüştüler Ankaraya. Öylece durdu salonun ortasında, beyni uyuşmuş durumdaydı, bir şey yapamıyordu. Kapısı çaldı, bir kaç adım atıp kapıyı açtı.
"Oğlum sen neredesin ya, aklımı oynatmak üzereydim, biraz daha sana ulaşamazsam polise haber verecektim, o derece yani. Aylin ablalar da seni aramış, ulaşamamışlar, bende bir iş için bir yere gitti, telefonu kapalı o çıkınca sizi arar diye geçiştirdim. Ara istersen varmışlardır Ankaraya, merak etmesinler" diyerek Alev içeri geçti. Umut Aleve bakmadan, sanki söylediklerini duymuyormuş gibi geçip kendini koltuğa atdı. Gözlerini kapatdı.
"Senin bu halin ne?" sordu endişeyle. Umut cevap vermedi.
"Shh sana diyorum, bak beni korkutma"
Umut gözlerini açtı, Aleve baktı, cebinden telefonu çıkarıp Aleve uzatdı
"Annemlere benim adımdan bir mesaj atsana" deyip tekrar gözlerini yumdu. Alev şaşırsa da başka bir şey demeden Umutun dediklerini yaptı. Aylin hanımdan da olumlu cevap alınca Alev telefonu masaya bıraktı. Umutu inceledi. Nursemayla bir şey olduğunu tahmin ediyordu ama ne olduğunu bilmiyordu. Umutu hiç bir zaman böyle görmemişti. Acı çektiği belli oluyordu. Nursema zorla evlendirildiğinde bile böyle değildi Umut. Evet üzgün, bitkindi ama acısını dışa vurmuştu o zaman. Alev ürkek adımlarla yerinden kalkıp yavaşca Umutun yanına oturdu. Elleriyle omuzuna dokunarak
"Ne oldu sana be kardeşim, ne bu halin?" diye sordu üzgünce. Umut yine cevap vermemişti. Alev de sustu. Başını omuzuna koydu. Dakikalarca öylece kaldılar. Alev biraz sonra başını kaldırıp tekrar Umuta baktı, uyumuyordu ama gözleri kapalıydı, pozisyonunu bile değişmemişti saatlerdir. Korkarak yine sordu.
"Nursemayla mı bir şey oldu?"
Nursema ismini duymak bile Umutun dengesini alt üst ediyordu. Elektrik çarpmış gibi oldu. Gözlerini açtı, doğruldu oturduğu yerden.
"Bana Nursema deme" dedi sert bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UmNur
RomanceAşinası ve aşık olduğum #UmNur çiftimin, kendi kafamda kurguladığım bir hikayede devam ettirmek istedim. Umarım sizler de severek okursunuz????