-3-

23.2K 2.3K 751
                                    

Araba hareket eder etmez başını önüne eğmiş sessiz sessiz ağlamaya devam eden çocuğa baktı Taehyung. Çok masum, çok savunmasız görünüyordu bu haliyle. Derince iç çekti istemsizce. Bakışları çocuğun bileğindeki iplerle buluştuğunda ne kadar sıkı bağlandıklarını fark etti. Usul hareketlerle uzattı ellerini ona doğru, korkutmak istemiyordu.

Jungkook kendisine dokunan ellerle irkilip istemsizce başını kaldırdığında ilk defa görmüştü yeni sahibini. 30'lu yaşlarındaydı, yüzü kusursuz denecek kadar yakışıklıydı. Ağzı, burnu, gözleri... Bir ressamın özenle çizdiği tablosu gibiydi. Alnındaki ince çizgiler onu yaşlıdan ziyade güçlü gösteriyordu.

Adamın gözlerinde ne bir sinir ne de aşağılayıcı bir tutum gördü genç olan. Sakince bileklerine uzandı kemikli elleri, sütun gibi incecik parmakları Jungkook'un bileğindeki ipleri buldu ve çözdü yine aynı sakinlikle.

İplerden kurtulduğunda yeni anlayabilmişti çocuk canının ne kadar yandığını. Bileklerini ovuşturdu oluşan izlere bakarken. Sonra bir kendi ellerine baktı bir de karşısındaki adamın ellerine. Kendi elleri simsiyah toz olmuştu, tırnakları koparıp atıldığından eğri büğrü duruyordu. Aniden anlamlandıramadığı bir utanma hissi doldu içine. Karşısındaki adamlar bu kadar şık ve bakımlıyken kendi halini düşününce utanılmayacak gibi de değil zaten diye düşündü.

Yolculuğun kalanında herkes sessizdi. Jungkook başını kaldırmadı tekrar, ama ağlaması dinmiş küçük iç çekişlere dönüşmüştü. Arabanın ortasındaki minik camdan dışarı bile bakmıştı ara sıra. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından araba durduğunda büyük bir gürültü duyuldu dışarıdan. Jungkook korkuyla yerinden sıçradı.

"Sakin ol, eve geldik. Demir kapılar açılıyor sadece." yeni sahibi satıcıyla olan konuşma şeklinin aksine büyük bir sükûnetle açıklamıştı sesin kaynağını. Jungkook iç çekerek başını salladı onaylar gibi. Tekrar hareketlenen araç birkaç saniye sonra tamamen durdu ve kapıları açıldı.

Önce Namjoon, sonra da Taehyung indi araçtan. Jungkook da hafifçe doğrulmuştu olduğu yerde. Sahibinin indikten sonra kendisine dönüp elini uzatmasıyla şaşırdı genç çocuk. Ondan tiksinmiyor muydu? Kirli ellerine dokunmaktan iğrenmemiş miydi yani?

Çekingenlikle tuttu ona uzatılan elleri. Yalnızca parmak uçlarıyla dokunabiliyordu. Ta ki ilk basamağa adımını atana kadar. Diz kapakları isyan bayrağını çekmişti artık, kendisini taşıyamayarak dengesini kaybettiğinde beline sarılan eller onu düşmekten alıkoydu.

"Efendim isterseniz ben halledeyim" Taehyung yardımcısına dönerek başını olumsuz anlamda salladı. Tek hamlede kolayca kucağına aldı genç çocuğu. "Gerek yok Namjoon, sen dinlenmeye çekilebilirsin. Bugün yeterince yoruldun." Namjoon, efendisinden aldığı komutla iki ayağını birleştirip hazır ola geçti. Başını aşağı eğerek selamladı Taehyung'u ve yanlarından ayrıldı.

Taehyung eve doğru adımlarken kucağındaki çocuğun bayılmak üzere olduğundan bihaberdi. Jungkook bulunduğu konum gereği kalbinin duracağını hissediyordu. Tanımadığı biriyle hiç böyle bir yakınlık seviyesinde olmamıştı bu zamana kadar. Gözleriyle etrafa bakmaya çalıştı başını kaldırmadan. Kocaman ahşap bir evin önündelerdi. 3 katlı ve görkemli bir yapıydı bu. Kocaman bir bahçe vardı ve etrafını duvarlar çevreliyordu. Demek bu yüzden demir kapıdan girmişlerdi.

Evin kapısı açılır açılmaz herkes büyük bir şaşkınlıkla Taehyung'a baktı. Hizmetliler onun kucağında köle olduğu her halinden belli olan genç bir oğlanla çıkageleceğini asla düşünemezlerdi. "Suheon hemen yiyecek bir şeyler hazırlayın" dedikten sonra girişin solundaki büyük kapıdan geçerek salona girdi.

Kucağındaki çocuğu koltuğa sakince yatacağı şekilde bırakıp birkaç adım geri çekildi. Jungkook açlık, yorgunluk ve korkudan gözlerini bile açamıyordu artık. Nerede olduğu, neler olduğuna dair bilincini yitirmek üzereydi. Kendisinin idrak edemediği ama yaklaşık 5-10 dakikaya tekabül eden bir sürede elinde tepsiyle içeri girdi kadın.

Taehyung kadına koltuğun önünde duran orta sehpayı gösterdi başıyla. Tepsiyi bırakan kadın selam vererek ayrıldı odadan geri geri adımlarla.

Jungkook kollarında yeni sahibinin dokunuşlarını hissettiğinde güç bela araladı gözlerini. Yavaşça kendine çekerek doğrulttu adam onu ve yanına oturdu. Tepsiyi kendi kucağına alarak tabaktaki köfteleri ikiye ayırdı. Çatala sapladığı köfteye birkaç kez üfledikten sonra uzattı çocuğa doğru.

"Aç hadi ağzını" Jungkook denileni hemen yaptı ve köfteyi çiğnemeye başlar başlamaz gözleri kapandı. Ömrü boyunca böyle lezzetli bir tat daha almış mıydı? Sanmıyordu.

Taehyung çocuğun çiğneyip yutması için uzunca süre tanıyarak usul usul yedirdi tabaktaki köfte ve pilavı. Arada sırada çatalı bırakıp kaşıkla yoğurt veriyor ve hatta meyve suyunu bile elleriyle içiriyordu. Jungkook tabağı bitirdiğinde biraz daha kendine geldiğini hissetmişti.

"Suheon buraya bakar mısın" Taehyung sesini çok yükseltmemeye özen göstererek seslendi. Birkaç saniye sonra kadın kapıda belirmişti. "Buyrun efendi Taehyung" dediğinde Jungkook içinden tekrarlamıştı. "Taehyung..." demek yeni sahibinin adı buydu.

"Bu genç adam için temiz havlu ve kıyafetler hazırlayın. Benim odamın yanındaki odayı da hazır edersiniz. Havlu ve kıyafetleri benim yatağımın üstüne bırakın."

"Emredersiniz efendi Taehyung" kadın odadan çıktığında Taehyung Jungkook'un kolunu kaldırıp kendi omzuna koydu ve beliyle diz altlarından tutarak tekrar kucağına aldı. Merdivenlerden çıkamayacak durumda olduğunun farkındaydı.

3. kata geldiklerinde "Sıkı tutun" diyerek belini destekleyen elini çekti ve başka bir odanın kapısını açtı. Jungkook hafifçe sarsılsa da adamın boynuna sarılmıştı refleksle.

Geniş odanın içindeki büyük yatağı görünce gözleri biraz daha açıldı genç olanın. Bakışları oraya yönlenmişti istemsizce. Hayatında hiç bu kadar güzel bir yatağı olmamıştı. Ailesi varlıklı değildi, ailesinden ayrıldıktan sonrası zaten korkunçtu. Taehyung da fark etmişti çocuğun yatağa duyduğu ilgiliyi. Bu hafifçe gülümsemesine neden olmuştu.

Odanın içinden kapısı hali hazırda açık olan farklı bir odaya geçtiklerinde buranın kocaman bir banyo olduğunu gördü Jungkook. Taehyung onu yine sakince yere bıraktı. Çocuk incecik bacakları üzerinde zar zor duruyordu.

"Hadi bakalım çıkar üzerindekileri" aldığı komutla dehşete düşmüştü Jungkook. Dokunacak mıydı ona, tecavüz mü edecekti, neden soyunmasını istemişti ki. Kocaman ve dolu dolu gözlerle Taehyung'a bakıyordu.

Taehyung ise bu sırada küveti doldurmaya devam eden suyun sıcaklığını ayarlamakla meşguldü. Arkasındaki çocuğun kendisine bakışını görünce duraksadı ve tek adımda yanına gitti. Çocuk yine titremeye başlamıştı.

"Benden korkmana, çekinmene ya da utanmana gerek yok. Sana zarar vermeyeceğim ya da canını yakmayacağım tamam mı" sesini olabilecek en tatlı tonda çıkarmaya özen gösterirken çocuğun yanaklarına koymuştu ellerini.

Jungkook tam olarak rahatlamamış olsa da başını sallamıştı. "Hadi gel şimdi seni güzelce temizleyelim ki rahatça dinlenebilesin tamam mı" Jungkook hipnoz olmuş gibi yeniden salladı başını.

Taehyung gömleğin ucundan tuttu. "Kaldır bakalım kollarını" Jungkook'un kollarından yukarı çekilen gömlek vücudundan tamamen ayrıldığında bembeyaz teni ortaya çıkmıştı. Taehyung karşısındaki genç adamın göğsünde ve sırtında yer yer kendini belli eden morluklara göz gezdirirken Jungkook utançla kızarmaya başlamıştı.

Sahibi kendisinin önünde dizlerinin üzerine çöktüğünde ne yapacağını şaşırdı. "Omuzlarımdan destek alabilirsin" Taehyung uyarısından sonra Jungkook'un altındaki keten pantolonun lastiklerine geçirdiği parmalarının yardımıyla aşağı çekti pantolonu da. Ayak bileklerinden çıkarırken omzuna tutundu Jungkook. Tek ayak üzerinde ayakta kalamayacak kadar bitkindi karnı doymuş olsa da.

-끝-

Slave | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin