"Hazır mısın bebeğim?" Taehyung odaya gelip Jungkook'a seslendiğinde papyonunu son kez düzelten sevgilisi kendisine dönerek cevapladı. "Hazırım sevgilim." Taehyung sevgilisini baştan aşağı şöyle bir süzerken içinden geçen tek şey ne kadar şanslı olduğuydu. Böyle bir adama sahip olduğu için tanrıya ne kadar şükretse azdı.
"Hadi inelim o zaman." Kendi aralarında minik bir düğün yapıyorlardı. Jimin ve Yoongi ile Elena ve Felix başta olmak üzere birkaç kişinin katıldığı ve evlerinin bahçesinde gerçekleşen minik bir seremoniydi bu düğünden ziyade.
Kore İmparatorluğu'nda her ne kadar erkek efendilerin erkek kölelere sahip olması normal karşılansa da eşcinsel evliliklere henüz izin verilmiyor olduğundan resmi bir evlilik olmayacaktı bu. Ancak tıpkı Yoongi ve Jimin'in arasındaki ilişki gibi, bu düğün Taehyung ve Jungkook için son derece resmiydi.
Jungkook, sevgilisinin kendisine uzattığı koluna girerek onunla beraber odadan ayrıldı. İkili merdivenleri yan yana indi ve kendileri için süslenen ve davetlilerin beklediği bahçeye çıktılar. Kapıda göründüklerinde, Jimin duygulanmış olduğundan akan gözyaşları eşliğinde yüksek bir alkış başlattı. Diğer konuklar da ona katıldı ve bahçeyi şenlik alanına çevirdiler.
Müzik çalması için özel olarak ayarlanmış birkaç müzisyen arka planda kulağa hoş gelen melodiler çalarken, Jungkook ve Taehyung 'nikahlarını' kıyacak olan Yoongi'ye doğru ilerleyerek onun önünde birbirlerine dönük şekilde durdular.
Taehyung sevgilisinin her iki elini de tuttu. "Kim Taehyung, Jeon Jungkook'u sonsuza dek seveceğine ve iyi günde olduğu kadar kötü günde de yanında olacağına yemin ediyor musun?" Yoongi'nin sözleri üzerine Taehyung kıkırdayarak cevap verdi, hala Jungkook'un gözlerinin içine bakmaya devam ediyordu. "Tüm kalbimle evet."
Davetlilerden yüksek bir alkış daha koptu. Sonrasında Yoongi devam etti. "Jeon Jungkook, Kim Taehyung'u sonsuza dek seveceğine ve iyi günde olduğu kadar kötü günde de yanında olacağına yemin ediyor musun?" Jungkook içten bir gülümseme eşliğinde yanıtladı. "Sonsuza kadar evet."
"Öyleyse ben de sizi Tanrı'nın huzurunda eş ilan ediyorum." Yoongi'nin sözü üzerine Taehyung, tuttuğu elleri kendine doğru çekerek Jungkook'un bedenini kendine yakınlaştırdı ve alnına derin bir öpücük bıraktı. Davetliler alkışlamaya devam ederken müzik sesi de yükseldi ve başta Taehyung ve Jungkook olmak üzere tüm çiftler dans etmeye başladı.
Dans sırasında Jungkook'un elleri Taehyung'un omuzlarında duruyordu. Taehyung ise sevgilisinin beline yerleştirmişti ellerini. "Şunları görüyor musun?" Jungkook'un sırıtarak söylediği cümleyle Taehyung, sevgilisinin başıyla işaret ettiği noktaya döndürdü başını ve birbirleriyle dans ederken kıkır kıkır gülen Felix Elena ikilisini gördü.
"Birbirlerinden bu kadar hoşlanacaklarını bilsem hiç evlilik bahsini açmazdım. Kendi kendilerine evlenmek isterler zaten baksana." Taehyung sevgilisi gibi muzipçe kıkırdadığında her şey yolunda görünüyordu.
Gece çöküp de hava karardığında bahçeyi aydınlatan gaz lambalarının yarattığı loş ortam eşliğinde birlikte sohbet edip eğlendiler. Jungkook ise uzaktan bakıyordu sanki onlara. Bir yanında oturan eşi, karşısında kahkahalarla eşine bir şeyler anlatan kardeşi, bu eve ilk adım attığından beri kendisini koruyup kollayan Namjoon, kendisine yoldaşlık eden Elena, her ne kadar aralarında yanlış anlaşılmalar yaşanmış olsa da sonradan çok sevdiği Felix, henüz çok tanımasa da en az Namjoon kadar iyi bir insan olduğuna emin olduğu Hoseok ve Taehyung ile aralarındaki sorunları çözmesine en çok yardım eden kişi olan Yoongi...
Bu eve gelmeden önce hiçbir şeye sahip değildi, hayatla ilgili acı deneyimler dışında hiçbir şey yoktu elinde. Ağlayarak, günleri sayarak ve adeta sürünerek geçirdiği yıllardan sonra Tanrı'nın nasıl da yüzüne güldüğüne baktı. Etrafındaki tüm bu değerli insanların ne kadar kıymetli olduğunu hissetti bir kez daha.
Taehyung kendisinin daldığını fark edip elini bacağına koyduğunda sevgili eşine baktı Jungkook. Bir elini yanağına yerleştirerek dudaklarına uzandı ve minik bir öpücük bıraktı dudaklarına. Uğruna canını verebileceğini hissettiği kare gülüş kendisine sunulduğunda o da gülümsedi tavşan dişleriyle ve başını eşinin omzuna koydu.
Yaklaşık bir yıl önce hiç kimsesi olmayan bir köle olarak geldiği bu evde, şimdi kendi ailesine sahip mutlu bir adamdı. Öte yandan Taehyung da en az Jungkook kadar dalıp gitmişti kendi iç dünyasına. Hayatında bir daha asla yapamayacağını düşündüğü şeyi yapmış, bir kez daha aşık olmuştu.
Şimdi başını omzuna yaslayan bu genç çocuğu ilk gördüğünde hissettikleri düştü aklına. Hayatının en güzel çağlarında kendini yalnızlığa mahkum etmiş bir adamken, yüzüne bile bakamayacak kadar çekingen olan bu çocuk tek bir bakışta tepetaklak etmişti tüm yeminlerini. Onu ilk yıkadığı anda ne kadar kırılgan göründüğünü hatırladı, beraber atlattıkları badireleri, kendi yapmış olduğu hataları...
Her şeye rağmen Jungkook onu seçmişti, affetmişti ve ailesi olmasına izin vermişti. Yıllardır sevgiyi ve aile sıcaklığını hissetmek için yanıp tutuşan yüreği sonunda huzura erişmişti adamın. Yanında kendinden bir parça olarak gördüğü eşi ve en sevdiği dostlarıyla, artık o da yalnız ve kayıp bir ruh olmaktan çıkmıştı. Jungkook elinden tutup onu ışığa çekmişti adeta.
"Eee çiçeği burnunda çiftimiz de pek bir dalgın." Yoongi'nin yorumu üzerine ikili iç dünyalarından çıkarak tekrar sohbete döndüler. "Acaba gelecek yaz da Busan'a mı gitsek Jungkook ne dersin?" Jimin'in teklifi üzerine gözleri parladı çocuğun.
"Annemle babamı bulabilir miyiz dersin?" Jungkook heyecanla kardeşine döndüğünde Taehyung ve Yoongi göz göze geldiler. Bu iki kardeşle ne yapacağız biz der gibi başlarını sallayıp güldüklerinde, aynı anda verdikleri tepki kahkaha atmalarına neden olmuştu. Jimin kaşlarını çatarak eşine baktığında Yoongi hemen kendini toparlayıp boğazını temizlemişti.
"Ben hemen adamlarımı yollarım gerekli araştırmaları yaparlar sevgilim." Jimin az önce kaşlarını çatan kendisi değilmiş gibi neşeyle sırıtıp uzanarak Yoongi'nin yanağına bir öpücük bıraktı. "İşte benim sevgilim yaaa."
"Belki siz de gelirsiniz bile, değil mi Taehyung?" Jungkook, Busan yolunun ne kadar uzun olduğunu bildiğinden ve eşinden ayrı kalmak istemediğinden başını ona çevirerek sorduğunda Taehyung beklemeden yanıtladı onu. "Ee tabiki gelirim hayatım, böylesine bir güzelliği nasıl bir anne baba yapmış merak ediyorum zaten." Taehyung'un sözleri üzerine gülerken sohbetlerine devam ettiler.
- - -
Taehyung ve Jungkook'un hikayesi mutlu bitmişti. Herkese nasip olmayacak bir aşkı yıllarca yaşadılar. Bir sene sonra evlenen Felix ve Elena da ayrılmadı yanlarından. Onların çocuklarını hep beraber büyüttüler. Jungkook'un ısrarları üzerine anne ve babası da Seoul'e geldiğinde tüm aile tamamlanmış oldu. Yoongi ve Jimin de tıpkı Taehyung ve Jungkook gibi uzun ve mutlu bir hayat yaşadılar. Tıpkı hak ettikleri gibi hep mutlu oldular...
-끝났다-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slave | Taekook
FanfictionŞehrin tanınmış tüccarı Kim Taehyung köle pazarından bir köle satın alır. - Fic geçmişte geçtiği için günümüz toplumunda uygun karşılanmayan davranışlar içerebilir. Zaman farkını göz önünde bulundurarak okursanız sevinirim- #taekook - 19.06.2023🥇 #...