Slave | Taekook

-39-

"Yaaa Taehyung nolur bırak beş dakika daha uyuyayımm" sızlanarak kendisini uyandırmak için yüzüne öpücükler konduran sevgilisine arkasını döndü Jungkook. "Aaa ama olmaz ki böyle Jungkook, senin yönetmen gereken bir sürü insan bir sürü iş var, öyle saatlerce uyuyamazsın artık." Taehyung'un sözleri ile dün yaşananları idrak eden çocuk hızlı bir hamle ile bedenini tekrar sevgilisine çevirdi ve kocaman açtı gözlerini.

"Ben mi yapacağım tüm o işleri! Ama ben anlamam ki" Taehyung çocuğun yüzündeki şaşkınlıktan büyük bir keyif duyduğu için devam ettirdi minik oyununu. "Ne demek ben anlamam Jungkook. Valla ben karışmam iflas ederiz." Çocuk korkudan neye uğradığını şaşırmıştı. Sevgilisine sarıldı bir anda. "Sen devam etsen olmaz mı aşkımmm" cilveli bir şekilde cümlesinin sonunu uzattığında kıkırdadı Taehyung.

"Olmaz ki sevgilim ben bir köleyim artık unuttun mu? Kim dinler benim lafımı" elbette herkes dinlerdi. Kendisi söylemedikçe kimse onun köle olduğunu öğrenemeyeceği için pek bir şey değişmemişti aslında hayatında. Dün yaşananları yalnızca beş kişi biliyordu. Kendisi, şu an kollarının arasında uykulu gözlerle mızıklayan sevgilisi, kardeşi Yoongi, can dostu Namjoon ve Jimin. 

Bu yüzden içi rahattı Taehyung'un. Elbette koşuşturduğu onca işi Jungkook'a yıkıp yormazdı bebeğini. Onun yeri, olmayı en çok sevdiği yer olan tuvalinin önüydü. Ama sabah çok erken saatte kalktığı ve yatakta oyalanıp durmaktan sıkıldığı için bu küçük oyunu oynuyordu. Sevgilisinin şaşkın halleri çok hoşuna gidiyordu adamın. Ancak Jungkook'tan aldığı tepki beklenmedikti.

"Hmm madem artık benim kölemsin, o zaman bu işleri senin halletmeni emrediyorum" Taehyung çocuğun sözleri ile şokla açtı ağzını. Geriye çekilip yüzyüze geldiklerinde gördüğü çocuğun yüzündeki zafer kazanmışlık ifadesi mümkünmüş gibi daha da tatlı görünmesine neden oluyordu. Taehyung ilk şoktan çıktığında hemen Jungkook'un üstüne atıldı. "Gel bakayım göstereyim sana bana emir vermek neymiş?" 

Jungkook duyduğu sözle çoktan odanın içinde koşmaya başlamıştı bile. Kendisi koştukça Taehyung onu yakalamak için arkasında dolanıyordu. Her ikisi de kahkahalar atarak bir süre birbirlerini kovaladıktan sonra sonunda Taehyung çocuğu yakaladığı gibi yatağa attı kendiyle beraber. Jungkook'un sırtı gülüşleri arasında yatağı bulurken, Taehyung da üstten kendisine sunulan güzel manzaranın tadını çıkarıyordu.

"Seni o kadar çok seviyorum ki bazen seni gerçekten oturup yesem bile yetmezmiş gibi geliyor" Jungkook duyduğu güzel sözlerle duygulandı ve başını yataktan ayırıp sevgilisinin dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. "Merak etme hayatının sonuna kadar sana öyle bir yapışacağım ki birkaç yıl sonra gitmem için yalvaracaksın" Jungkook sözlerinde samimiydi. Önceki bir haftada en büyük dersi almıştı. Kendisini de en az Taehyung kadar bağlıydı sevgilisine.

Onun yanında başka birinin olması ihtimal dahi olsa söz konusu olduğunda kalbindeki acı Jungkook'a öleceğini düşündürmüştü. Dün Taehyung kendisini gelip oradan almasa, kendisine olan aşkını olabilecek en büyük şekilde haykırmasa ne yapardı hiç bir fikri yoktu. Taehyung'un yüzünde ise çocuğun sözleri üzerine yandan bir gülüş belirdi.

"Var mısın iddaasına? İlk sen benden sıkılacaksın" serçe parmağını Jungkook'a uzatarak konuştu. Çocuk ise hiç beklemeden kendi serçe parmağını adamınkine sararak cevapladı. "Varım! İlk sen sıkılacaksın"

"Göreceğiz bakalım" Taehyung üzerinden çekildiği çocuğu da ellerinden tutarak yataktan kaldırdı. "Haydi kahvaltıya aç kalmasın efendimizz" Jungkook şakasına sevgilisinin omzuna vurdu. "Ya şöyle deyip durma bir garip hissediyorum." Taehyung kıkırdayarak beline doladığı kollar sayesinde çocuğu kendine çekti ve başının üstüne bir öpücük bıraktı. "O kağıtlar sadece resmiyetten ibaret, ben zaten seni gördüğüm ilk andan beri senin kölenim sevgilim"