Slave | Taekook

-11-

Gözlerini açtığında hala efendisinin sıcak kolları arasındaydı Jungkook. Yüzünde hissettiği huzurun yansıması olan bir gülüş belirdi. Efendisinin göğsüne koyduğu başını hafifçe kaldırıp yüzüne baktı. Esmer teni odaya vuran güneş ışığında parlıyordu. Gülümsemesi büyürken sevdiği adamı uyandırmamayı umarak boyun boşluğuna uzanıp minik bir öpücük kondurdu.

Birkaç saniye sonra Taehyung da araladı uykulu gözlerini. Hayatında yaşadığı en güzel gecelerden biriydi adamın. 26 yaşında ilk defa bir kadınla beraber olmayı denemesiyle eşcinsel olduğunu fark etmişti. Sevmediği kimseyle olabilecek bir karakteri de olmadığından, bu deneyim büyük olan için de yaşadığı sayılı deneyimlerdendi.

Başını eğerek kendisine melekleri andıran güzellikte gülüşüyle bakan çocuğu gördüğünde hayatının şu an sona ermesinin bile sorun olmayacağını hissetti. "Günaydın bebeğim" alnına bir öpücük kondurdu genç olanın. "Günaydın efendim, bana hala kızgın mısınız ?" küçüğün çekingence sorduğu soru karşısında dudaklarını büzdü Taehyung.

"Evet çok kızgınım ve şimdi de seni cezalandıracağım" çıplak bedenlerini umursamadan üstündeki yorganı fırlatıp attı ve çocuğun üstüne çıkıp karnını gıdıklamaya başladı. Jungkook neye uğradığını şaşırmış bir vaziyette kahkahalara boğuldu aniden. "E-efendim ahah d-durun lü-lütfen" çocuğun kahkahaları adamınkine karışıyordu.

Birkaç saniye sonra Taehyung çocuğun iki elini tutup yatağa sabitleyerek üzerine eğildi. Alnından gözlerine, gözlerinden burnuna, burnundan yanaklarına ve çenesine, son olarak da boynuna onlarca öpücük kondurdu. Geri çekilip mutlulukla parlayan gözlerine baktı bebeğinin. Kendisiyle mutluydu, her halinden belli oluyordu bu.

Dün gece ona bağırdığı, üzülmesine neden olduğu için kendini kötü hissetti Taehyung. Belki de engel olamadığını söylediği duygular Elena'ya duyduğu arkadaşça sevgidir diye düşündü kendi kendine. Bu meseleyle ilgili kendini tutması gerektiğini fark etti. Jungkook onun ve mutlu olduğu sürece sorun değildi.

Derin derin baktığı gözlerle bağını koparmadan çocuğun yüzüne yaklaştı ve dudaklarına derin bir öpücük kondurdu. "Hadi kalk bakalım küçük bey, daha duş almamız gerek temizlenmeden uyuduk." efendisinin sözleriyle dün geceye ait görüntüler aklına düştü küçük olanın. Utançla kızardı yanakları gözlerini kaçırırken.

Bu sırada Taehyung çoktan üstünden kalmış kendi odasındaki banyoda bulunan küvetin suyunu ayarlamaya çalışıyordu. "Jungkook, aynalı şifonyerin ikinci çekmecesinden havluları getirir misin güzelim?" efendisi banyodan seslendiğinde yatakta doğruldu çocuk. Ayakları yine o çok sevdiği yumuşak halıya dokunduğunda sırıtmadan edemedi.

Efendisini bekletmemek için hızla ayaklandığında kalçasında hissettiği hafif acıyla istemsiz bir mırıltı kaçtı ağzından. Taehyung kendisine doğru adımlayacak gibi oldu. "İyi misin bebeğim, acıyor mu çok ?" adamın sesindeki endişe aşikardı. Başını salladı hemen çocuk. "Hayır, hayır efendim çok hafif bir sızı. Sıcak bir duş alsam hemen geçer."

Taehyung onaylayarak tekrar suyun sıcaklığını ayarlama işine döndüğünde Jungkook da çekmeceye doğru yavaş adımlar attı. Şifonyerde beş çekmece bulunuyordu. Bu yüzden alttan ikinci mi, üstten ikinci mi olduğunu anlayamamıştı Jungkook. Gayri ihtiyari bir şekilde üstten ikinci çekmeceyi açtığında efendisine ait tshirtler katlı duruyordu.

Belki havlular tshirtlerin altındadır diye düşünerek tshirtleri kaldırdığında gördüğü resim karesiyle başından aşağı kaynar sular boşalmış gibi bir his yaşadı. Sanki ayakları kendisini taşıyamayacak bir hale gelmişti. Küçük bir kağıdın üzerine efendisi ve daha önce hiç görmediği genç bir adam çıplak olarak resmedilmişti.

"Jungkook iyi misin bebeğim, su hazır gel hadi." içeriden seslenen efendisini duyduğunda zar zor kendine geldi ve yakalanacakmış gibi hissederek kapattı hızla çekmeceyi. Daha sonra alttan ikinci çekmeceyi açıp havluları kaptığı gibi banyoya koştu.

Taehyung elindeki havluları alıp kenara bıraktı. Kendisi küvetin içine girip sırtını duvara dayayacak şekilde oturdu. "Gel bakalım" Jungkook az önce gördüğü resmin kendisine hissettirdiği yıkımı efendisine yansıtmamaya özen gösteriyordu. Adamın söylediği gibi küvete girip sırtını göğsü ile birleştirdi.

Başını adamın omzuna doğru dayadı ve gözlerini kapattı. Banyo tıpkı bu evde geçirdiği ilk gün gibi çilek kokuyordu. Taehyung başını hafifçe çevirerek omzuna yerleşmiş olan çocuğun kulak arkasına minik öpücükler bıraktı. Elleri daha oturduğu ilk anda belini bulmuştu çoktan. Küvetin içindeki suyu avuç içlerine doldurup çocuğun göğsüne doğru bırakıyordu usul usul.

"Efendim" Jungkook söze girdi ancak ne sorması gerektiğini kendi bile bilmiyordu. "Hımm" Taehyung mayışmış bir sesle cevapladı onu kulak ardına bıraktığı bir yeni öpücükten sonra. "Size bir şey sormak istiyorum ama kızmanızdan korkuyorum." Jungkook çekingen sesle cümlesine devam ettiğinde kapalı olan gözlerini açıp çocuğa baktı Taehyung. Çocuk da başını çevirmiş ona bakıyordu. Gözlerinde adamın anlamlandıramadığı bir hüzün vardı.

"Bana istediğini sorabilirsin bebeğim, sana kolay kolay kızmam merak etme." Jungkook efendisinin sözlerinden aldığı cesaretle zaten çok yakın olan yüzlerinin arasındaki mesafeyi tamamen kapattı ve efendisinin yeni çıkmaya başlamış sakallarının bulunduğu yanağına ıslak bir öpücük kondurdu. Taehyung bu hareket karşısında kalbinin eridiğini hissederken konuştu çocuk.

"Siz daha önce hiç aşık oldunuz mu efendim ?" duyduğu soruyla efendisinin yüzündeki gülüşün soluşunu an be an izledi genç olan. Adamın vermiş olduğu tepki karşısında karın boşluğuna yumruk yemiş gibi canı yandı. Sadece gözlerine bakmak bile cevabını almasını sağlamıştı Jungkook'un. Efendisi yutkunmakta zorlanıyormuş gibi görünüyordu.

Daha fazla görmek istemedi bu görüntüyü genç çocuk. Başını önüne eğip suyun içindeki parmaklarıyla oynamaya başladı. Taehyung dilini yutmuş gibiydi. Bu soruyu hiç beklemiyordu. Aklından silinmeye yüz tutmuş korkunç anıları bir bir dolduruyordu zihnini o anda. Ne yapacağını şaşırmış bir halde kalakalmıştı.

Birkaç dakika süren sessizliğin ardından Jungkook sırtını efendisinin göğsünden ayırıp kalkmaya yeltendi. "İzninizle ben çıkayım efendim, densizliğimi mazur görün lütfen." Taehyung hızla tuttu çocuğun kolunu kalkmasına müsade etmeden ve kollarını tüm bedenine sardı. "Jungkook" duraksadı, "Jungkook'um" derin bir öpücük kondurdu çocuğun omzuna.

"Öyle güzelsin ki... Sakın beni bırakma tamam mı ?" çocuk duyduğu şeyleri anlamlandırmakta zorlansa da efendisinin geçmiş deneyimlerinin pek de iyi olmadığını fark etmesi zor olmamıştı. Hiçbir şey söylemedi Jungkook. Ellerini bedenini sıkı sıkı saran, efendisine ait kollara koymakla yetindi.

Taehyung ise çocuğun kendisini bu halde görmesini istemediğinden alnını ensesine yaslamıştı. Gözlerinden akan yaşları durdurmaya çalışmakla meşguldü. Bastırmaya çalıştığı tüm duyguların gün yüzüne çıktığını hissediyordu. Korkularının ana sebebi tekrar hatırlatılmıştı ona. Ancak çocuğu suçlayamazdı, hiçbir şeyden haberi olmadığını biliyordu.

Birkaç dakika daha devam etti sessizlik. Jungkook kafası karışık, Taehyung ise kalbinde bir korkuyla kalakalmıştı. En sonunda efendisinin sesiyle kendine geldi genç olan. "Hadi çıkalım bebeğim, üşütme" Jungkook onaylar gibi başını salladı ama konuşmadı. İkili ayaklanıp havluları doladılar bellerine.

Taehyung bir diğer havluyla küçüğün ıslak saçlarını kuruladı. İyice kuruduğundan emin olduktan sonra da derin bir öpücük kondurdu kendine çekerek. Jungkook'un da sinirleri bozulmuştu iyiden iyiye. Bu öpücük karşısında daha fazla dayanamayarak kollarını sardı büyük olana. Karşılık bulması birkaç saniyeden bile kısa sürmüştü. Taehyung bu anı bekliyormuş gibi sımsıkı sardı küçüğünü.

En nihayetinde duygusal hava biraz dağıldığında sordu Taehyung. "Giyinmene yardım edeyim mi bebeğim, hala ağrın var mı?" Jungkook olumsuz anlamda salladı başını. "Teşekkür ederim efendim, iyiyim kendim halledebilirim."

"Tamam güzelim odana gidip güzelce giyin sonra kahvaltıda buluşalım tamam mı?" Jungkook gülümsemeye çalışarak aşağı yukarı salladı başını ve odadan çıktı.

-끝-