-36-

11.4K 1.2K 635
                                    

Taehyung gördüğü manzaranın gerçek olduğuna inanmak istemiyordu. Kendisini yıllar önce terk eden adam ve özleminden delirmek üzere olduğu sevgilisi salonun ortasında karşılıklı duruyorlardı. Tüm vücudu donmuştu, hiçbir tepki veremiyordu. Şoktan gözleri kocaman açılmıştı ve eli hala kapının kulpundaydı. Öylece çivilenmişti sanki olduğu yere.

"EFENDİM" Hyung Shik sevinçle bağırıp koşarak Taehyung'un boynuna doladı kollarını. "Sizi çok özledim!" Taehyung'un gözleri hala Jungkook'taydı. Ancak bu sahneyi görmek zaten Hyung Shik'in sözleri yüzünden siniri yeterince bozulmuş olan Jungkook için çok fazlaydı. Sesli bir şekilde ağlamaya başlayarak merdivenlere doğru koştu çocuk.

Taehyung, Jungkook'un ağlama sesiyle kendine gelirken kendini Hyung Shik'ten uzaklaştırdı. "Ne yüzle gelirsin buraya?" sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Hala kendine gelebilmiş değildi, hayatının şokunu yaşıyordu. "İzin verin açıklayayım efendim. Yardımınıza ihtiyacım var beni bir kez olsun dinleyin lütfen." Taehyung elini dur anlamında kaldırdı Hyung Shik'e. 

"S-sonra" sesi hala fısıltı şeklindeydi. Yavaş adımlarla merdivenlere yöneldiğinde arkasındaki adam oldukça şaşkındı. Taehyung'un kızmasını, bağırıp çağırmasını beklerken böylesine sakin bir tepki almış olmasıydı bu şaşkınlığın nedeni. 

Jungkook çoktan odalarına çıkıp kapıyı kilitlemiş ve kapının arkasına yığılıp kalmıştı. Çocuk o kadar içli ağlıyordu ki seslerini iki kat aşağıdan bile işitmek mümkündü. Taehyung vücudundaki tüm gücün çekildiğini hissederken trabzanlara tutunarak zar zor tırmanmaya başladı merdivenleri. 

Taehyung'un tökezlediğini gören Hyung Shik bir koşu yanına gidip kolunu tutmak istediğinde aniden geriye doğru savurdu kolunu adam. "SONRA DEDİM HYUNG SHIK" sesi o kadar şiddetliydi ki korkuyla irkildi adam. Daha sonra sanki az önce gürleyen kendisi değilmiş gibi aynı savsak adımlarla merdivenleri tırmanmaya devam etti Taehyung. 

Sonunda üçüncü kata varıp odalarının kapısının önüne giderek kulpu indirdiğinde kitli olduğunu fark etti. Birkaç kez tıklattı. "Jungkook" kapının arkasından gelen ağlama sesi aniden kesildiğinde sevgilisinin kendisini duyduğunu anladı. "Sevgilim kapıyı açar mısın?" Birkaç saniye sonra geldi cevap. "İstemiyorum, git onunla ol." 

Taehyung derin bir nefes çekti. Jungkook'un böyle davranması elbette normaldi. Sonuçta henüz yalnızca 19 yaşındaydı ve duyguları hala çok yoğun yaşıyordu. Bu yüzden onun dilinden konuşması gerektiğini biliyordu Taehyung. "Ama ben sevgilimi çok özledim" çaresizce çıkmıştı sesi. "Geldi işte sevgilin, git onunla ol bana gerek yok artık." Taehyung sinirlerinin bozukluğundan ve çocuğun tepkisinden dolayı gülümsemeden edemedi.

"Ama benim sevgilim o değil ki, sensin." büyük bir sakinlikle konuştuğunda duraksadı Jungkook. "Artık olmak istemiyorum, gitmek istiyorum ben" anlık bir hayal kırıklığıyla konuşup tekrar ağlamaya başladığında Taehyung'un içi korkuyla doldu. Gitmek demişti çocuk. Gidecek miydi? Terk mi edecekti onu? Yine mi yaşayacaktı aynı şeyleri? Hem de tüm bunları yaşama sebebi yine Hyung Shik mi olacaktı? 

"JUNGKOOK KAPIYI AÇ DEDİM SANA" Taehyung kapıya indirdiği kuvvetli yumruğu eşliğinde bağırdığında beklemediği bu hamle karşısında yerinde sıçradı Jungkook. Ancak şu an kendi iç dünyasında yaşadığı duygular o kadar yoğundu ki Taehyung'un tüm travmalarını tetikleyecek kelimeler seçtiğini fark edebilmiş değildi. 

Bir yumruk daha attı Taehyung kapıya. "JUNGKOOK AÇ ŞUNU YOKSA KIRICAM" Bu sırada Hyung Shik de merdivenlerin ortasında olanları izliyordu. Taehyung'u daha önce hiç böyle sinirli görmemiş olduğu için çok şaşkındı. Adamdaki bu sinir halinin davranışları sonucu oluştuğunu bilmiyordu çünkü. "Korkuyorum git" kapının arkasından gelen cılız sesi duyduğunda öfkeyle nefes verdi Taehyung.

Slave | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin