Namjoon, efendisinin Jungkook ile meşgul olduğuna emin olduğu bir anda kimselere görünmeden demir kapının dışında duran posta kutusuna gitti. İki adet zarfın geldiğini gördüğünde, birinin kendisine olduğuna emindi.
Zarfların arkasını kontrol ettiğinde birinde kendi adının, diğerinde ise efendisinin adının yazılı olduğunu gördü. Her iki zarfı da alarak hızlıca odasına dönüp kapısını kapattığında Min Yoongi'nin cevabını ölesiye merak ediyordu. Hızlı hareketlerle kendi için gönderilen zarfı yırtarak açtı.
Sevgili Namjoon,
Senden böyle bir mektup almış olduğum için duyduğum üzüntüyü ne kadar yazmak istesem de kelimelerimin yetmeyeceğini biliyorum. Sevgili kardeşim Taehyung'un tekrar kötü bir sürece girdiğini öğrenmek beni derinden sarstı.
Uzun zamandır sizlerden haber alamadığım gibi ben de haber göndermedim. Bunun için pişmanlık duyuyorum. Mektubunu okur okumaz Seoul'e gelebilmek için hazırlıklara başladım. Ancak bu kez yalnız olmayacağımı, sevgili eşimin de bana eşlik edeceğini söylememde fayda var.
Umuyorum ki bu mektubum sana ulaştıktan sonraki birkaç gün içinde varmış olacağız. Neden geldiğimle alakalı farklı bir nedeni açıkladığım mektubu Taehyung adına yolluyorum. Seninle olan konuşmalarımızdan haberi olmaması elzem. Ona yolladığım mektubu haberin yokmuş gibi iletirsen sevinirim.
Sevgiler,
Min Yoongi.Namjoon mektupta okumuş olduğu satırlar neticesinde oldukça şaşkındı. Efendi Yoongi'nin evlilik gibi önemli bir kararı vermesi bir yana dursun, bunu Efendi Taehyung'a söyleme gereği duymamış olmasıydı kendisini bu denli şaşırtan. Masasının üzerine bıraktığı diğer zarfa uzandı. Derin bir nefes alarak odasından çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladı.
Efendi Taehyung'un -ve tabi artık aynı zamanda Jungkook'un- odasının önüne geldiğinde duraklayıp kapıyı tıklattı. İçerden gelen "Gir" sesini işittiğinde kapıyı yavaşça araladı. Jungkook, boş duvarlardan birine dayadığı tuvalin önünde, yerde bağdaş kurmuş oturuyordu. Efendi Taehyung ise berjerinde oturmuş kitap okuyordu.
"Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın efendim. Size yollanmış bir mektubu iletmek için gelmiştim." Kapının önünde durmaya devam ediyordu. "Gel Namjoon, verebilirsin." efendisinin talimatı üzerine içeri girdi.
Başını çevirdiğinde Jungkook ile göz göze geldi. Çocuk kendisine gülümsediğinde o da aynı şekilde karşılık verdi. Evin içinde yaşadıkları bu kısa karşılaşmalar, Namjoon'un Jungkook'un iyi olup olmadığına dair çıkarım yapabilmesi için tek fırsatıydı.
Çocuğun kaçma girişiminden beri bir eli kalbinde denecek kadar diken üstündeydi adam. Min Yoongi konağa varmadan başka bir hadisenin yaşanmasından korkuyordu. Zarfı Taehyung'a verdikten sonra efendisinin "Teşekkürler Namjoon, çıkabilirsin." demesi üzerine başıyla selamlayarak odadan ayrıldı.
Jungkook zarfı açan efendisine bakıyordu. Kimden geldiğini ve içinde ne yazdığını çok merak etmişti doğrusu. Ancak efendisi kendisini çağırmadan yanına gidip bakmanın doğru olmayacağına kanaat getirdi. Bu sırada kafasını kaldıran Taehyung, kendisine meraklı gözlerle bakan küçüğünü gördüğünde gülümseyerek konuştu.
"Merak mı ettin bebeğim ?" Jungkook çekinerek hafifçe başını salladığında, efendisinin yüzündeki kare gülümseme daha da genişledi. Adam eliyle dizine pat patladığında Jungkook bunun kendisi için bir çağrı olduğunu biliyordu. Hızla yerinden kalkıp birkaç adım ötedeki efendisinin bacağına yerleşti.
Taehyung bir elini çocuğun belinden geçirirken uzanıp minik bir öpücük kondurdu yanağına. Jungkook bu hareketle yerine daha da yerleşip tekrar zarfı açmaya odaklanmış efendisini izlemeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slave | Taekook
FanfictionŞehrin tanınmış tüccarı Kim Taehyung köle pazarından bir köle satın alır. - Fic geçmişte geçtiği için günümüz toplumunda uygun karşılanmayan davranışlar içerebilir. Zaman farkını göz önünde bulundurarak okursanız sevinirim- #taekook - 19.06.2023🥇 #...