Taehyung
"Bir bardak daha aynısından" barmene elimdeki boş bardağı uzatırken sıkıntıyla iç çektim. "Yetse mi artık Taehyung?" Yoongi yanımda kendi halinde takılırken uyarıcı bir tonda konuşarak daha fazla içmeme engel olmaya çalışıyordu. "Derdin ne de bu kadar içiyorsun?"
Derdim ne miydi? 32 yaşıma gelmiş olmama rağmen hala hayatımı yoluna koyamamış olmak... Paradan ve tek dostum olan Yoongi'den başka hiçbir şeye sahip değildim. Geçen sene bana yoldaşlık etsin diye sahiplendiğim köpek bile evden kaçmıştı. Lanetli gibi hissediyordum kendimi. İşin kötü yanı kimseyi istemememdi.
Belki canım istese onlarca kadınla beraber olabilirdim. Zamanında yapmadığım şey de değildi bu. Ama gel gelelim ki bu birlikteliklerden hangisinde mutlu hissetmiştim? Hangisinde geçmişti içimdeki bu yalnızlık hissi? Hiçbiri... Üstelik tüm kadınların derdi de aynıydı. Para ve şaşaa. Ne zamanki kendimi zorlayarak birine şans versem sonuç hep aynıydı.
Beklentileri asla bitmiyordu. 'Şehirde yeni açılan kulübe gidelim Taehyung, bana pırlanta al Taehyung, tatile gidelim Taehyung' ve daha nicesi. Hiçbirinin beni kendim olduğum için sevmediğine emindim. Hepsi ya benim nüfusumu kullanarak sosyetede yer edinme derdindeydi ya da koparabildikleri kadar para koparmanın.
Zaten bu yüzden de son dört yıldır kimseyi alamamıştım hayatıma. Karşımdaki kadın her ne kadar güzel ya da cazibeli olsa da bedenim reddediyordu sanki. Hatta bir ara adım iktidarsıza çıkacak diye bile korktum. Birkaç kez bir kadınla yatmayı denediğimde, tek gecelik olsa bile midem kaldıramadı.
Ben her zaman tek başımaydım. Sıkı dostum Yoongi'nin yaşadığı şehir Daegu'dan Seoul'e geldiği zamanlar haricinde kimseyle görüşmezdim neredeyse. Yöneticisi olduğum pamuk üretim şirketinin işleri gerektirmedikçe de kimseyle kolay kolay görüşmezdim. İnsanlara tahammül gücüm yok denecek kadar azdı çünkü.
"Evlenmek istiyorum" yeni gelen içkimi de tek seferde kafama dikip bardağı şiddetle barın tezgahına bırakırken söylediğim söz üzerine Yoongi, yudumlamak üzere olduğu içkisini bardağa geri püskürterek bana şok içinde baktığında gülümsemeden edemedim. "Ne var, ne bakıyorsun?"
"Bu günlük bu kadar içki yeter Taehyung, hadi eve gidiyoruz." bar sandalyesinin arkasına gelişi güzel bırakmış olduğu cekete uzanıp ayaklanmaya kalkığında durdurdum onu kolunu tutarak. "Yav bir dur ciddiyim ben" bu kez de gözlerini devirip yerine oturmuştu bıkkınlıkla. "Sen değil miydim kimseye elimi bile süremiyorum diyen, nereden çıktı şimdi bu birden?"
"Anlamıyorsun Yoongi, çevremdeki herkes evlendi. Her ay vakıf toplantılarında en az üç dört kişi yok mu hala biri diye soruyor. Artık bıktım insanların, özellikle de kadınların bakışlarından. Beni gördükleri yerlerde girdikleri tripleri bir görsen kafayı yersin cidden. Kendilerini beğendirebilmek için şekilden şekile giriyorlar..."
"Yavaş paşam yavaş gören de seni padişah sanacak bu ne özgüven böyle" bu kez göz deviren ben olmuştum. "Sence konunun benimle bir ilgisi var mı Yoongi? Ne karakterim ne de gül yüzüm onların derdi. Hepsinin tek derdi var o da para ve şöhret."
"Yani evet haklısın ama hangi evlilikte öyle değil ki? Sen bu meseleye fazlaca takılıyorsun bence" Yoongi haksız sayılmazdı. Çevremdeki herkes aşk evliliği yapıyor da bir ben aşkı bulamıyor değildim. Ancak onların rahatsızlık duymadığı bu durum beni oldukça sinir ediyordu. Neden diye düşünüyordum içten içe. Birini yalnızca kendi olduğu için, çıkarsızca sevmek bu kadar mı zor?
"Ayrıca evleneceğim dediğine göre kafanda biri olmalı öyle değil mi?" Başımı onaylarcasına salladığımda şaşkınlıkla açtı gözlerini. Laf olsun diye söylediğini biliyordum, gerçekten aklımda biri olduğunu düşünmemişti. Bu yüzdendi şaşkınlığı. "Çabuk söyle kim bu şanssız kadın?" kendi kendine kıkırdayarak içkisinden bir yudum almak üzere bardağını dudağına götürdüğünde ufak bir düzeltme yaptım. "Adam" ve Yoongi bugün ikinci kez bardağına püskürttü içkisini.
"Taehyung benimle taşşak geçiyorsan fena bozuşuruz ha" sesinde hafif bir sinir de vardı bu kez konuştuğunda. Ama şaka değildi yaptığım. "Şaka yapmıyorum ciddiyim?" Küçük gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve bir elini benim yüzümün önünde salladı. "Pardon ben yanlış Taehyung ile mi buluştum yoksa çok sarhoş oldum ve kulaklarım yanlış mı işitiyor? Ulan sen değil miydin yasalaşan eşcinsel evliliği gereksiz bulan?"
"Öyleydi ama fikrimi değiştirdim işte" umursamazca cevaplayıp barmene elimdeki boş bardağı işaret ederek yeniden doldurmasını istedim. "Kim peki, kaşla göz arasında nereden buldun birini, şirketten mi yoksa?"
"Hayır, benim arazinin yanındaki minik evde yaşayan genç bir çocuk. Yıllardır pencereden benim evi izliyor. Ona teklif edeceğim." Yoongi'nin kafasının daha da karıştığı bakışlarından belliydi. "O kadar mevkili insan senin gözünün içine bakarken yan evindeki çocuğu mu seçtin cidden?" Yandan yandan sırıtıyordum çünkü bu sorunun geleceğine emindim. Arkadaşımı tanıyordum artık.
"Tam da bu yüzden seçtim zaten onu. Mevki sahibi değil, oturduğu eve bakacak olursak fakir biri. Susturması, söz geçirmesi kolay olur. Paragöz olsa da gözü açık değildir çok bir şey istemez. İki davete götürür iki güzel elbise alırım olur biter işte" sözlerimin çok zalimce olduğunun farkındaydım ama hiç tanımadığım ve muhtemelen evime hayranlıkla bakarken aklından bu kadar parası olsa neler yapabileceğini düşünen yeni yetme bir çocuğu düşünecek de değildim.
"Taehyung sen bir şeytansın" başımı arkaya atarak keyifle güldüm ve tazelenen içkimi tekrar tek seferde kafaya diktim. "E iyi de sen eşcinsel değilsin ki? Nasıl bir evlilik olacak bu böyle, nasıl dokunacaksın ona?"
"Dostum bunu bu kadar düşünecek ne var ki? Yeterince parayı verdikten sonra böyle bir şey istemeyeceğine eminim. Dokunmam olur biter?" Yoongi gözlerini dehşete düşmüş gibi kısarak benden uzaklaştığında kahkaham daha da artmıştı. "Gerçekten tanrıdan sabır diliyorum o çocuğa şimdiden, tabi kabul ederse teklifini..."
"Adam yıllardır benim evimi izliyor diyorum sence kabul etmez mi? Eminim krokisini de çıkartmıştır evin"
"Belki merak ediyordur sadece ya da ne bileyim seni beğenmiştir?" işte şimdi gerçekten seslice gülüyordum. "Saçmaladın iyice sen de, beni bu kadar beğenmiş olsa dört yılda illaki hissederdim. O da herkes gibi arabaların, evin yada paranın peşinde olan veledin teki işte"
Gecenin devamında Yoongi beni birkaç kez vazgeçirmeyi denemiş olsa da kararım kesindi. Hem devletin yeni çıkardığı 'eşitlikçi' yasa sayesinde eşcinsel evlilikler yasalaşmıştı. Büyük şirketler de bu fırsatı kaçırmamıştı elbette. En modern, en insan hayatına saygılı biziz diye bağırabilmek için eşcinselleri işe alıyorlardı.
Benim şirketimde de birkaç tane eşcinsel çalışanım bulunsa da bu çalışanların eşcinsel olduklarını yasa çıkıp da partnerleri ile evlendikleri zamana kadar bilmiyordum bile. Ama şimdi patron olarak direkt ben bir erkekle evlenirsem bu çok ses getirirdi ve satışlar arşa çıkardı. Aynı zamanda girdiğim her ortamda yakama yapışıp peşimde dolanan rüküş kadınlardan da kurtulmuş olurdum.
Bu fikir nereden bakılırsa bakılsın benim işime geliyordu. Zengin biri ile evlenirsem onu tatmin etmem zor olacaktı. Benden istediği lüks şeyleri karşılamak ve yalandan ilgi gösterisinde bulunmak da istemiyordum. Bu yüzden fakir olduğu her halinden belli olan bu çocuğu seçmek en iyisiydi. Hem eli yüzü de düzgündü, biraz bakımla yanıma yakışacak hale getiririm onu diye düşünüyordum.
-끝-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Wish | Taekook
FanfictionTaehyung çevre baskısı yüzünden evlendiği Jungkook'a ayda bir istekte bulunma hakkı verir. * Bölümleri eksik görmüyorsunuz, Jungkook Taehyung'tan her yeni istekte bulunduğunda bölüm numaraları değişiyor. (1. ile başlayanlar ilk dilek ve sonrasında y...