3.0

10.5K 1K 360
                                    

Jungkook

Bu gece Taehyung'a son kez masaj yapacak ve bir sonraki ay için ne istediğimi ona söyleyecektim. Kasanın içindeki belgelere eriştiğimden beri aklım o kadar havadaydı ki ne yapacağım konusunda karar vermem imkansızdı. Gördüklerimi Jimin ile paylaşırsam Taehyung'un başına büyük bir iş açabileceğimi biliyordum. 

Öte yandan elimden bir şey gelmeden çaresizce oturmak da istemiyordum. Bu yüzden risk almam gerektiği konusunda kendimi ikna edip sonunda telefonun ahizesini kulağıma götürürken buldum kendimi. Bir önceki aramamda yaptığım gibi Jung Hoseok olduğumu ve Bay Park ile görüşmek istediğimi söyledikten sonra beklemeye başladım. 

"Merhaba Jungkook." Telefonun diğer ucundan Jimin'in seslenişi ile çıktım daldığım düşüncelerden. "Merhaba Jimin." 

"Sanırım sonunda bir şeyler buldun. Sana verdiğim süre dolmak üzereydi." Gözlerimi devirerek tepki verdim cümlesine ancak elbette o bunu görmemişti. "Evet ama seninle paylaşmak konusundaki şüphelerimi gidermen gerekecek." 

"Tamam, bugün müsait misin öğleden sonra aynı yerde buluşalım." Jimin'i onaylayıp telefonu kapattığımda içimdeki endişe hala yerli yerindeydi. Saate baktığımda buluşmaya iki saat kaldığını fark edip hazırlanmaya koyuldum. Tıpkı bir önceki sefer gibi kendimi güzelce kamufile edecek kıyafetler giyip evden ayrıldım. 

- - - 

Tanıdık dükkanın önünden geçip sola dönmek üzereyken aniden dudaklarıma kapanan eller ve arkamdan birinin sarılması sonucunda dengem bozuldu. Şok ve korkuyla hızlanan kalbim daha ne olduğunu anlayamadan kendimi kumaş dükkanının içinde bulmuştum. Dükkanın arka tarafına doğru sürükleniyordum ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. 

Dükkanın arkasındaki karanlık sayılabilecek, tavana yakın minik bir pencereden başka hiçbir aydınlatmanın bulunmadığı bir odaya girdiğimizde ağzımı kapatan eller bedenimi serbest bıraktı. Hızla arkamı dönüp bunu kimin yaptığına bakmak istediğimde karşımda Jimin'i görmeyi beklemiyordum. 

"Delirdin mi sen? Ne yapıyorsun!" Sesim bağırmanın eşiğine kadar yükselmişti. "Asıl sen ne yapıyorsun aptal. Az kalsın yakalanacaktık. Seni takip eden adamı fark etmedin mi?" Oldukça sakin bir sesle konuştuğunda neye uğradığımı şaşırmıştım. Gözlerim fal taşı gibi açılırken şoku atlatmaya çalışıyordum hala. 

Birkaç dakika sonra nefesim ve kalp atışlarım düzene bindiğinde konuştum. "Beni kim neden takip etsin ki?" Jimin gözlerini devirdi sözlerim üzerine. "Anlaşılan sevgili kocan senin bir haltlar karıştırdığından şüpheleniyor. Daha dikkatli olmamız lazım bundan sonra. Adam alenen seni takip ediyordu." 

Herhangi bir cevap verememiştim buna. Taehyung'un bir şeylerden şüphelenmiş olduğuna inanmakta zorlanıyordum, hiçbir anormal tepki vermemişti geçtiğimiz günlerde. "Ee ne buldun anlat hadi." Jimin sabırsız bir tonda konuştu. "Önce sen anlatacaksın Jimin. Neden bulaşıyorsun bu işe? Çünkü nedenin beni ikna etmeye yetmezse ağzımdan tek bir kelime bile alamazsın."

Bıkkınlıkla kapattı gözlerini ve sıkıntılı bir nefes verdi. "Sende de ne inat varmış be Jungkook. Tamam anlatacağım." Zafer kazanmışçasına gülümsedim. "Beni aradığında açan hizmetliden anlayacağın üzere Park değil, Kim malikanesinde yaşıyorum. Yani üvey abim Kim Seokjin'in evinde." Hikaye ilginçleşmeye başlıyordu. 

"Annemin ikinci evliliğinden olan bir çocuğum. Abim Seokjin'in babası yani benim üvey babam iyi bir iş adamıydı. Kendisi emekliye ayrılıp annemle beraber Busan'da bir sahil kasabasına yerleştikten sonra abim işleri devraldı. Ben tabiki şirkette hiçbir hak talep etmedim ancak abimle beraber yaşamaya devam ettim."

"Abim üvey babamdan çok farklı. Çok hırslı ve başarılı olmaya takıntılı. Bence bu takıntısı başarıya değil de kendini babasına kanıtlamaya da neyse işte. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde Bay Carney'de bir potansiyel görmüş olacak ki son birkaç aydır o adamla çalışmayı kafasına koydu. Dışardan bakıldığında şirketlerin hiçbir ortak yönü yok ama abim kafayı takmış durumda."

"Benim şirket işlerinden farklı, daha alengilli bir şey döndüğünü anlamam uzun sürmedi tabi. Ama ne olduğunu bir türlü bulamadım. Abimse bu adamla birkaç kez temasa geçse de eli boş döndü. En sonunda ortaklık kurmak için öyle bir adım attı ki ucu benim hayatıma dokunduğu için meseleye el atmam gerekiyor."

Jimin'in anlattıklarını şaşkınlıkla dinliyordum. "Nasıl yani? Ucu sana nasıl dokunabilir ki?" Daha da sıkıntılı bir nefes vererek devam etti konuşmasına. "Bay Carney'nin ikinci kızı, yani Gabriel'in kardeşi Eve ile evlenmemi istiyor. Böylece aramızda oluşacak akrabalık bağını kullanarak Bay Carney ile iş yapabilecek." 

Son cümlesinden sonra kafamdaki tüm taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Demek ki Kim Seokjin'in gözü Taehyung'un yerindeydi. Neticede şu 'pek illegal' işin şu anki sözde ortağı Taehyung'du. "Şimdi lütfen bana yardım et Jungkook. Çünkü Bay Carney'nin işlerine taş koyup abimi ikna etmenin bir yolunu bulamazsam hayatım kararacak. Ben hetero bile değilim. O kadınla mutlu bir evlilik kurmam imkansız."

Elimi dur anlamında kaldırıp durdurdum hararetle konuşmakta olan çocuğu. Diğer elimle şakaklarımı ovmaya başladım. Bir anda çok fazla bilgiye maruz kalmış olmanın verdiği gerginlikle başıma katlanılmaz bir ağrı saplanmıştı. "Jimin, abinin girmeye çalıştığı işi bizim çökertmemizin pek mümkün olduğunu sanmıyorum." 

Çouğun gözlerindeki hayal kırıklığının artışına an be an şahit oldum. "Neden?" Kırgın bir sesle sorduğunda içimi hüzün kaplamasına engel olamadım. "Çünkü bahsettiğimiz adamın iş adı altında yürüttüğü şey.." Anlık duraksadım. Bu bilgiyi paylaşmam demek Taehyung'u riske atmak demekti. Ancak karşımdaki çocuğun samimiyetine inanmaya başladığım da inkar edilemez bir gerçekti. 

"Çünkü bahsettiğimiz adamın iş adı altında yürüttüğü şey bir uyuşturucu ticareti ağı." Jimin ağzı bir karış açılmış şekilde bana bakıyordu şimdi. "B-ben bu kadarını beklemiyordum." İtiraf etti kekelemesine mani olamadan. "Abimin illegal bir haltlar karıştırmaya çalıştığını anlamak güç değildi ama bu kadar büyük çapta bir şey beklemiyordum cidden de."

"Evet, durum bu ve maalesef benim akılsız kocam da bu işin içinde. Attığımız her adımda çok dikkatli olmazsak işimiz biter Jimin. Ben bu riski alamam." Sarışın çocuk az önceki şoktan çıkarak bir eli çenesinde volta atmaya başlamıştı şimdi odanın içinde. "Ne yapıp edip hem Taehyung'u hem de kendimi bu işten kurtarmanın yolunu bulacağım Jungkook. Ben bir şeyler düşünene kadar sen sadece bekle ve sana bir şeyler sormam gerekirse diye ulaşılabilir ol." 

- - - 

"Ee nasıl geçti günün?" Taehyung'un sorusu ile omuzlarını ovan ellerim anlık durdu şaşkınlıkla. Hangi dağda kurt öldü de bana günümü soruyordu. Peşime takılan adamı düşününce Taehyung'un bu tavır değişikliği de manalı gelmeye başlamıştı. 

"Güzeldi, çarşıya indim. Gezindim birazcık. Senin ki nasıldı?" Çoktan bildiği şeyleri ağzımdan duymak ister gibi yokluyordu beni belli ki. "Nasıl olsun kötünün iyisi işte." Bir anda elini omuzlarında duran elimin üzerine koydu ve tuttu. "Bugünlük bu kadar yeter, sen de yorulmuşsundur." 

Birbirine temas eden ellerimize indi bakışlarım. Gözlerim dolmamak için direniyordu. Ne kadar başarılı olduğumdansa şüpheliydim. "Bugün son gündü Taehyung. Bir sonraki ay için ne istediğimi şimdi söyleyebilir miyim?" 

Taehyung bugünün son gün olduğunu unutmuş olacak ki minik bir şaşkınlık yaşadı. Ardından başını sallayarak onayladı. "Ben.. ben bir ay boyunca.." Söyleyeceğim şeye karşın alacağım tepkiden korktuğum için tekrar duraksadığımda hala tutmakta olduğu elimi bırakmadan bana doğru döndü. 

Baş parmağı ile elimin üstünü okşadı birkaç defa. Bu kalp atışlarımı daha da arttırmaktan başka bir işe yaramasa da cesaret nefesimi alarak konuştum sonunda. "Ben bir ay boyunca seninle sarılarak uyumak istiyorum." 

"Ne"

-끝-

My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin