5.3

11.6K 1K 311
                                    

Jungkook

3 gün süren balayı tatilimiz boyunca Taehyung'la hayalini dahi kuramayacağım kadar çok yakınlaşmıştık. Daha gelir gelmez sevişmiş, sonrasında birlikte dağ manzarasına karşı enfes yemekler yemiş, akşamları koyun koyuna film izlemiş, gece geç saatte yıldızları izlemek için ormanda yürüyüşe çıkmış ve sonra tekrar sevişmiştik. 

Bundan birkaç ay önce asla yaşayamayacağımı düşündüğüm her şeyi yaşıyordum bir bir ve kendimi bozulmasından korktuğum bir masalın içinde gibi hissetmekten alıkoyamıyordum. 

Beynimin bir tarafında ise Yoongi ve Jimin'in Seoul'de neler yaptıkları dönüyordu. Burada sürekli dip dibe olduğum için arayıp onların ne durumda olduğunu sorma şansım olmamıştı. Yalnızca bir kez Taehyung Yoongi'yi aramış ve işlerin yolunda olduğuna dair kısa bir konuşma yapmalarının ardından da kapatmıştı. 

"Bu da tamam sevgilim." Taehyung dönüş yoluna geçmeden önce son valizi kapatarak bana haber verdi. Başımla onu onayladığımda valizleri arabaya taşımaya başladık. 

- - - 

Birkaç saatlik yolculuğun sonunda nihayet eve vardığımızda içimdeki endişe de geçen her dakikayla beraber katlanarak artmıştı. Taehyung arabayı park edip görevlilere valizleri taşımasını söyledikten sonra eve yöneldiğinde ben de onu takip ediyordum. 

Zile bastıktan birkaç saniye sonra kapı açıldı. Ancak beklediğim gibi yalnızca Yoongi değil, Jimin de kapıdaydı. Taehyung da en az benim kadar şaşkın bir şekilde gülümseyerek kapıyı açan ikiliye baktığında Yoongi hiçbir şey yokmuş gibi "Hoş geldiniz, hadi geçin içeri." diyerek kapıdan çekildi ve bize yolu açtı. 

Bense Jimin'e kaş göz yaparak burada neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum. Ancak karşımdaki sarışın sadece iki gözünü aynı anda kapatıp açarak her şeyin yolunda olduğunu ima etmekle yetinmişti. "Yoongi, misafirimiz kim?" Taehyung nihayet sorduğunda derin bir nefes aldı Yoongi.

"Tanıştırayım, sevgili eşim Jimin." Gözlerim kocaman açılırken ağzımın da aralandığına emindim. Bu iki manyağı baş başa bırakmak korkunç bir fikirdi diye geçirdim içimden. Bula bula bunu mu bulmuşlardı? Evlilik oyunu mu oynamaktı çözüm? Kafam fena karışmış halde yüzlerine bakıyordum. 

"Nasıl?" Taehyung anlamamış bir şekilde ve en az benim kadar şaşkın bir vaziyette sorduğunda Yoongi sakince gülümsedi. "Geçin oturun şöyle, her şeyi anlatacağız." Her şeyden kasıtlarının, Bay Carney meselesi olduğunu ve bu zamana kadar Jimin'le birlikte çevirdiğimiz dolapları da kapsayacağını biliyordum. 

Kalbimi yerinden çıkarak bir korku baş göstermişti bedenimde. Taehyung'un öğreneceklerine karşı nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum. Bana karşı daha yeni yeni indiriyordu duvarlarını ve şu anki en büyük korkum onu kaybetmekti. 

Koltuğa oturduğumuzda söze Jimin başladı. "Merhaba Taehyung, ben Jimin ve evet Jungkook'un arkadaşı olan, Bay Carney'nin kızı Eve ile nişanlı olan Jimin." Taehyung'un kafasındaki soru işaretlerinin farkında olduğundan kendini açıklamaya devam etti. "Üvey abim senin Bay Carney ile olan uyuşturucu ağında söz sahibi olmak ve senin yerine geçmek için beni rızam olmadan Eve ile evlendirmek istiyordu."

Taehyung uyuşturucu kelimesini duyduğunda aniden panikledi. "Sen ne diyorsun be!" Jimin'e karşı bağırıp oturduğu koltuktan doğrulmaya niyetlendiğinde Yoongi girdi araya. "Taehyung otur oturduğun yere, bu odadaki herkes senin ne haltlar karıştırdığını biliyor, inkar etme boşuna." Taehyung'un bakışları direkt olarak bana yöneldiğinde dudaklarımı "Özür dilerim" şeklinde oynatabildim yalnızca.

Nabzım kulaklarımda atıyordu resmen. Bana kızmasından deli gibi korkuyordum. "Bay Carney ile aranda sorunlar olduğunu ve şirketinin batmak üzere olduğunu abimle bir adamı konuşurken duydum. Eve ile evlenmekten kurtulabilmek için davet yemeğinde Jungkook ile tanıştım ve ona ortak olmayı teklif ettim." 

Taehyung duyduğu her kelimeyle daha da şoka giriyordu. "Jungkook da sana zarar gelmemesi koşuluyla yardım edebileceğini söyledi. Bunun üzerine Bay Carney'yi batırabilmek için açığını aramaya başladık. Adamın evine girdiğimizde Yoongi bizi takip etmiş ve neticede yakalandık." Taehyung'un bakışları tekrar beni bulmuştu ancak sinirliden ziyade şaşkındı. Bunları benden beklemediği aşikardı. 

"Hisseler.." dedi bana bakarak. "Erişmemiz gereken bir dosya olursa yetkim olması için istemiştim." dedim mahcup bir ses tonuyla. "Kasamı da bu yüzden açtın." dediğinde bu kez şaşıran bendim. Eğmiş olduğum başımı aniden ona çevirdim. "Kasayı açtığımı biliyor muydun?" Gözlerini devirdi. "Tabi ki biliyordum. Ama nedenini bir türlü anlamlandıramamıştım." 

"Ben onları yakalayınca durumu bana da anlatmak zorunda kaldılar ve birkaç günlüğüne sizi gönderme kararı aldım. Böylece gerekli bütün dosya ve ıvır zıvırı inceleyip plan yapma şansım oldu." Söze bu kez Yoongi devam etmişti. "Peki neden kimse bana haber vermedi? Neden her boku arkamdan çevirdiniz?" 

Taehyung'un biraz sitem biraz da sinir içeren ses tonu kalp hızımı olabilirmiş gibi daha da arttırdı. "Ben de yeni öğrendim ve Jungkook sana söylese ona karışmamasını söylerdin hatta kim bilir ne kadar sıkardın çocuğun canını. Aranızdaki ilişki hakkında ağzımı açtırma benim." Yoongi de biraz agresif bir tonda konuştuğunda gözlerim Jimin'e döndü.

Ona Taehyung ile olan evliliğimizin sahte olduğundan bahsetmemiştim ancak şu an gözlerindeki hüzün ile bana baktığından Yoongi ile bu konuyu çoktan konuşmuş olduklarını anlamam zor değildi. 

"Peki siz neden evlendiniz ve bundan sonra ne yapacağız?" Ortamdaki birkaç dakikalık sessizliği bozan benim merakıma yenik düşerek sorduğum soru olmuştu. Yoongi oturduğu koltukta sırtını dikleştirerek açıkladı. "Jimin'i ilk gördüğüm gece zaten çok ilgi duymuştum. Bir süredir de gerçekten sevebileceğim biri ile evlenmek niyetindeydim ancak uygun birini bulamamıştım." 

Kısa bir nefes arası verip devam etti. "Eğer Jimin ile Eve'den önce nikah kıyarsak otomatik olarak kurtulmuş olacaktı. Elbette ki bu gerçek bir evlilik değil ama bana şans vereceğine söz verdi." Yoongi Jimin'e kaçamak ve flörtöz bir bakış attığında sarışın olan gözlerini devirmişti ancak alttan alttan da sırıtıyordu. Bunu Yoongi de fark ederek gülümsedi ve devam etti.

"Bay Carney meselesine gelince ise, Namjoon'u aradım Taehyung." Bu kez sözleri Taehyung'a yönelikti. "Bay Carney işi ile o ilgilenecek." 

"Siktir ordan." Taehyung şakaklarını ovaladığı elini bir anda indirip şokla Yoongi'ye baktığında içimden kim bu Namjoon diye geçirmeden edememiştim. Ancak Yoongi sağolsun ki bu soru işareti uzun sürmemişti. 

"Kim Namjoon, benim yıllar yıllar önce tanıştığım bir dostum diyebiliriz Jungkook'cuğum. İnsanlar canımızı sıkacak şeyler yaptığında işleri yasal ve yasal olmayan her yoldan çözebilecek biridir. Eli kolu uzundur anlayacağın." Başımı anladım anlamında salladım.

"Artık benim eve gitmem gerekiyor. Abim hala tüm bu olanlar hakkında hiçbir şey bilmiyor ve Eve ile evleneceğimi sanıyor. Namjoon bu işi çözene kadar da öyle olması gerek. Babamın kulağına bunlar giderse başım çok büyük belaya girer." Jimin son sözlerini söyleyip ayaklandığında selamlaştık ve Yoongi de onu eve bırakmak için beraberinde çıktı.

Korktuğum an gelip çatmıştı. Taehyung ile tamamen başbaşaydık ve artık aramızda hiçbir sır kalmamıştı. Ancak hala bana bakmıyor, başını elleri arasına almış ovuyordu. Aniden öğrendiği pek çok şey yüzünden sinirlerinin bozulduğunu ve başının ağrıdığını biliyordum. Ancak bir tepki vermesi için de yanıp tutuşuyordum. 

Fısıltıdan da kısık bir sesle sordum korku içinde. "Taehyung, çok kızdın mı?"

-끝-


My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin