Jungkook
Tam iki haftadır Taehyung ile koyun koyuna uyuyor olmanın verdiği huzuru yaşıyordum. Artık yavaş yavaş alışmaya başladığını hissediyordum onun da. Mesela ilk günlerde ona ben sarılırken, son birkaç gündür o da benim belime koyuyordu elini.
Öte yandan bunun bir ay ile sınırlı bir huzur olduğunu bilmek canımı yakıyordu. Her ne kadar her gece zamanın durması için tanrıya dualar etsem de yarısı geçmişti bile sahip olduğum değerli sürenin. Yine de canımı sıkmamaya çalışıyor, elimden geldiğince tadını çıkarıyordum bu kıymetli zamanların.
İlk birkaç gece gerçekten kendimi ona dokunmamak, daha fazlasını talep etmemek için zor tutuyordum. Daha sonra tenine doymaya başladım. Bunun imkansız olduğunu biliyordum ancak yine de elimdekilerle yetinmeyi öğrettim kendime.
Bu iki hafta süresince Jimin'den ses soluk çıkmaması da işkillenmeme neden oluyordu. Bu meseleyi çözmekte kararlıysak bir an önce aksiyon almamız gerekiyordu. Her gece Taehyung eve daha da bitkin geliyordu. Ayrıca son birkaç gündür uykularında bile sayıkladığını duyuyordum. Onu bu durumdan kurtarmanın bir yolunu bulmak istiyordum.
Bu yüzden salonda boş boş oturup radyo dinlediğim bir sırada göz göze geldiğim telefona yöneldim daha fazla dayanamayarak. Sabrım tükenmişti aniden. Her zamanki gibi kendimi hala kim olduğunu bile bilmediğim Jung Hoseok olarak tanıttım ve Jimin'e yönlendirilmeyi bekledim.
"Alo, Jungkook." Sesi oldukça şaşkın çıkmıştı, bu aramayı beklemiyor olduğu içindi muhtemelen bu tepkisi. "Merhaba Jimin, neler yapıyorsun?" Elbette günlerinin nasıl geçtiği değildi sorumda kasdettiğim. Planla ilgili bir şeyler düşünüp düşünmediğiydi sorguladığım şey.
"Bir şeyler düşündüm ama hala emin değilim." Sesi kararsızlığını yansıtıyordu. "Buluşup konuşalım mı?" İlk defa ben teklif etmiştim yüz yüze gelmeyi. "Olmaz! Geçen sefer peşine takılan adamı unuttun sanırım." Haklıydı. Bu detayı gerçekten de olması gerekenden az önemsemiştim. "Ne yapacağız o zaman?"
"Sana bir mektup yollayacağım, sen de bana cevabını vakıf gecesinde verirsin." Ortaya attığı çözüm yolu gülümsememe neden olmuştu. Eski zamanlarda geçen bir dedektiflik romanına benziyordu halimiz. "Tamamdır, bekliyor olacağım." Dedim sakince. Tam telefonu kapatmak üzereyken durdurdu beni. "Jungkook"
"Efendim." İndirmek üzere olduğum ahizeyi tekrar kulağıma götürdüm. "Teşekkür ederim, yardım etmeye devam ettiğin için." İçimde tarif edemeyeceğim bir hüzün oluştu ani gelen teşekkürüyle. "Önemli değil, ben de teşekkür ederim Taehyung'u bu işten sıyıracak şekilde plan yaptığın için. Bunu atlatacağız."
Jimin'in ne kadar zor bir durumda olduğunu anlamak zor değildi. Onun adına gerçekten üzülüyordum ve yardım etmek istiyordum.
- - -
Taehyung
Kendimi gerizekalı gibi hissediyordum. Jungkook'un bu ayki isteğini kabul etmem büyük bir hataydı ve bunu daha ilk günden fark etmeye başlamıştım. Gün içinde şirketteki işlerle boğuştuğum stres dolu anlarda, kendimi sürekli geceyi bekleyerek teselli ederken yakalıyordum.
Birlikte yatmaya başladığımızdan beri eskisine oranla çok daha kaliteli hale gelmişti uykularım. Bundan yaklaşık bir yıl önce gittiğim psikoloğun verdiği tavsiye geldi aklıma. 'Belki de fazla yalnız hissettiğin için uyuyamıyorsun Taehyung.' Kulak tırmalayan ses tonunu duyar gibi olup yüzümü ekşittim.
Ne yazık ki bu tespitinin yanlış olmadığını deneyimliyordum iki haftadır. Jungkook her gece bana sarılıp başını göğsüme gömdüğünde, özellikle de benden önce uykuya dalıp tenime iyice sokulduğunda, ne kadar stresli olursam olayım üzerime bir ağırlık çöküyor ve beni uykunun kollarına teslim olmaya zorluyordu.
Her ne kadar bu işime geliyormuş gibi görünse de Jungkook'un ne haltlar karıştırdığıyla ilgili hala bir fikrim yoktu. En son iki hafta önce ne yazık ki kim olduğunu tespit edemediğimiz bir adamla buluştuğundan beri evden çıkmıyordu. Bense ne yaptığını bilmediğimden her an diken üzerinde duruyordum.
Peşine taktığım adamı Jungkook'un kimle buluştuğunu göremediği için iyice paylayıp kovmuş, yerine başkasını yerleştirmiştim. Ama herif işe başladığından beri boş boş duruyordu. Kim Jungkook hazretlerinin evden çıktığı yoktu çünkü! Bir yanım bu durumdan endişe duyarken diğer yanım 'iki haftadır hiçbir şey olmadığına göre pek de zararı dokunacak bir iş çevirmemiş' diye teselli etmeye çalışıyordu beni.
Düşüncelerim arasında ne ara eve geldiğimi bile anlayamadan park ettim arabayı otomatiğe bağlamış hareketlerle. Eve girdiğimde Jungkook her zamanki gibi salondaydı ancak normalde olduğunun aksine bugün ben eve girince ayaklanmadı. Koltuğa doğru yaklaştığımda kıvrılıp yatmış ve uykuya dalmış olduğunu gördüm.
Bu gece benimle uyumadığı için mırın kırın yapmaz umarım diye geçirdim içimden. Sonuçta burada uyuması benim suçum değildi. Onu uyandırmadan odama çıktım ve üzerimdekilerde kurtulup yatağa yerleştim. İki haftanın ardından yatağın her zamankinden daha soğuk olduğunu fark etmek garip hissetmeme neden oldu.
Üzerime ince çarşafı çekip gözlerimi kapattım. Yaklaşık yarım saat boyunca bir o yana bir bu yana dönüp durdum ama siktiminin uykusu kaçmıştı. Bir saat daha uyumaya çalıştıktan sonra çaresizlikten koyunları saymaya başlamak üzereydim. "Hay sikeyim böyle işi!" Sinirle doğruldum yatakta.
Aklıma gelen fikir sinirlerimi fazlasıyla bozmuş olsa da uygulamaktan başka çarem de kalmamıştı. İsteksiz adımlarla salona inip koltuğun üzerinde hala bıraktığım pozisyonda uyuyan çocuğa baktım. Bir eli yanağının altında durduğundan yüzü tombikleşmişti. Bu görüntünün hoş olduğunu inkar etmek büyük bir yalan olurdu doğrusu.
"Jungkook" Seslendim önce ama herhangi bir tepki vermedi. "Jungkook!" Sesimi biraz daha yükseltim omzuna dokunarak. Ama biraz kıpırdanmaktan fazlasını yapmadı. Gözlerimi devirerek omzunun ve bacaklarının arkasına kollarımı koyarak kucağıma aldım ince bedenini.
Merdivenlerden çıkarken bile neredeyse hiç yorulmamıştım kucağımdaki zayıf bedeni taşırken. Onu yatağın üzerine bıraktıktığımda bile uyanmadı derin uykusundan. Ben de hali hazırda giymiş olduğu pijamasının üstünü çıkarttım ve iyice yatağa yerleşmesini sağlayacak şekilde düzelttim bedenini.
O uyanıkken yüz vermemek adına incelemediğim bedenine takıldı gözüm. Tanrım beli incecikti, delirmemek elde değildi bu görüntü karşısında. Karnının iki yanındaki kaslar ve önden çıkan hafif göbeğiyle insanda öpme isteği uyandırıyordu. Bedeni çıplak kaldığı için dikleşen göğüs uçları da bu görsel şöleni adeta tamamlıyordu.
Birkaç dakika kendime karşı koyamayarak onu izledikten sonra toparlanmak adına silkeledim başımı. Işığı tekrar kapatıp ben de yataktaki yerimi aldığımda Jungkook, ağzından gelen minik şapırtı sesleri eşliğinde kıpırdandı ve eliyle koymuş gibi kolayca bulduğu bedenime doladı kendini.
Bana sarılması şaşırılacak bir şey değildi elbette, ancak beklemediğim şey hala uyumaya devam ederken başını kaldırıp yarım şalap bir öpücük kondurmasıydı göğsüme. Daha sonra bana iyice sokulmuş ve çok normal bir durummuş gibi uykusuna devam etmişti.
Daha Jungkook'un bana sarılmasının üzerinden beş dakika bile geçmeden kapanmak için beni zorlayan gözlerim sinirlenmeme neden olmuştu. Koskoca adam, koynumdaki genç çocuğun bedenine dokunmadan uyumaktan bile aciz bir hale gelmiştim. Bu uyku hali sadece teninden değil, kokusundan da geliyordu elbette.
Jungkook'un saçlarından ve teninden gelen mest edici koku bana hayatımın en huzurlu zamanlarını yaşıyormuşum hissi veriyordu. Bunun bir uyuşturucudan farksız olduğunu düşündüm. Ve korkarım ki ben bu uyuşturucuya bağımlı hale gelmeye başlamıştım.
Her ne kadar içinde bulunduğum durumdan teorik olarak hoşnut olmasam da pratikte bedenim an be an gevşedi ve kalp atışlarım yavaşladı. Gözlerimi kapattığımda son hatırladığım ise Jungkook'un kokusuydu.
-끝-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Wish | Taekook
FanficTaehyung çevre baskısı yüzünden evlendiği Jungkook'a ayda bir istekte bulunma hakkı verir. * Bölümleri eksik görmüyorsunuz, Jungkook Taehyung'tan her yeni istekte bulunduğunda bölüm numaraları değişiyor. (1. ile başlayanlar ilk dilek ve sonrasında y...