4.3

11.4K 1K 312
                                    

Jungkook

Taehyung'u bu denli kızdıran ve moralini bu kadar bozan şeyin Jimin ile yaptığımız alışveriş olduğunu öğrendiğimde gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Her ne kadar Taehyung'un bana karşı olan duygularında küçük de olsa bir değişim olduğunu fark etsem de bunun kıskanacak kadar yoğun olduğunu beklemiyordum.

"Bu yüzden mi bozuldu moralin?"  Taehyung cevabımdan tatmin olmamışçasına gözlerini devirerek içeri geçti. Bense üzerimde pijamalarımla onu takip ediyordum. Dün gece dilek hakkım bitmiş olmasına rağmen birlikte yatmıştık. -Yatmaktan biraz daha fazlası da olabilirdi tabi ama konumuz bu değil.-

Belki bu gece de benimle yatmak ister umuduyla hazırda bekliyordum kısacası. "Sorumun cevabının bu olduğunu hiç sanmıyorum. Yoksa bu da bana açıklayamayacağın şu pek özel işlerinle mi alakalı?" Bir yandan merdivenleri çıkıyorduk sorusunu sorarken.

Aramızdaki atmosferin farkında bile değildi. Gerçekten evli çiftler gibi davranıyordu. Hareketleri otomatikti ve odaya girdiğimizde beklemeden kapıyı kapatıp dolaba yönelmişti. "Vakıf yemeğinin olduğu akşam tanıştık. Hava almak için dışarı çıktığımda o da bahçedeydi. Çok sıcak kanlı, cana yakın biri. Tanısan çok seveceğine eminim."

Her ne kadar kıskanç tavırları çok hoşuma gitmiş olsa da onu daha fazla kızdırmak gibi bir niyetim yoktu doğrusu. İlişkimiz zaten pamuk ipliğine bağlı denecek kadar hassastı bu aralar. "Çık sıcık kınlı çık cını yıkın bırı." Ağzında geveleyerek tekrar etti beni dolabından aldığı pijamasını giymek için pantolonunu indirirken.

"Ya Taehyung yemin ederim öyle. İstersen sen de tanış onunla. Gerçekten zarar gelecek birisi değil." Olabilecek en sevimli yüz ifademi ve ses tonumu takınıyordum. "Yine de pazarın ortasında kakara kikiri gezmeniz sinirimi bozdu haberin olsun." Pijamasını giyerken kurduğu cümlenin ardından kendini yatağa bıraktı tatlı bir sinirle.

Bense hala odanın girişinde ayakta duruyordum. Tam ışığa uzanacakken hala ayakta durduğumu fark ettiğinde yüzüme baktı. "Ee neyi bekliyorsun Jungkook gelsene." Aksi ses tonuna karşılık sözleri o kadar tatlıydı ki bir tavşan gibi seke seke atladım yatağa üst pijamamdan kurtulur kurtulmaz. Hiç farkında değildi ama bildiğimiz gerçek evliliklerde olduğu gibi trip atıyordu şu an bana. Ağzım kulaklarımda bedenine sarıldım.

"Ne gülüyorsun gevrek gevrek, çok mu hoşuna gitti kızmam?" Ses tonu biraz daha yumuşamış olsa da hala tripli olduğunu sezebiliyordum. "Yooo" dedim imalı imalı. "Tch tch tch" diye kınarcasına sesler çıkararak ışığı kapatıp elini belime koyduğunda kendimi o kadar mutlu hissediyordum ki sevinç gözyaşları bile dökebilirdim.

"Dua et çok güzel kokuyorsun yoksa bu gece koltukta yatardın haberin olsun." Sessizce kıkırdadım bu sözü üzerine. "Çok teşekkür ederim beni kovmadığın için." Diyerek uzandım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Belimdeki elini başıma doğru çıkarıp karıştırdı saçlarımı ve belime geri sardı. Ben de yüzümü onun göğsüne sürterek kedi gibi yerleştim iyice koynuna.

"İyi geceler Taehyungie."

"İyi geceler Bay Pazarlarda Sarışınlarla Gezen Yüzde Bir Kim Jungkook."

- - -

Ertesi sabah Taehyung işe gitmek için evden çıkar çıkmaz Jimin'i aradım. Tıpkı onun söylediği gibi durumu anlattığımı ve herhangi bir sıkıntı olmadığını haber verdim. O da Eve ile konuşmuştu. Yarın Bay Carney'nin şirketine gidecektik beraber.

Yaptığımız plan riskliydi. Özel dosyaları kurcaladığım anlaşılırsa başıma büyük bela alırdım. Ayrıca arşivde Bay Carney'nin iş programlarını bulamayacağımızı akıl edebilmiştik. Bu yüzden Jimin Eve'den Bay Carney ve asistanının toplantıda olduğu bir anı öğrenecekti. Böylece 'babana yakalanmadan görüşelim' adı altında o zaman gidecektik ziyarete.

Bay Carney'nin asistanının odası boş olacağından kolaylıkla programına erişebilecek olmayı umuyordum. Bu şansı kaçırırsak bir daha bu tarz bir bilgiyi nasıl bulabilirdik bilmiyordum. Gizli kapaklı işler çeviren herkes gibi bizzat kendi kızıyla bile paylaşmıyordu programını. Bu nedenle ne zaman yurtdışına çıkacağına dair basit gibi görünen bir bilgiyi bile öğrenememişti Jimin Eve'den.

Akşama kadar sabırsız bir şekilde bekledikten sonra nihayet eve gelen Taehyung'u her gün olduğu gibi karşıladım. Ona önden bilgi vermem gerekiyordu çünkü Bay Carney'nin şirketine yapacağım bir ziyaret kulağına giderse bir şeyleri anlaması kuvveli muhtemeldi.

Her gece olduğu gibi yatağa geçtiğimizde en mayışık olduğu anı seçtim konuşmak için, bir nevi eşref saatini yakalamaya çalışıyordum. "Taehyung." Neşeli bir sesle girdim lafa. "Hımm" Bir yandan saçımla oynarken yanıtladı beni. "Jimin beni nişanlısı ile tanıştırmak istiyormuş. Yarın kızın çalıştığı şirkete gitsek sorun olur mu?"

"Jimin nişanlı mı? Üstelik bir kadınla?" Şaşkın şekilde başını kaldırıp bana bakmıştı. Bu bilginin hoşuna gittiği her halinden belli oluyordu. Benim de başım ona doğru dönüktü. Yüz yüze geldiğimizde camdan sızan ay ışığı sayesinde seçebiliyorduk mimiklerimizi. "Hı hı" diye mırıldanarak başımı salladım.

"Bak bunu bilmiyordum işte. İyi madem gidin bakalım, yakın zamanda dördümüz birlikte yemek de yiyelim. Hem tanışmış oluruz." Aldığım onayla sevinsem de bu yemek işi inanılmaz gereksiz bir hamle olacağından geçiştirmeye çalışacaktım. "Teşekkür ederimm" dedim sevimli olmaya çalışarak.

Taehyung kızın nerede çalıştığını sormamıştı ama sorsa da bilmiyorum diyecektim zaten. Şimdilik Jimin ile Bay Carney isimlerini aynı cümlede geçirmemek en isabetli yaklaşım olurdu sanırım ki. Taehyung'dan da izin alma işi hallolduktan sonra yarın gerekli olacak enerjiyi alabilmek için uykuya daldım saçlarımı okşayan ellerin de yardımıyla.

- - -

Ertesi sabah telefonlaşıp buluşma saatimizi belirledikten sonra hazırlanarak evden çıktım Jimin'le buluşmak üzere. Eve'in söylediğine göre bugün öğleden sonra 15:00'da şirketin yönetim grubunun tamamının katılacağı bir toplantı olacaktı.

En azından şirket içindeki programını öngörebiliyor olduğumuz için seviniyordum. Ne zaman toplantısı olacağını da bilmesem işimiz hayli zorlaşmış olurdu. Buluşma yerini Bay Carney'nin şirketinin yanında bulunan sokak olarak belirlemiştik. Ben gittiğimde Jimin'in hali hazırda beni beklemekte olduğunu gördüm.

"Selam, erkencisin bugün." Yanına yaklaştığımı duymamış olacak ki ona ilk seslenişimde hafifçe sıçradı olduğu yerde. "Selam Jungkook, çok gerginim. Umarım herhangi bir sıkıntı olmadan bu aşamayı da atlatırız." Ben de en az Jimin kadar gergin olduğumdan başımı salladım.

"Şu an işin yalnızca bilgi toplama aşamasındayız ve bu bile yeterince zorken uyuşturucu ticareti yapan insanlarla nasıl baş edeceğimizi tahmin bile edemiyorum Jimin." Umutsuzca konuştuğumda yanımdaki sarı saçlı çocuğun omuzlarındaki düşüşe şahit olmuştum. O da en az benim kadar çaresiz hissediyordu kendini belli ki.

Söylediğim sözlerin onu derinden etkilediğini fark ettiğimde toparlamaya çalıştım. "Ama buraya kadar gelmeye başarmamız bile mucize. Bunu yapan kalanları da yapar değil mi?" Herhangi bir cevap alamadığımda yüzüne baktım Jimin'in. "Yaparız değil mi Jimin-ah?" Ortamdaki hüzünlü havayı kırmaya çalışırcasına konuştuğumda zoraki de olsa gülümsedi hafifçe.

"Umarım Jk umarım.." Bir yandan bunları konuşurken bir yandan da Bay Carney'in şirketinin kapısının önüne doğru yürümüştük. Nispeten yüksek katlı sayılabilecek binanın kapısında dikilirken son kez baktık birbirimize. Son sözü söyleyen ise beklenmedik şekilde ben olmuştum.

"Hadi gidip bitirelim şu işi!"

-끝-

My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin