Taehyung
Yalnız hissetmemenin nasıl bir şey olduğunu hatırlayamayacak kadar uzun süredir yalnızdım. Şehirdışında yaşayan dostum Yoongi'yi saymazsak evlenmeden öncesine kadar kimsem yoktu. Çevremde kalabalık yaratan insanların çoğunun benim düştüğümü görmeyi iple çektiğini bildiğimden onları arkadaştan sayma gafletine düşmemiştim.
Gel gelelim ki evlendiğimden beri - tam olarak evlendiğim andan beri olmasa da en azından son iki aydır- Jungkook her şeyim olmuştu. Buna bir isim koymaktan kaçınıyor, hislerimi kendime itiraf edemiyordum.
Ancak eve gelmeyi iple çekmem, her ayın başında benden ne isteyeceğini tüm ay boyunca merak etmem ve hatta sırf birlikte bir şeyler yapmamızı ister belki diye o günleri iple çekmem her şeyin kanıtıydı aslında. Yine de kalbimin Jungkook'a yenildiğini inkar etmeye devam ediyordum.
Bu sabah ise sevgili arkadaşım Yoongi'nin arayıp Seoul'e geleceğini söylemesiyle sevincim katlanmıştı. Her ne kadar Jungkook ile beraberken kendimi huzurlu ve evimde hissetsem de Yoongi benim çocukluktan beri sırdaşım, yoldaşım olmuştu.
Jungkook ile konuşamayacağım iş mevzularını konuşmak, yalnıca ikimizin anlayacağı şakalar yapıp eğlenmek Yoongi ile aramdaki ilişkiye hastı. Telefonu sevinçle kapatıp kahvaltı sofrasına döndüğümde Jungkook o kocaman güzel gözleri ile bana bakıyordu.
"Sor hadi sor, bakışlarından belli oluyor öğrenemezsen çatlayacağın." Kıkırdayarak konuştuğumda ağzı dolu olduğu için gülmeye çalışırken dudakları büzülmüş ve mümkünmüş gibi daha da tavşana benzemişti dişlerinin görünmesiyle.
Güzel görüntüsü karşısında kendimi tutamayarak dişlerinin üzerine öpücük kondurduğumda şokla daha da açıldı gözleri. Evet son zamanlarda bunu fark etmiştim. Her ne kadar aramızda yakınlaşmalar olsa ve birlikte yatsak da Jungkook ile doğru düzgün öpüşmemiştik hiç. Bu yüzden artık aklıma geldikçe öpecektim onu. Yeni bir karardı ve ona söylemediğimden şaşırmasını da anlıyordum.
Parmakları dudaklarına çıkıp öptüğüm yerlere dokundu usulca. Elimi yüzünün önünde salladım kendine gelebilmesi için. Bir yandan da gülmeye devam ediyordum. "Heyy Bay Kim orada mısın?" Aniden bana döndü ve yüzündeki şaşkınlık yerini büyük bir ciddiyete bıraktı. Bu tepkisi karşısında bu kez şaşıran ben olmuştum. Yanlış bir şey mi yapmıştım?
"Taehyung sen beni öldürmek mi istiyorsun?" Sesi titreyerek sorduğunda anlamadığımı belli eder şekilde baktım yüzüne. "Ya da beni öldüreceksin ve son günlerimde mutlu olmamı istedin." Düşünceli bir şekilde başını uzaklara çevirdiğinde kıkırdamadan edemedim.
"Ne demek istiyorsun Jungkook anlamıyorum ki seni." Tekrar bana döndü ve nihayet açıkladı. "Önce dün gece saçımı öptün, sonra dedin ki artık beraber yemek yiyelim. Sonra sabah günaydın diyip alnımı öptün, yetmedi şimdi dudağımı öptün, o da yetmedi Bay Kim dedin. Tüm bunların kalbime ne kadar ağır geldiğinin farkında mısın?"
Sandalyesinden kalkıp nefessiz kalırcasına hızlı hızlı konuştuktan sonra dudaklarını büzdüğünde ne kadar tatlı olduğunu görebilseydi bu hareketlerimin nedenini de sorgulamazdı aslında. Ama neredeyse gözleri dolmuş bir şekilde benden cevap beklercesine bakışlarını üzerimde tutmaya devam ederken ona verebileceğim tek bir cevap vardı.
O da dışarı doğru çıkmış olan alt dudağını dudaklarımla buluşturmak olmuştu elbette. Ancak bu kez hemen geri çekilmek yerine bedenlerimizin arasındaki mesafeyi hızlıca kapattım ve ellerimi beline doladım. Ama Jungkook'un beli o kadar inceydi ki tamamen sıkıştıramıyor, yeterince kendime doğru çekemiyormuş gibi hissediyordum onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Wish | Taekook
FanfictionTaehyung çevre baskısı yüzünden evlendiği Jungkook'a ayda bir istekte bulunma hakkı verir. * Bölümleri eksik görmüyorsunuz, Jungkook Taehyung'tan her yeni istekte bulunduğunda bölüm numaraları değişiyor. (1. ile başlayanlar ilk dilek ve sonrasında y...