2.3

13.2K 1.2K 473
                                    

Jungkook

Son birkaç gündür fazlasıyla durgun olduğumun farkındaydım ancak Jimin ile gerçekleştirdiğimiz 'çok gizli' buluşmamızdan dolayı aklım o meselelere dalıp gidiyordu. Her akşam olduğu gibi salonda Taehyung'un gelmesini beklerken dişlerimle eziyet ettiğim dudak derimden süzülen kanın tadını almamla daldığım karanlıktan çıktım.

Bir hafta demişti Jimin. Bir hafta içinde ne yap ne et, bana Bay Carney ve Taehyung'un nasıl bir işe bulaştıklarını bul. Aklımda hala onlarca soru işareti vardı ve Jimin'e güvenmiyordum. Görünürde bu meseleyle ilgilenmesi için mantıklı bir sebep yoktu. Neden burnunu soktuğunu anlayamıyordum. 

Kendisi için çok önemli olan o durum her ne ise bunu bilmem gerekiyordu. Aksi takdirde bana vereceği teminatların bir önemi yoktu. Kenarda duran peçetelerden birini kanayan dudağıma bastırırken açılan ana kapının sesini işittim. İçeri giren beden bakışlarını direkt olarak bana dikip adımlarını da bana yönelttiğinde oturduğum koltuktan kalktım onu selamlamak için.

"Hoşgeldin Taehyung." Yorgun olduğu her halinden belliydi. Gözlerimin önünde eriyordu günden güne. "Hoşbulduk Jungkook. Bugün o kadar yorgunum ki şurada oturacak halim bile yok. Direkt olarak yatağıma atmak istiyorum kendimi." Sözlerine üzülmem gerekirdi belki ama sinirlenmiştim. Sonuçta tek bir istek hakkım vardı ama o yan çiziyordu.

Tam sinirle ona  sitem edeceğim sırada aklıma gelen fikirle dudaklarım kıvrıldı. Gerginleşen derimde hissettiğim ani acıyla daha yeni durmuş olan kanın tekrar süzüldüğünü fark ettim. Bunu Taehyung da fark etmiş olacak ki bana doğru adımladı. "Dudağına ne oldu senin?" Sözleriyle şaşkınlığımı gizleyemedim çünkü evlendiğimizden beri ilk defa ilgileniyordu benimle. Ses tonunda ufak bir endişe yakaladığımı bile söyleyebilirdim. 

"Önemli bir şey değil, dişimle kanattım." Beklenmedik şekilde bana yaklaşıp arkama uzanarak temiz bir peçete aldı. Bir elini çeneme götürüp başımı sabitlerken, diğer elinde bulunan peçeteyi dudaklarıma bastırdı hafifçe. Kalbim bu yakınlık karşısında dört nala koşmaya başlarken heyecanımı çaktırmamaya çalışıyordum. 

Peçeteyi dudaklarımdan ayırdığı anda kendimi toparlamak için elimden geleni yaptım. Aklımdaki fikri paylaşmanın tam sırasıydı. Talepkar görünmemek için ister gibi konuşmamalıydım. "Bugün çok yorgunsan, odanda da yapabilirim masajını." Taehyung bir kaşını kaldırarak yüzüme baktığında takınabileceğim en masum ifadeyi takınmaya çalıştım.

"Kararlısın yani illaki yapılacak o masaj?" Soru sorar gibi konuştuğunda yüzümde olabildiğine samimi bir gülümsemeyle başımı salladım hızlıca. Gözlerini devirse de yüzünde oluşan belli belirsiz gülümsemeyi seçebilmiştim. Bugün eşref saatine denk gelmiş olmalıydım. Aksi halde bana böylesine iyi ve yumuşak yaklaşması görülmüş şey değildi. 

"İyi hadi gel madem." Sevinçten neredeyse olduğum yerde zıplamaya başlayacaktım ama son anda kendimi tutmayı başardım. O ise daha fazla oyalanmadan elindeki evrak çantasını ağır ağır sallayarak merdivene doğru yürümeye başlamıştı bile. Vakit kaybetmeden peşine takıldım. Olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum, yaptığım en ufacık sesin bile onu sinirlendirebileceğinin bilincindeydim. 

Merdivenlerden çıkıp odasına geldiğimizde heyecanım daha da artmıştı. İlk defa görecektim burayı. Kapıyı sakince açıp önce kendi girdi ve tekrar kapatmak için benim girmemi beklemeye başladı. Hızla içeri adımlamamın ardından usulca kapattı tahtadan yapılmış kapıyı. Odasının içi de tıpkı kendisi gibi eleganttı. 

Mobilyaların bir çoğu ahşaptan yapılmıştı. Büyük boy çift kişilik bir yatak, yatağın dört köşesinde ise yine tahtadan yapılmış ve tavana kadar uzanan direkler bulunuyordu. Direklerin birbirine bağlandığı kısımlara asılmış krem rengi tüller, yatağı odanın geri kalanından ayıracak şekilde örtüyordu ancak ince tül kullanıldığı için arkası görünüyordu. 

Giysi dolabı, aynalı komodini ve başucunda duran minik sehpalar tamamen açık renkli ahşaptandı. Odada bir de krem rengi berjer vardı. Taehyung, ben odayı incelemekle meşgulken elindeki evrak çantasını o berjere bırakmış ve giysi dolabının kapağını açmıştı. İçinden tek parça pijama çıkartıp tekrar kapattı. 

Duvarda asılı olan deniz manzaralı tabloyu görmemle dikkatim o yöne kaydı birden. Çok iç açıcı, insanı kendine çağıran bir görüntüydü bu. Bir süre tablonun detaylarında kaybolduktan sonra "Yeter bu kadar incelediğin." diyen Taehyung'u duymamla arkamı döndüm. 

Arkamı dönmüştüm dönmesine ama görmeyi beklediğim görüntü gördüklerimle yakından uzaktan alakalı değildi. Taehyung, altına beline oturan ama bacaklarına bol gelen kareli penye bir pijama giymişti. Asıl sorun ise giyindiği tüm kıyafetin bundan ibaret olmasıydı. Üzeri tamamen çıplaktı. 

Nutkum tutulmuş bir şekilde onu izliyordum. Açık kahverengi göğüs uçları, esmer teni ve kaslı olmasa da göze mükemmel bir estetikte gelen karnı ile tamamen bir görsel şölendi. Bu manzarayı saatlerce izleyebilirdim. Ancak izlemek yetmezdi biliyordum, dokunmak, öpmek, dudaklarımı saatlerce gezdirmek isterdim teninde. 

"Ne oldu Jungkook, far görmüş tavşan gibi kocaman açtın gözlerini?" Taehyung'un sorgulayıcı sesini duymamla kendime gelip bedeninde gezen bakışlarımı tekrar yüzüne çıkardım. "Üzerine bir şey giymeyecek misin?" İçinde bulunduğumuz durum çok normal bir durummuş gibi son derece sakindi tavırları. "Ben üzerimde bir şeyle uyuyamam." 

Sözleri üzerine hiçbir şey olmamış gibi yatağına uzandı yüzüstü. "Komodindeki ilk çekmecede bebek yağı gibi bir şey var onla yapar mısın bugün?" Şaşkınlık içinde söylediği gibi masaj yağını aldım. "Popoma oturup yapabilirsin." Hızlıca başımı sallayarak yatağa yöneldim. Tansiyonum düşmüş olmalıydı ki gözlerimin önünün karardığını hissedebiliyordum. Dizlerimin üzerinde yatağa çıktığımda yumuşacık olduğunu hissettim. 

Bacaklarımı Taehyung'un bedeninin iki yanına gelecek şekilde yerleştirip kalçasının üzerine oturdum yavaşça. "Biraz daha yemek ye çok hafifsin, oturduğunu zar zor hissettim." Yüzünün yarısı yastığına gömülmüş olduğundan sesi boğuk çıkmıştı. Bu durum kıkırdamama neden olurken bebek yağını elime döktüm bir yandan da. İki elimi birbirine sürterek yağı ısıttım. Birkaç saniye içinde çıplak tenine dokunacak olma fikri bile kasıklarımın sızım sızım sızlamasına neden oluyordu. 

Sonunda yeterince ısınan yağı pürüzsüz sırtında parmaklarımı gezdirerek yedirmeye başladım tenine. Yağı mı fazla ısıtmıştım yoksa ona dokunduğum için miydi bilmiyorum ama ellerimin içinin alev aldığını hissedebiliyordum. Her gün olduğu gibi nazik hareketlerle ovmaya başladım tenini. Birkaç dakika boyunca benim hareketlerime eşlik eden mırıltılar çıkardı o da. 

Bazı bölgelere uyguladığım baskıların ardından acıyla mırıldanıyordu. Bu noktalara ekstra hassasiyetle yaklaşıyordum. Yaklaşık on beş dakika boyunca bu şekilde masaj yapmaya devam ettikten sonra Taehyung'un daha derin nefesler almaya başladığını fark ettim. Duraksayıp yüzümü ona doğru yaklaştırdığımda uyumuş olduğunu anladım. 

Yüzümde oluşan gülümsemeye mani olamıyordum. Ellerimin arasında rahatlaması ve kendini uykunun huzurlu kollarına bırakması hoşuma gitmişti. Bu fırsatı değerlendirip onu uyandırmamaya özen göstererek kalktım yataktan. 

Boynuna doğru eğilip derince çektim güzel kokusunu ciğerlerimin en içine. Yanağına hafif bir öpücük kondurduğumda kıpırdanmasıyla korku doldu bedenim. Şanslıydım ki uyanmamış, biraz kıpırdandıktan sonra tekrar dalmıştı uykuya. Havalar da sıcak olduğundan üstünü örtmeye gerek duymamıştım. Odanın ışığını kapattıktan sonra sessizce çıktım. Benim için unutulması imkansız günler arasına girmişti bugün de. 

Ancak şimdi yapmam gereken çok daha önemli bir iş vardı. Alt kattaki çalışma odasına girmem ve hazır Taehyung da uyuyorken işime yarayabilecek bir belge bulmam gerekiyordu. Derin bir nefes alarak merdivenlere yöneldim. 

-끝-


My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin