2.4

10.3K 1K 975
                                    

Jungkook

Adımlarımı Taehyung'un bir alt katta bulunan çalışma odasına yönlendirdiğimde, her adımda kalbimin atış hızının arttığını hissedebiliyordum. Yapacağım şeyin izahı yoktu ve yakalanırsam Taehyung'un tepkisinin ne kadar sert olabileceğini kestiremiyordum. 

Elimden geldiğince sessiz olmaya özen göstererek sonunda çalışma odasının önüne vardım. Çok merak ettiğim gerçeklerle aramda, yalnızca şu an önümde duran ahşap kapı duruyordu. Kapının yakın zamanda yağlanmış olduğunu ve açılıp kapanırken gıcırtı yapmamasını umarak kapı kolunu aşağı indirdim. Neyse ki şansım yaver gitmiş ve minik bir ses haricinde gürültüye neden olmamıştı. 

İçerisi Taehyung'un elinden çıkmış bir stile ev sahipliği yapıyordu. Krem rengi ve ahşapların üstünlüğü hakimdi odanın dekorasyonuna. Çalışma masası son derece sade ve düzenliyken, arkasındaki büyük kitaplık da bir kütüphaneyi andıracak kadar fazla kitapla doluydu. 

Adımlarımı direkt olarak çalışma masasına yönlendirdim. İhtiyacım olan belgeleri masanın çevresinde bulabileceğimi düşünüyordum. Tahminlerimi destekleyen şey ise masanın arka kısmında bulunan çekmeceleri görmem ve birini açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu fark etmem olmuştu. 

Bir yandan gözlerim kapı ve odanın çevresinde gidip geliyor, bir yandan da yakalanma korkusuyla arşa çıkmış nabızlarımı dizginlemeye çalışıyordum. Diğer çekmeceyi açmaya çalıştığımda onun da kilitli olduğunu fark ettim. Çaresizce anahtarın nerede olabileceğini düşünüyor, el yordamı ile her yeri kontrol ediyordum.

Bir anda aklıma gelen fikirle bakışlarımın odak noktası kitaplarla dolu kütüphane oldu. Burada duran kitaplardan birinin arasına saklamış olsa hiç şaşırmazdım doğrusu. Tam Taehyung'un düşünebileceği tarzda bir hareketti. Vakit kaybetmeden kitaplara yönelip sıralarını bozmamaya özen göstererek içlerini kontrol etmeye başladım. 

Bir kitap, sonra bir diğeri ve bir diğeri daha... Birçok kitap arasından anahtarın içinde bulunduğu kitabı bulmak samanlıkta iğne aramaktan farksız görünüyordu. Bu noktada daha fazla zaman kaybetmektense başka bir yerlerde bir şeyler bulabilir miyim diye düşünmeye başladım. 

Çalışma masasının karşısında duran tablo dikkatimi çekmişti. Odasındaki tablonun aynısıydı bu. Ancak nasıl iki tane aynı tablodan bulduğunu bilmiyordum, belki de çok beğenip birden fazla yere asmak için özel olarak yaptırmıştı. 

Hızlı bir hareketle tabloyu kenara doğru sürüklediğimde beklediğim gibi bir kasa beni karşılamıştı. Bu fazlasıyla sıradan bir taktik olduğu için şaşırmıştım doğrusu. Taehyung'un bir şeyler gizlemek için kasa ya da çekmeceden daha fazlasını düşüneceğini sanmıştım.  Ancak görünen o ki fazla uğraşmamıştı yaptıklarını gizlemek için.

Belki de Jimin yalan söylüyordur ya da yanlış anlamıştır diye düşündüm. Belki de aslında Taehyung'un gizlediği hiçbir şey yoktur. Ancak bundan emin olmamın tek yolu kilitli çekmeceleri ve şu an 4 haneli şifreyi girmem için bekleyen kapalı kasayı açmaktan geçiyordu. Şifrenin ne olabileceğine dair kombinasyonları düşünmeye başladım. 

3012'yi denedim önce. Aralık ayının 30'u Taehyung'un doğum günüydü. Ama tahmin ettiğim gibi bu değildi şifre. Aklıma gelen onlarca farklı kombinasyonu denemeye devam ettim bir süre daha. Anlaşılan o ki bugün hiçbir şey elde edemeyecektim. Son kez aklıma gelen şey ile gülümseyerek parmaklarımı tuşlara götürdüm. 

Kendi doğum günüm olan 1 Eylül'ü yazacaktım. Elbette açılmayacağını biliyordum ama birkaç saniyeliğine de olsa sanki Taehyung ile gerçekten evliymişiz gibi hissetmek istemiştim. Sonuçta birbirini seven çiftlerin azımsanamayacak bir çoğunluğu birbirleri için önemli olan tarihleri şifre olarak kullanırlardı. Yüzümde beliren anlamsız gülümseme eşliğinde tuşlara tıkladım. 

0-1-0-9... Kasadan gelen klik sesi eşliğinde kapak dışarı doğru hafifçe açıldığında yüzümdeki gülümseme yerini şoka uğramışlık ifadesine bıraktı bir saniyeden kısa bir sürede. "N-nasıl yani?" Kendi kendime fısıldarken kekelememe de engel olamamıştım. 

Gerçekten benim doğum günümü mü şifre olarak belirlemişti yoksa yanlış anlaşılmadan ibaret bir tesadüf müydü bu? Kafam karman çorman olmuş şekilde kasanın içindekilere bakmak için elimi uzattım.

- - -

Taehyung

Üstüm çıplak bir şekilde uyumaya son derece alışkın olmama karşın hava her ne kadar sıcak olursa olsun ince de olsa bir çarşafı üzerime örterek uyuyordum. Bu yüzden Jungkook'un masajı tamamladıktan sonra odadan ayrılmasının üzerinden muhtemelen 10-15 dakika geçmişti ki gözlerimi araladım. 

Ancak görmeyi beklemediğim ve normalde sadece çarşafı üzerime çekip uyumaya devam edecekken beni uykunun kollarından korkuyla sıyırıp alan şey, duvara montelemiş olduğum lambanın normalde olduğu gibi sarı değil, kırmızı yanıyor olmasıydı. 

Bu lamba, özel bir elektrik tesisatı kullanılarak yapılmış bir lambaydı ve duvarların içinden geçen kablolar sayesinde alt kattaki çalışma odamın kasasının arkasına bağlanıyordu. Kasanın kapağı açıldığı zaman lamba söndürülmüş olsa bile kırmızı bir ışık yayarak bana haber veriyordu. Bu tesisatı sadece odama değil, salona da yaptırmıştım. Böylece kasanın güvende olmaması durumunda derhal haberim olacaktı. 

Hızlı adımlarla yataktan kalkıp üzerime bir şeyler geçirdim ve çalışma odama doğru ilerlemeye başladım. Kasayı açan kişinin kim olduğuna dair bir tahminim yoktu doğrusu. Jungkook'un şifreyi doğru tahmin edebilmesini öngörmüyordum. Zaten kasanın varlığından bile haberi yoktu. Ki haberdar olsa da açması için bir nedeni bulunmuyordu. 

Odanın kapısına yaklaştığımda içeriden sesler geldiğini duydum. Kapıyı açıp içeri dalmak yerine koridorun köşesinde beklemeye başladım çünkü o kasayı açan her kimse zaten bu evden canlı çıkma ihtimali yoktu. Birkaç saniye sonra odanın kapısı aralandığında ve yüzünde şaşkına dönmüş bir ifade ile Jungkook odadan çıktığında şaşkınlıktan ağzım aralandı. 

Benim masum masum takıldığını düşündüğüm minik eşim boyundan büyük işlere kalkışmış gibi görünüyordu. Elbette kendi kocamın aniden evde ölü bulunması aşırı şüphe çekeceğinden direkt olarak Jungkook'un üzerine atlayıp onu öldürmem mümkün değildi. Ayrıca burada ne aradığını da deli gibi merak ediyordum. Para çalmak için girmiş olabilir miydi?

Aklıma gelen düşünceyle başımı iki yana salladım kendimi reddedercesine. Jungkook talepkar ya da 'garip' istekleri olan biri olsa bile hırsız değildi. Yeterince uzaklaştığına emin olduktan sonra hızlı adımlarla çalışma odama girip kasayı açtım. Ancak beklediğimin tersine hiçbir şey eksilmemişti. Her şey olduğu gibi duruyordu. 

Hayatım için kritik önem arz eden belgeleri elime alıp her bir sayfasını kontrol ettim. Hiçbir eksiklik yoktu. "Senin bunlarla ne işin var Jungkook, ne haltlar karıştırıyorsun?" Kendi kendime konuşuyor olmama rağmen sesim endişeli çıkmıştı. 

- - - 

Ertesi sabah ilk iş olarak adamlarımdan birini sevgili eşimi takip etmesi ve yaptığı her şeyden beni an be an haberdar etmesi için görevlendirdim. Elbette bunu yaparken Jungkook'un ruhunun bile duymaması gerektiği hususunda sıkı sıkı tembihlemeyi de ihmal etmedim onu. 

Tüm gece boyunca yorgun olmama rağmen bir dakika bile uyku girmemişti gözüme. Yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönüp durmuştum. Jungkook'un neden böyle bir şey yaptığıyla ilgili senaryolar kurup durmuştu beynim ve her biri bir öncekinden de korkunç oluyordu bu senaryoların. 

İşlerimin kötüye gitmesini isteyecek onlarca iş adamı vardı. Belki de Jungkook benimle olan evliliğinden istediği verimi alamadığı için onlardan biriyle anlaşma yapıp ayağımı kaydırmaya çalışıyordu. Ya da belki de sadece benden daha fazla istekte bulunabilmek adına şantaj yapmak için girişmişti bu işe. Bilemiyordum ancak kısa zaman içinde ne haltlar yediğini öğrenerek ona unutamayacağı bir ders vermem gerektiği aşikardı. 

-끝-


My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin