6.2

9.3K 748 338
                                    

Bu bölümde geçen her türlü olay ve kişi hayal ürünü ve kurgudur. Gerçek kişi ya da kurumlarla bir ilişkisi bulunmamaktadır. 

Taehyung

"Hassiktir o ne lan?" Kendimi tutamayıp koca bir siktir geçtiğimde üzerimize inen cismin bir UFO olduğuna bile ikna olabilecek kadar götüm korkmuştu. UFO'dan daha kötü olan ihtimal ise daha hiçbir bok yiyememiş olmamıza rağmen polis baskını yemiş olmamızdı.

Ancak arkadan Yoongi'nin kıkırdayışını duyduğumda istemsizce başım ona döndü. "Oğlum noluyor amına koyayım" Yoongi'nin kıkırtısı kahkahalara dönüşürken kolu ile üzerimize inen aracı işaret ederek konuştu. 

"Tanıştırayım, Kim Namjoon." 

Derin bir hassiktir daha çekerek tekrar araca baktım. Işıklar yüzünden ne olduğu anlaşılmasa da boş düzlüğe inip çok geçmeden ışıkları kapattığında bunun bir helikopter olduğunu fark ettim. Jungkook korkudan arkama saklanmış ve belime sarılmıştı bile. 

"Sakin ol bir tanem her şey yolunda, duydun bak Namjoon'muş işte." Kendi etrafımda dönüp onu göğsüme yasladım ve saçları arasına bıraktığım öpücükle sakinleştirmeye çalıştım. "İyiyim timam." Korkusunu bastırarak konuşmaya çalışırken bile beni daha da sıkı sardığının farkında değildi. 

Sonunda helikopterin pervaneleri tamamen durduğunda, alan tekrar karanlığa ve sessizliğe büründü. Çok geçmeden de pilot koltuğundan inip yanımıza gelen Namjoon "Selam baylar" diyerek rahat bir tavırla yanımıza ulaştı. 

"Kim Taehyung?" Sorar gibi elini bana uzattığında elimden geldiğince kendimden emin bir duruş sergileyerek elini sıktım. "Evet, memnun oldum Bay Kim." 

"Ben de" dedi, ses tonu son derece profesyonel bir iş anlaşmasının sözleşmesini imzalamadan önceki anı yaşıyormuşuz gibi sakindi ve bu beni oldukça şaşırtmıştı doğrusu. Namını biliyordum, Yoongi ile olan saçma bağlantısını da. Ama onunla bir gün yüz yüze geleceğimi hiç düşünmemiştim.

Jungkook sarıldığı göğsümden bir süre önce ayrılmış yanımda çekingen bir ifade ile duruyordu. Namjoon benden sonra ona döndüğünde lafa girdim. "Eşim, Kim Jungkook."

"Memnun oldum Bay Kim." Jungkook Namjoon'un selamını başıyla karşılamaktan fazlasını yapamamıştı ama zaten Namjoon da fazlasını beklemiyor olacak ki garipsemeden yanımızdan geçti ve arabaya dayanmış duran üçlünün yanında ulaştı.

"Uzun zaman oldu ha!" Keyifli bir tonla konuşup Yoongi ile tokalaştıklarında onların arasındaki samimiyetin kaynağını merak etmeden edemedim. Daha sonra Yoongi ona Jimin ve Jin'i tanıştırdı ve nihayet herkes minik bir halka oluşturarak toplandı.

"Evet beyler, şu an Bay Carney buraya doğru yola çıkmış durumda. Kendisini görmüş olduğunuz helikopter ile ebedi yolculuğuna çıkarıyor olacağız." 

"Bekle, nasıl buraya doğru yola çıktı? Ya bir şeylerin ters gittiğini anladıysa?" Adamın rahatlığına karşın sinirimi saklayamadan konuştum. "Merak buyurmayın Bay Kim, yola çıktı dedim kendisi geliyor demedim ki." Kıkırdadıktan sonra devam etti.

"Jung Hoseok kendisini buraya getiriyor olacak ancak bilincinin yerinde olacağını sanmam." 

"Hoseok'u buna bulaştırmayalım demiştim." Bıkkın bir ifadeyle araya giren bu kez Jimin'di. "Onun da pek bir bulaşası varmış, işin ucu sana dokununca hemen öne atıldı." Yoongi sitemkar bir sesle konuştuğunda Jungkook kıkırdadı. 

Yoongi'nin bu sarışın herife abayı yaktığı belliydi ama bunun kıskançlıktan delirme seviyesine ne ara ulaştığına akıl sır erdirememiştim doğrusu. Jimin gözlerini devirmekten fazlasını yapmadığında bir sigara daha yaktı çocukluk arkadaşım. Benim bile sırıtasım gelmişti bu durum karşısında. 

"Sahi sen ne tepki verdin tüm bunları öğrendiğinde ?" Bu kez Jin'e dönüp sormuştum Yoongi ve Jimin'in evliliğini kastederek. Umursamazca omuz silkti. "Benim işim görüldükten sonra gençler birbirini görmüş beğenmiş, bana da onaylamak düşer." Jimin bir elini alnına vurup 'sizden bir sik olmaz' der gibi başını salladığında Jungkook bu kez daha da sesli gülmüştü. 

Ben de kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda atmosfer oldukça karmaşıktı. "Sizin işinize yaracak olmak güzel." Namjoon Jin'e dönerek konuştuğunda bir kaşını cüretkarca kaldırarak flörtöz bir tavır takındı Seokjin. 

Herkes kendi aleminde takılırken ben de Jungkook'a sırnaşıyordum ki yaklaşan arabanın sesiyle aniden ciddileşti ortam ve gözler araca döndü. Nihayet yanımızda duran araçtan Jung Hoseok olduğunu öğrendiğim adam inmiş ve arka koltuktan da elini kolunu bağladığı ve kendinde olmadığı her halinden belli olan Bay Carney'i bir patates çuvalını sürükler gibi indirmişti. 

"Sizin ben yapacağınız işe sıçayım. Adamı bayıltıp getirme işini bana kitlediğinize inanamıyorum cidden. Az kalsın paçayı ele verecektim." Söylene söylene peşinde sürüklediği adamı kendisini bekleyen altı adamın ortasına atıverdi hiç önemli bir şey değilmişçesine.

"Sahiden bunu bile Hoseok'a yaptırıyorsan senin işin ne Namjoon." Jimin sorduğunda Namjoon aynı sakinliği ile cevapladı. "Adamı öldürmek, cesetten kurtulmak, adamın ortadan kalkması sonucunda sıkıntı yaşayacak ve bu durumu ortaya çıkarmaya çalışacak herkes ile gerekli bağlantıları kurup anlaşma sağlamak... Daha saymamı ister misiniz Bay Park ?"

"Bay Min!" Yoongi hızla düzelttiğinde bu kez Jimin de dayanamamış ve kıkırdamıştı. "Her neyse." diyerek kısa kesti sarışın olan. Belli ki Namjoon denen herif hafife alınacak bir tip değildi. 

"Dilerseniz artık devam edelim. Malum daha yolumuz uzun." diye ekledi Namjoon.

"Uzun mu ? Nereye gidiyoruz ?" Şaşkınlıkla sordum. Aldığım cevapsa beni adeta dumura uğrattı.

"Türkiye'ye"

-끝-

My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin