1.2

11.2K 1.1K 313
                                    

Taehyung

Gabriel'in babasının bana gelip üzerine aylarca çalıştığım projeyi iptal etmek istediğini söylemesinin üzerinden iki hafta geçmişti. İki haftadır ticaret ağıya bağlantısını tamamen kopardığı ve tüm işleri bana yıktığı için eve bile gelemiyordum doğru düzgün. 

Siktiğimin herifi için yalnızca biraz para kaybına  neden olan bu durum benim şirketimi batırma yolunda gidiyordu. Yatırımın büyük kısmını ben yapmış olmama rağmen hisseler eşitti ve bu da beni zora sokuyordu. Sözde ortağım olacak şerefsiz hisselerine uygun bir alıcı bulana kadar çalışmayacağını söylemişti ancak onun hisselerine tekabül eden miktarı çıkarıp verebilecek birinin olmadığının her ikimiz de farkındaydık. Amacı da buydu zaten, beni zor duruma sokmak. 

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Jungkook ile uğraşıyordum. Beyfendi ben akşam yemeği saatinde evde olmadığım için 'birlikte' yemek yeme hakkını kahvaltı olarak değiştirmişti. Üstelik bana sorma gereği bile duymamıştı bunu yaparken. Bir sabah aniden kahvaltı sofrasına gelip hiçbir şey olmamış gibi sandalyesini çekerek yerleşmişti.

Tam ağzımı açacağım sırada "Madem akşamları yoksun ben de hakkımı kahvaltıda kullanırım." diyerek lafı ağzıma tıkmaktan da geri durmamıştı. Ben de daha fazla kaosa tahammül edebilecek gibi hissetmediğimden kaderime boyun eğmek zorunda kalmıştım. 

Sipraiş ettiğim takım elbiseyi almak üzere odama gittim ve zaman kaybetmeden yatağımın üzerine bırakılmış olan paketi alıp salonda oturan ve radyomdaki kanalları kurcalayan Jungkook'un yanına indim. Elimdeki paketi herhangi bir açıklama yapma gereği duymadan ona uzattığımda şaşkın ve kocaman gözlerle bakışlarını bana çevirdi. 

"Bu nedir?" sorduğu soru üzerine kısaca açıkladım. "Her ayın 14'ünde vakıf yemeklerim oluyor." Bunca zamandır hareketlerimi izlediğini biliyordum. Bunu da biliyor olsa gerekti. "Bu ay sen de eşim olarak katılacaksın yarınki yemeğe." Gözleri olabilirmiş gibi daha da büyürken yüzüne büyük bir gülümsemenin yerleştiğine şahit oldum. 

Elbetteki gülümseyecekti tabi. Yüksek sosyeteden onlarca insanın katıldığı bu özel davete katılabiliyor olmak amacına ulaşmışlık hissi yaşatıyordu ona muhtemelen. Sonradan görme tavrı yetmiyormuş gibi hala ona uzatmış olduğum paketi almamış olması iyice sinirimi bozmuştu. "Ne bekliyorsun alsana şunu." Sözlerimle kendine gelmiş gibi paketi alıp kısık bir sesle teşekkür ettiğinde, daha fazla vakit kaybetmeden çalışmak üzere evden çıktım. 

Jungkook

Her ne kadar evlendiğimizden beri bana karşı sergilediği tavırlar yüzünden Taehyung'a karşı çok öfkeli olsam da maalesef bu tavırları bile ona beslediğim derin sevgiyi yok etmeye yetmiyordu. Bu yüzden elime tutuşturduğu, hatta adeta fırlattığı paketin içinden çıkan takım elbiseyi denerken yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.

Bir zamanlar salonumun penceresinden gidişini izlediğim adamla bir davete katılacaktım neticede. Hem de eşi sıfatıyla. İnsanların içindeyken gerçekten birbirimize aşık bir çift gibi davranacağımızı söylemişti ilk evlendiğimiz zaman. Bu yüzden yarın akşamı iple çekiyordum. Sahte olduğunu bilsem de, birkaç saatliğine de olsa bana iyi davranacaktı. 

Elbette ben de 'inandırıcı olmak' adı altında tüm gece ona sokulabildiğim kadar sokulacak, en son düğün gününde soluyabildiğim güzel kokusunu ciğerlerime çekmeye çalışacaktım. İnsanlar evlilik hayatıyla ilgili bir şeyler sorduğunda onunla yaşamayı hayal ettiğim şeyleri yaşanmış gibi anlatacak, hikayeler yazacaktım. 

Tüm gün boyunca tek düşündüğüm şey saçımı nasıl yapacağım, insanların içine çıktığımızda nasıl bir üslup ile konuşacağım, hizmetçi olduğum için yargılayıcı bakışlarını üzerimde hissedeceğim insanlara Taehyung'a layık bir eş olduğumu nasıl kanıtlayacağım gibi şeylerdi. 

- - -

Çok gibi görünse de benim için on binlerce yıl sürmüş gibi geçen yirmi dört saatin ardından, sonunda o kutsal gün gelip çatmıştı. Her ne kadar Taehyung sabah evden çıkarken eve geri dönmeyeceğini, direkt olarak vakıf yemeğinin gerçekleşeceği yere geçeceğini ve benim de bir şoför ile gelmem gerektiğini söyleyerek hevesimi kursağımda bıraksa da modumu yüksek tutmak için elimden geleni yapıyordum.

Saçlarımın her bir telini özenle düzelttikten, nefesimin kokmadığına emin olmak için son bir saat içindeki dördüncü diş fırçalama ritüelimi gerçekleştirdikten, takım elbisemde tek bir kırışıklık olmadığına emin olduktan, tırnaklarımı simetrik bir şekilde kesip kesemediğimi kontrol ettikten ve buna benzer onlarca ayrıntının bilmem kaçıncı kez üzerinden geçtikten sonra nihayet evden çıkmaya hazırdım. 

İçinde bulunduğum gri takım elbisenin ince belimi ortaya çıkaran kuşağını sıkıca bağlamış olduğumdan dik duruşumu bozmayarak arabaya yerleştim. Ne şoför ne de ben yol boyunca tek kelime bile etmemiştik. Bu sessizlik paniğimin daha da artmasına sebebiyet verse bile elimden bir şey gelmemişti. 

Nihayet yemeğin yapılacağı yere vardığımızda arabadan indim ve başımı kaldırarak ihtişamlı binaya baktım. "Demek her ay geldiği yer burasıymış." diye geçirdim içimden. Bir gün bu bilgiye erişebileceğimi hayal dahi edemezdim ama buradaydım işte. Vakit kaybetmeden Taehyung'un söylediği gibi içeri girdim ve sağ taraftaki resepsiyona doğru ilerledim. İsmimi söylememin yeterli olacağını söylemişti 'sevgili eşim.' 

"Merhaba" resepsiyondaki genç görevli çocuğa seslendiğimde hemen başını kaldırdı ve yüzüne sahte olduğu her halinden belli olan bir gülümseme yerleştirirken selamladı beni. "Merhabalar Efendim, isminiz?" 

"Kim Jungkook." Evlendiğimizden beri ilk defa bu ismi zikrettiğimi fark ettiğimde gülümsemeden edemedim. Artık bir Jeon değildim... Köklerimle hiçbir zaman sıkı bir bağım olmadığından rahatsız etmemişti beni soyadımın değişmiş olması. Dedesi dışında kimsesi olmayan biri için köklerden bahsetmek komik olurdu zaten. 

"Böyle buyurun lütfen." Görevli çocuk eli ile koridoru işaret edip önümden yürümeye başladığında herhangi bir şey söylemeden onu takip etmeye başladım. Yaklaşık bir dakikalık kısa bir yürüyüşün ardından devasa bir kapının önünde durmuştuk. Geçmem için kapıyı iki eliyle iterek açtığında bambaşka bir dünyanın kapılarıydı sanki önümde açılan. 

Sonunu göremediğim kadar büyük bir alandı burası. Bir balo salonunu andırıyordu. Zeminden yüksekte konumlandırılmış sahnede pek iyi giyimli müzisyenler caz çalarken, salonun her bir köşesine yuvarlak büyük masalar konulmuştu. Görevli çocuk önümde yürümeye devam ederken gerisinde kalmamak için şaşkınlığımı gizleyerek takip etmeye devam ettim onu.

Masaların arasından geçiyorduk ve bu sırada fark ettim masaların üzerindeki isimlikleri. Herkesin nereye oturacağı önceden belirleniyordu demek ki. Bir yandan etrafı inceleyip bir yandan da yürümeye devam ediyordum ki görevli çocuğun durmasıyla ben de duraksadım. "Buyurun efendim" başımı, eliyle gösterdiği masaya çevirdiğimde bana arkası dönük bir şekilde oturmuş olan 'eşimi' görmem bir oldu. 

Görevliye teşekkür edip masaya doğru adımladığımda Taehyung'un koyu bir sohbete daldığı orta yaşlı kadın beni fark etti. "Ah sevgili eşin de gelmiş". Kadının ağzı kulaklarına varırcasına gülümseyerek kurduğu cümle üzerine Taehyung başını bana doğru çevirdi ve hemen sandalyesinden kalktı. 

"Hoşgeldin bir tanem." diyerek yanağıma öpücük kondurduğunda kalakalmıştım olduğum yerde. Bu kadar ani bir yakınlık beklemiyordum doğrusu. Benden herhangi bir cevap alamadığında kimsenin fark etmeyeceğine emin olacak şekilde gözleriyle işaret etti cevap vermemi. O an kendime gelebildim ancak. 

"Hoşbulduk sevgilim." Ben de tıpkı onun yaptığı gibi eğilip yanağına bir öpücük kondurdum. Ancak bu iki öpücük arasında dağlar kadar fark olduğu da aşikardı. O, yalnızca insanların aramızdaki ilişkiyi inandırıcı bulması için yapmıştı bunu. Ancak ben onu öptüğümde hissettiğim teniyle dudaklarım alev alev yanıyordu şimdi. Duygu yoğunluğum yüzünden gözlerimin dolmamasını umuyordum. 

İçinde bulunduğum duygusal andan çıkmamı sağlayan şey ise "Hoşgeldiniz Damat Kim" sesini duymam oldu. Bakışlarımı sese yönelttiğimde masada oturan kadınla göz göze geldim. Adeta beni öldürüyordu bakışlarıyla. Daha ilk bakışta tanıdım, düğün günü hazırlandığım odaya girip beni gerçekten de öldürmeye çalışan bu kadını. 

-끝-

My Wish | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin