22. BÖLÜM
Melisa'nın bakış açısından
Görev aslında basitti. Müzeye git ve taşı al.
Gökçe abladan da izin almıştık. Elimizi kolumuzu sallayarak girip almamız ve sorunsuz çıkmamız gerekiyordu.
Hiç öyle olmadı.
1 saat önce
Silüetler ile Kimliğimizi gizleyerek müzeye girmiştik. Daha önce de sık sık geldiğim bir yerdi. Çocukken buraya gelirdim.
Resmi görevlerden birisinde olduğumuz için silüet giyme zorunluluğumuz vardı.
Gülümseyerek etrafa bakındım. Evren de yanıma geldi. Küçükken abim, Evren ve ben burayı çok sevdiğimiz için bizi sürekli buraya getirirdi. Birçoğunun uydurma olduğunu düşündüğüm hikayeler anlatırdı.
Küçükken çok inanılmaz geliyordu. Abimin anlattığı uydurma hikayeleri hayranlıkla dinliyordum. Atlanta'nın Kalbini de daha önce görmüştüm. Yerini de biliyordum.
Hatırlıyor olsam taşı almaya çok daha erken gelirdim. Silinen anılarımın arasında kalmıştı. Konusu açıldığında aniden hatırlamıştım.
Sanırım tetiklendiği zaman önceki hayatımdaki unuttuğum anılar geri gelebiliyordu.
Beyaz ve gri renkli yüksek duvarların arasından geçip içeriye girdim. İçeride camların içinde müzede sergilenen objeler vardı. İçimi bir huzursuzluk kapladığında temkinli bir şekilde içeriye girip etrafa bakındım. Diğerleri de sessizce yanımda ilerledi.
Ama bir şeyler yanlış hissettiriyordu. Bir şeyler farklıydı. Anlamlandıramayıp etrafa bakınmaya devam ettim.
Tanıdık bir histi ama nereden tanıdık geldiğini bilmiyordum. Tek bildiğim bunu daha önce de hissetmiş olduğumdu. Diğerlerine baktım. Herkes sessizdi. Garip bir şekilde kimse konuşmuyordu.
Sessizliği ilk Arda bozdu. "Burası beni boğuyor." Dedi.
"Böyle hisseden tek kişi olduğumu sanıyordum." Bu seferki yorum Beste'den geldi.
Sanki yoğun bir büyünün altında gibi baskılanmıştım. Yoğunluğu artmış bir ortamda yürümeye çalışıyordum. Üstelik çok tanıdık hissettiriyordu. Özellikle bundan emindim. Tanıdıktı.
Ama etrafta hiçbir şey bozulmamıştı. Her şey olması gereken yerdeydi. Görünürde hiçbir şey yoktu.
Yüksek beyaz kolonların arasında yürüdüm. Ellerimi duvara hafifçe dokundurdum. Bazı zamanlarda nesnelerin hafızalarını okumayı çok istiyordum. Duvarlara dokunmaya devam ettim. Her taraftan garip bir enerji alıyordum. Biraz midemi bulandırmıştı.
İlerledikçe midemdeki bulantı daha da çok artmaya başlıyordu. Başımın içinden vuran bir sızı vardı. Ellerimi şakaklarıma bastırıp iç çektim. Bunun normal olmadığını fark etmiştim.
Sanki doğrudan zihnim hedef alınmış gibi hissettiriyordu.
Arkamı dönüp bir sorun olduğunu söyleyecektim ki olduğum yere çakılı kaldım. Başıma giren keskin acı yüzünden hareket edemiyordum. Gözlerimin önü kararmaya başlamıştı. Hiçbir tepki veremiyordum. Zihnimde bir şeyler belirmeye başlamıştı. Bir anı. Yavaş yavaş oluşuyor ve anlaşılır hale geliyordu.
Karanlığın içine doğru bir adım attım. Boş bir caddede yürüyordum. Uzun zaman sonra ilk kez bir şeyler yolunda gitmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atlanta'nın Kalbi | Tamamlandı
Fantasyİlk hayatlarında düşman olan ikiz kardeşlerin hikayesi. Melisa Karahan; bütün hayatını hatalar üzerine kurmuş olan hikayenin kötü karakteriydi. Kaderine boyun eğmiş ve kendisini karanlık tarafa teslim etmişti. Böyle bir yaşam sürmesinin bazı bedelle...