Eren Jaeger
"Ayrılmak istiyorum."
Dorothea makyaj aynasından bana baktığında gözlerimiz buluştu. Gözlerini kırpıştırıp sürmekte olduğu rujunun kapağını kapattı.
"Ayrılmak mı istiyorsun?" diye sordu gülerek. "Asıl ben ayrılmak istiyorum adi herif."
Yüzümü buruşturdum, her zamanki gibi hatalı olan, suçlu olan bendim.
"Şimdi de kendini haklı çıkarmaya mı çalışıyorsun, seni kuzenim dediğin herifle sikişirken gördüm amına koyayım!" diye bağırdım sesimin tonunu ayarlayamadan.
Dorothea kahkaha attı, "Ve sen de benim seni aldatabileceğimi düşündün öyle mi Eren? Bana asla güvenmiyorsun. O gece ne kadar içtiğinden haberin var mı senin? Düz yürüyemiyordun bile!"
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı, "Beni şimdi deli yerine mi koyuyorsun? İçtiğim her şeyi önüme getiren sen ve senin o sikik kendini bana sürtmeye çalışan arkadaşındı."
"Kennedy ha! Ona olan bakışlarından bir şeyler anlamalıydım. Sen bir erkek orospususun Eren. Bir de hiçbir şey yapmamış beni suçluyorsun! Beni hak etmiyorsun."
Gözlerimi kapatıp sinirle güldüm. Bu kızın dünyada var olma sebebi neydi? Topu yerden yere vuruyordu.
"Sakince ayrılmak istiyorum. Aramızdaki aşk falan da değil zaten. Çekilmiyorsun, bana baskı yapıyorsun ayrıca beni deli yerine de koyuyorsun. Zaten seninle kavga etmeden ayrılabileceğimi düşünmek benim hatamdı, ben gidiyorum."
Ellerimi cebime koyup odasından çıkmaya çalıştığımda Dotty bir anda kafayı sıyırdı. Elindeki fırçayı bir anda bana fırlattı ve çığlık çığlığa bağırmaya başladı.
"HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ GİDEMEZSİN, ADİ ŞEREFSİZ!"
Ve sonra eline gelen her şeyi bana fırlatmaya başladı, çoğunlukla makyaj malzemelerini ve kırtasiye malzemelerini.
Kulağımı sıyırıp geçen bir Sharpie'ye inanamazcasına baktım. Bir şeyleri hedef alma konusunda berbattı.
"Artık gidebilir miyim?" diye sordum sakince.
Dorothea kıpkırmızı yüzüyle masasını dağıtmaya başladı, büyük ihtimalle yanına gidip onu sakinleştireceğimi falan sanıyordu ama öyle bir şey yapmayacaktım.
"Olmadı işte. Yürütemedik, çıldırmana gerek yok. Dünyanın sonu değil."
"Ah! Benden ayrılıp centilmen olmaya mı karar verdin Jaeger? Seni piç kurusu!"
"Pekala cevabımı aldım, ben gidiyorum." dedim ellerimi havaya kaldırarak.
Dorothea bana doğru yaklaşıp yeniden cırtlak sesiyle bağırmaya başladığında hala sakindim. "Sen gerçek bir sevgili istemiyorsun Eren. Asla istemedin ve nedenini bilmek ister misin?"
"Hayır."
Dorothea daha da öfkelenip suratıma doğru bağırmaya başladı.
"ÇÜNKÜ ZATEN BİR SEVGİLİN VAR! DESIREE BROOKS, ÇOCUKLUK ARKADAŞIM DİYE BANA KEKLEDİĞİN SEKSİ KIÇLI SMAÇÖR!"
Elleriyle omuzlarıma yumruk atmaya başladı. Pekala, şimdi kafam karışmıştı.
"O yüzden sana da sıçayım, o aptal kıza da sıçayım! Umarım küçük- ufak sikin-"
Ellerini kendimden uzaklaştırdım, "Geçen gün üstüne binerken devasa diyordun."
"Neyse ne! Umarım seni sikerler Eren Jaeger. Tercihen sert ve dikenlerle sarılı bir şeyle!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we bark at the park, e. jaeger
Fanfiction•Best friends, lovers, loners. •Eren bir ilişkiyi dört aydan daha fazla sürdüremeyeceğine inanırken, Desiree spor kariyerine odaklanmış mükemmel erkeğin onu bulmasını bekliyordu. •Bazıları onları arkadaştan öte görmezken, diğerleri ikisinin birlikt...