tw: smut
Desiree Brooks
Siyaset Bilimi dersimin bitmesini beklerken kalemimin ucunu fark etmeden ısırıyordum. O sırada dizimi de transa girmiş bir halde salladığımı fark ettim.
Kendime bir dur dedikten sonra sanki bir anda ışınlanmışım gibi büyük amfiye göz gezdirdim. Herkes derse odaklanmış dizüstü bilgisayarlarından dersle alakalı not alıyordu.
Benim yaptığım şey ise koca bir hiçti.
Nefesimi verip boşuna verim alamadığım dersten çıkmak için eşyalarımı toplamaya başladım. Profesör bana bir bakış attıktan sonra büyük ekranda slaytını anlatmaya devam etti.
Bilgisayar çantamı omzumda çekiştirip fakültenin bahçesine çıktım. Derin bir nefes alırken omuzlarımı indirip fakültenin bahçesinden çıkmak için adımlamaya başladım.
İki gündür neredeyse kimseyle konuşmamıştım. Derslere sadece girmek için giriyordum, oda arkadaşım Historia'dan daha az konuşuyordum ve bana yazıp duran Eren ve Reiner'ı da görmezden geliyordum. Konuştuğum tek bir kişi vardı o da erkek yurdundayken karşılaştığımız Armin.
Sanırım yavaş yavaş kafayı yiyordum.
Fakülte duvarının köşesini döndüğümde aniden durdum. Reiner da sigarasının dumanını üflerken bana baktı. "Desiree." dedi şaşırarak.
Kaşlarımı hafifçe kaldırıp ona doğru adımladım. "Selam."
"İyi misin? Buluştuktan sonra sana yazdım ama cevap vermedim. İktisat dersini bekliyordum ama sonunda seni buldum."
"İyiyim." dedim gözlerimi kaçırarak. "Sadece pek insan içine çıkabilecek gibi hissetmiyordum."
Reiner gözlerini kısıp sigarasını dudaklarının arasına götürürken üzerimi süzdü. Üzerimde beyaz bir büstiyer ve kolej ceketi vardı, altıma da bej rengi kargo pantolon giyiyordum.
"Dersin var mı? Takılmak ister misin?""Yapacak daha iyi bir işim yok." dedim omuz silkerek. Reiner gülümseyerek sigarasını son bir kez daha içine çekti ve yere atıp üzerine bastı.
"Sen iyi misin? O akşam bir şey mi oldu? Seni rahatsız edecek bir şey mi yaptım?" diye sordu birlikte yan yana yürümeye başladığımızda.
"Beni rahatsız etmedin. Etseydin takılmak istemezdim Reiner. Seninle alakalı değil, pek kendimde hissetmiyorum." dedim onun suçlu hissettmesini istemeyerek. Gerçekten, böyle davranmayı kesmeliydim.
"He tamam o zaman, iyi."
Birlikte yan yana yürürken onu inceledim. Üzerinde lacivert bir tişört altında da siyah bir eşofman vardı.
"Antrenmana mı gidiyordun?" diye sordum. Reiner kafasını salladı. "Benim için planını bozmana gerek yok, ben de geleyim salona."
"Olur." diye cevap verdiğinde yan yana yürümeye başladık. Salonun kapısından içeri girdiğimizde aramızdaki gerici sessizlik devam etmeye başlamıştı. Küçük grubun basketbol antrenmanı vardı ve Reiner birkaç çocuğa selam verdi.
Yanıma geldikten sonra birlikte soyunma odalarının olduğu koridora yürüdük, Reiner kadınlar soyunma odasının önünde durup yüzüme baktı. "Bir şey yapabilir miyim?" diye sordu.
Yüz ifadesi anlayıp kafamı salladığımda beni duvarla arasına alıp eğildi ve dudağıma yavaş bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kırpıştırdığımda bana baktı, "Siktir, tahmin ettiğim kadar yumuşaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we bark at the park, e. jaeger
Fanfic•Best friends, lovers, loners. •Eren bir ilişkiyi dört aydan daha fazla sürdüremeyeceğine inanırken, Desiree spor kariyerine odaklanmış mükemmel erkeğin onu bulmasını bekliyordu. •Bazıları onları arkadaştan öte görmezken, diğerleri ikisinin birlikt...