Eren Jaeger
"Her şeyi denedim." diye fısıldadım. Yüzümü duvara çevirip asılı posterlere baktım ve içimi çektim.
Yerimde kıpırdanıp sırtımı koltuğun alt kısmına yasladım. Desiree koltukta sakince nefes alıp verirken nemli saçlarına baktım. Banyo yaptıktan sonra yorgunluktan sızmıştı.
Ben de o uyurken her zamanki gibi ona söyleyemediğim kelimeleri söylüyordum.
"Anneme küçükken şey sormuştum, ruh eşi ne demek diye." kendi kendime sessizce kıkırdadım.
"Annem de bana en iyi arkadaş gibi ama ondan daha fazlası demişti. Seni herkesten daha çok tanıyan, içini dışını her şeyini bilen ve seni böyle kabul eden kişi demişti. Seni daha iyi bir insan yapar demişti, hatta şey... Sanırım onun yanındayken daha iyi bir insan olmana da gerek yok demişti."
Desiree uyurken burnunu kırıştırdığında yüzündeki minik noktalara baktım, bana kumları hatırlatıyordu. Yutkunup başımı onun bacağına yasladım, uykusu her zaman böyle derindi bu yüzden o uyurken böyle rahat davranabiliyordum.
Sanırım yanında davul çalsam da zor uyanırdı.
"Başka birinin yapabileceğinden daha çok sana güvenen, seni kabullenen ve senin bu versiyonunu seven kişi ruh eşin demişti."
Desiree bacağını hareket ettirdiğinde rahatsız olmasın diye kafamı çektim. "Biliyor musun daha dokuz yaşındaydım amına koyayım, söylediklerinden hiçbir bok anlamamıştım."
Kendi kendime yeniden kıkırdarken sehpanın üzerindeki bir bira kutusuna uzandım. Tıslamayla kutuyu açtıktan sonra yudumladım ve bacaklarımı sehpaya doğru uzatıp birayı bacaklarımın arasına koydum. "Ama sanırım, bir şeyleri geç anlama konusunda uzman olduğum için şimdi anlıyorum."
Biramı yudumlarken Desiree uykusunda bir şeyler mırıldanmaya devam etti.
"En yakın arkadaşımı aklımdan çıkarmanın bu kadar zor olduğunu hiç bilmiyordum. Bunu deneyimleyebileceğimi de bilmiyordum ama işte, buradayız."Biramı yudumlamaya devam ederken son birkaç haftadır olduğu gibi Desiree yeniden uykusunda mırıldanmaya başladı. Çoğunlukla benim ismimi.
Kafayı sıyırmamak için zor duruyordum, neden beni görüyordu? Neden o da en yakın arkadaşıyla böyle rüyalar görüyordu?
Bunca yıldır hep yan yanaydık ama cinsel olarak birbirinden hep uzaktık çünkü biz lanet olası çocukluk arkadaşlarıydık. Şimdi birbirimize seks mıknatısları gibi çekiliyorduk ve ben korkuyordum.
Desiree rüyalarında beni görüyor olabilirdi, ama zihninde neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu ve bilinmezlik beni korkutuyordu, bunca zamandır en yakın arkadaşımdı.
Bunun aniden bozulup başka bir şeye evrilme sürecinde tahmin ettiğim şeyler yaşanmayabilirdi. Çocukluğumuzdan beri büyüttüğümüz arkadaşlığımız paramparça olabilirdi, bu yüzden ben de risk almak yerine onu unutmayı denemiştim.
Hem de yüzlerce kez.
Gerçekten her şeyi denemiştim, onu aklımdan çıkarmayı, başka kızlarla olursam onu unutmayı.
Ama hepsinin sonu banyoda tek başıma Desiree'yi düşünerek ve kendime dokunarak bitiyordu.
Kendimden tiksiniyordum.
"Rüyalarımın amına koyayım." diye mırıldandı Desiree. Gözlerini hafifçe açıp hala uyku mahmuru gözlerle beni fark etti. Tek dirseğinin üstünde doğrulduğunda kaşlarımı hafifçe çattım, "Sen neden rüyasın?" dedi, alnıma işaret parmağıyla bir fiske attı ardından bir anda avcunun içini enseme yaslayıp beni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we bark at the park, e. jaeger
Fanfiction•Best friends, lovers, loners. •Eren bir ilişkiyi dört aydan daha fazla sürdüremeyeceğine inanırken, Desiree spor kariyerine odaklanmış mükemmel erkeğin onu bulmasını bekliyordu. •Bazıları onları arkadaştan öte görmezken, diğerleri ikisinin birlikt...