Desiree Brooks
Tırnaklarımı kemirmeye başlayacakken yanımda oturan Yelena elime vurdu. Spor salonlarının soğuk olmasına alışıktım fakat gerginlikten bacaklarımda olmayan tüylerim diken diken olmuştu.
"Çok kasıyorsun kendini." dedi Yelena bana bir bakış atarak.
"Sen de olsan sen de kasmaz mısın?" diye sordum gülümsemeye çalışarak. Yelena gözlerini devirir gibi yaptı, "Kastım da ne oldu? Sonuç yırtık bir lif. Kendine bunu yapma Desiree. Şurada sana saçma bir pankart açmış olan arkadaşlarına bak."
Gözlerimi arkadaşlarıma çevirmeden Yelena'ya baktım. "Gerçekten yırtık kas lifini anlatarak gerginliğimi gidermeye çok yardımcı oldun." dedim.
Ardından bakışlarımı tribünlere çevirdim. Connie ve Jean ellerindeki devasa diyebileceğim büyüklükteki bir pankartta, "BASTIR BROOKS!" yazısıyla zıplıyorlardı. Yanlarındaki Eren ve Armin'in bakışları benim üzerimdeydi. Sasha da Jean ve Connie'nin fotoğrafını çekmeye çalışıyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için başımı çevirdim ve ellerimi gözlerime siper ettim.
"O zamanlar yanımda sadece erkek arkadaşım vardı. Sakatlandıktan sonra beni terk etmişti." dedi Yelena dalgın bakışlarla.
Yelena'nın geçmişini hiç sormamıştım. O da bana neden antrenör olduğunu söylememişti ve şimdi en büyük sebebini görüyor gibiydim.
"Ulusalların seçmelerinde mi olmuştu?" diye sordum biraz daha gerilerek. Yelena bana gerçekleri anlattıkça başım dönüyordu. Yaşadıklarını şu an düşünmek korkutucuydu.
"Evet. Ve şu an seninki gibi bir durumum da yoktu. Tüm derslerim bok gibiydi, tek amacım ve tek kaçış yolum ulusal maçlara çıkıp smaç basmaktı."
Yelena derince içini çekti.
"Asla ikinci bir planım olmadı. Bu yüzden hayat bana ikinci plan için bir şans da tanımadı."
Yelena ulusallara katılacağı maçta sakatlanmıştı. Erkek arkadaşı onu terk etmişti ve o da sakat bacağını iyileştirmeye çalışırken tek başına çabalayıp antrenör olmuştu.
"Üzgünüm." diye mırıldandım sessizce.
Yelena yüzünü bana döndü. "Ne için?"
"Yaşadıkların için. Belki şimdi benim antrenörüm değil de, ülkeyi temsil eden smaçörlerden biri olurdun."
Yelena hafifçe sırıttı. "Git Brooks. Git ve hayallerimi yaşa."
Kaşlarımı hafifçe çattığım sırada bir şey daha söyleyecekken Yelena beni ittirdi.
"Ben-"
"Seni çağırıyorlar Desiree, ciddiyim." dedi Yelena zorla beni arkama döndürüp.
Elinde bir sekreterlik tutan gözlüklü bir kadın gerçekten adımı sesleniyordu.
"Siktir." diye fısıldadım irileşmiş göz bebeklerimle Yelena'ya bakarken.
"Git."
Ayağa kalkarken Yelena'ya doğru gözlerimi kıstım. "Dolaylı yoldan bana küfür ettin."
"Tabii canım, hadi Desiree dalgayı bırak."
Ona otuz iki dişimle birlikte sırıttım, önceden Caden'ın ağzını burnunu kırdığımızda aramızda geçen o konuşmayı hatırlatmak için, "Dalga denizde olur." dedim ve gittim.
Eren Jaeger
Desiree jürilerin olduğu uzun dikdörtgen masanın önüne geldiğinde Connie ve Jean yorulup yerlerine oturmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we bark at the park, e. jaeger
أدب الهواة•Best friends, lovers, loners. •Eren bir ilişkiyi dört aydan daha fazla sürdüremeyeceğine inanırken, Desiree spor kariyerine odaklanmış mükemmel erkeğin onu bulmasını bekliyordu. •Bazıları onları arkadaştan öte görmezken, diğerleri ikisinin birlikt...