➥willow

135 23 107
                                    

Desiree Brooks

Akşam yemeğini yedikten ve herkes kendi kendine takılmaya başladığında yeniden banyoya gittim. Aldığım hamilelik testlerini çıkartıp emin olmak için hepsine işedim ve beklemeye başladım.

O sırada kapı çaldı, büyük ihtimalle Eren'di bu yüzden kilidi açıp kapı aralığından dışarı baktım.
"Geleyim mi?" diye sordu.

Kapıyı tamamen açıp onun içeri girmesine izin verdim.
"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı. Ona lavabonun etrafına dizdiğim üç hamilelik testini gösterdim, "Emin olmak için." diye de açıklama yaptım. Eren kafasını sallarken içimi çektim, küvetin kenarına oturup beklemeye başladığında ben de onun yanına oturdum.

"Zeke uyudu," diye mırıldandı. Kafamı sallayıp başımı onun omzuna yasladım.

"Şu testi beklemek aşırı gericiymiş." diye fısıldadı Eren.

"Çıkması olasılığını düşünmek daha gerici. Ben, şimdi hamile kalamam Eren. Çocuklardan nefret ederim, çocukken bile kendimden nefret ediyordum zaten."

Eren sessizce kıkırdadı, "İleride yapmak istemez misin?"

"Daha kendi hayatıma yeni başlamışken değil. Ama doğurgan özelliğimin olması iyi, kadın gibi hissediyorum, tüm ipler benim elimdeymiş gibi anlıyorsun değil mi?"

Eren bu sefer burnundan nefes vererek güldü, "Küçük Desiree'ler tatlı olurdu."

Yüzümü hafifçe buruşturdum, "Sen çocuk sevmezsin Eren. İşin sadece başlangıç kısmını seviyorsun, seks."

Eren başımı onun omzundan ittirdi ve mızmızlandı, "Nereden biliyorsun be?"

Dudaklarımı aralayıp ona baktım, "Yan yana olmadığımız zamanlarda fikrin mi değişti? Yoksa hamile olduğunu söyleyen Dotty yüzünden mi babalık hormonların azdı?"

Bu sefer gülmeyip gözlerini devirdi. "He aynen he. Daha test çubuğu var mı? Ben de işeyebilir miyim?"

Gözlerimi kapatıp kısa bir kahkaha attım. "Ne o? Şüphelerin mi var?"

Eren gözlerini kapatıp karnını tuttu ve hamileymiş gibi ovdu. "Evet Desiree, sana açıklayamadığım bazı şeyler var."

Eren'in tişörtünün üstünden karnına karpuz gibi vurdum, ama gelime gelen tek şey tişörtünün altındaki sert karın kaslarıydı. Gülmeyi kesip yutkundum. Eren'in yanından kalkarken, "Olmuştur artık bunlar da." diye mırıldandım.

Kaçtığım için Eren arkamdan sırıtırken ben lavabonun kenarındaki testlere baktım. Hepsi tek çizgiydi yani negatifti. Rahatlayarak gözlerimi kapadım ve kendi kendime gülümsedim.

"Dediğim gibi, yemek yemediğinden. Şu an bile omurgalarını sayabiliyorum."

"Omurgalarımı rahat bırak. Kilom gayet iyi amına koyayım, manyak mısın?"

Ona çıkışmama sadece tebessüm etti ama gözlerindeki benim için olan endişeyi görebiliyordum. Testlerin hepsini tuvalet kağıdına sarıp çöp kutusuna attım.

Birlikte banyodan çıktığımızda Zeke koltuktan bir anda hortladı. Yerimden irkilerek Zeke'nin karanlıktaki silüetine baktım. "Lan." dedi şaşkınca bize bakarken.
"Tamam sorgulamayacağım. İyi geceler size." dedi ardından ve bizi hiç görmemiş gibi koltuğa geri yattı. Gergince nefesimi verip gülümsedim, Eren karanlıkta bana gülümseyerek alnımı öpüp geri çekildi.
"İyi geceler Desiree."

"İyi geceler Eren."

Ertesi sabah erkenden kalktık, ben mutfağa su içmeye gittiğimde Zeke sırt çantasında bir şeyler arıyordu. "Günaydın Desiree."

we bark at the park, e. jaegerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin