➥nobody's business

269 18 122
                                    

tw: smut, dirty talk

Desiree Brooks

Eve vardığımızda Eren önümde kapıyı açarken arkasından onun geniş omuzlarını dikizledim.

İçeri girdiğimizde Eren kapıyı ardından kapatıp bana döndü. O bana adım atamadan ben aramızdaki mesafeyi kapatıp kollarımı boynuna doladım, Eren beni aniden kalçalarımdan tutup kaldırdığında şaşkınlıkla çığlık attım. "Siktir."

Eren hafifçe gülümsedi ama anında gülümsemesi soldu, yüzü ciddileşip benimkine yaklaştı ve dudaklarımızı hızla buluşturdu.

Dudaklarımız buluştuğunda hızdan dolayı nefesim kesilirken boğazımdan bir inilti yükseldi. Eren sertçe beni kucağında taşıyarak kendi odasına taşıdı, kapıyı tek eliyle sertçe açıp beni yatağa kendisiyle birlikte attı.

Sırtım yatakla buluştuğunda ciğerlerimdeki hava boşaldı. Eren beni öpmeyi bırakıp alt dudağımı emdi ve şapırtılı bir sesle ayrıldı, çeneme ve boynuma aşağı öpücüklerini sıralarken nefes nefese ellerimi onun saçlarına götürdüm.

Saçını topuz yaptığı tokayı çözüp çıkardım ve bir yere fırlattım. Uzun saçları dökülürken ellerimi tutamlara daldırdım. Eren boynumu emerken kafamı yana eğdim, "Üstünü çıkar." dedi nefes nefese.

"Sen çıkar." dedim sertçe. Eren kaşlarını hafifçe çatıp üzerimdeki formamı yırtarcasına çıkardı. Hafif terli vücudum ışıkta resmen parlıyordu, bunları ışık açıkken yapmak zorunda mıydık acaba diye düşündüm.

Eren sütyenimden açıkta kalan memelerime öpücükler kondururken vücudunun alt kısmını benimkine bastırdı, "Ak siktir, ne yapıyorsun?" diye soludum. Eren yaramaz bir çocuk gibi bana baktı, "Sen ne yapıyorsun Desiree Brooks?"

Kendisini yeniden bana bastırdığında onun eşofmanı ve benim voleybol şortum arasından penisini hissedince Eren kulağıma fısıldadı, "Ne yapıyorsun bak, sikim sadece senin yüzünden bu kadar sert. Yaptığın tek şey deli gibi antrenman yapmaktı."

Yattığım yerden bacaklarımı onun kalçasının etrafına doladım ve kendimi bu sefer ben ona bastırdım.
"Beni mi istiyorsun güzelim?"

"Kahretsin evet." dedim nefes nefese. Göğsüm hızla inip kalkarken Eren sütyenimi çözüp odasının bir kenarına fırlattı. Meme uçlarım sonunda özgürlüklerine kavuştukları için rahatlarken

Eren dilini birinin etrafında gezdirdi, "Her yerin pembe ve beyaz, lanet olası pamuk şeker gibisin." dedi Eren meme ucumu emerken, gözlerimiz buluştuğunda onu bulanık görüyordum çünkü uyarılmaktan gözlerim dolmaya başlamıştı.

Benim tek yapabildiğim altında sızlanıp saçlarını çekiştirmekti. Eren diğer göğsümün ucunu parmaklarının arasına alıp oynadı, göğsümü yoğurup sertçe sıktığında acıyla sızlanıp saçını daha sert çektim. "Artık.." diye soludum nefes nefese.

Eren memelerimi rahat bırakıp ayrıldı, "Artık ne?"

"Lanet olası içime gir."

Eren burnundan soluyarak güldü, "Bunu kaldırabileceğinden emin değilim." diye mırıldandı.

"Ağzına sıçayım Eren." diye sinirle küfür ettim. Eren hafifçe dalga geçer gibi yüzünü buruşturdu. "Lütfen Desiree. Ağzına sahip çık."

Cevap vermek yerine kasıklarımı yeniden onunkilere bastırdım, altta olan taraf ben olduğum için bu onun deyimiyle mart kedileri gibi sürtünmekti.

Eren yeniden bir göğsümü eline alıp sıktığında elimi saçından aşağı omzuna indirdim ve omzuna hafifçe tırnaklarımı geçirdim.

Diğer eli sonunda voleybol şortumun lastiğini buldu. Rahat çıkarabilsin diye kalçamı biraz daha havaya kaldırdım, bu yine aramızda bir sürtünme oluşturduğunda Eren dişlerini sıkıp fısıldadı. "Biraz daha sabırlı olamaz mısın?"

we bark at the park, e. jaegerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin