"Yani sen diyorsun ki her gün Fulya'ların apartmanının önüne gidip bir adım gerisinden okula onunla beraber geliyorsun?"
Başımı olumlu anlamda salladığım zaman okul koridorunda Nil'le beraber yürüyordum. Nil bir yandan bana sorular soruyor bir yandan da benimle beraber kantine iniyordu. Sorusunu duyduğum an, "Evet," dedim gözlerini etrafta gezdirerek. "Böyle diyince sapıkça geliyor fakat Fulya bundan rahatsız olmuyor."
"Bu fazla rahatsız edici." dedi Nil yüzünü buruşturarak. "Fulya'dan bu kadar çok mu hoşlanıyorsun?" Merdivenleri teker teker inmeye başladık. "Evet Nil," dedim ona doğru. "Şüphen mi var?" Nil umursamazca omzunu silkti ve gözlerini etrafta gezdirmeye başladı. "Evet var." dedi sadece. "Ondan sıkılacağına ve onu çabuk bırakacağına eminim."
"Neye dayanarak söylüyorsun bunu?" dedim kantine adım atar atmaz. "Bir kaç aydır Fulya'yı size anlatıyorum. Herkes ondan ne kadar çok hoşlandığımı biliyor." Kantinin önündeki sıraya ilerlerken susmadım. "Her sabah evinin oraya gidiyorum diyorum. Sende kalkmış sıkılacaksın diyorsun. Neden böyle düşünüyorsun?"
"Benimki sadece tahmin Beste." dedi Nil. Şuan ikimiz de sıradaydık. "Bana böyle geliyor ve söylüyorum. Yanlış bir şey yapmıyorum, sana yalan atmıyorum." Gözlerimi etrafta gezdirirken kantin masasında karşılıklı oturan Ecem'le Anıl'ı gördüm. Anıl telefonuyla uğraşırken Ecem doğrudan bize bakıyordu. Aklıma gelen şeyle, "Sizin aranız Ecem'le bozuk mu?" diye sordum. "Sana karşı agresif. Sende ona karşı soğuksun. Eskiden hiç böyle değildiniz."
Nil arkasını dönüp Ecem'e baktığı zaman, "Bilmiyorum." diye mırıldandı. "Aramıza soğukluk girdi. Eskiden grubun ikizi bizdik. Şuan bana karşı fazla katı. Bunu ona sor, bana değil." dedi ve önüne döndü. Fakat rahatsız olduğunu yüzünden anlamıştım. Bu yüzden fazla uzatmadım ce dudaklarımı büzüp önüme döndüm. O sırada karşımdaki kız arkasını döndü ve ilk önce Nil'e sonra da bana baktı.
Bu Fulya'ydı.
Fulya Nil'i görür görmez hafifçe gülümseyip, "Nasılsın Nil?" diye sordu. "Seni fark etmedim." Nil ilk bana sonra da Fulya'ya baktığı zaman, "İyiyim," diye cevap verdi. "Sen nasılsın?" Fulya sırasını bana salıp arkama, yani Nil'in önüne geçtiği zaman, "Her zamanki gibi." dedi. "Neler yapıyorsun?"
Ben onları bırakıp kafa karışıklığı ve çatık kaşlarımla önüme döndüm. Nil ve Fulya arkadaş mıydı? Bir kaç saniye sonra Fulya Nil'e doğru, "Arkadaşın mı?" diye sordu beni kastederek. Başımı çevirip onlara baktığım zaman Fulya'nın dikkatle beni izlediğini gördüm. Nil başını salladı ve saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırarak, "Evet." dedi. "Yakın arkadaşım. Bizim şu meşhur gruptan."
O an Fulya'ya kendimi tanıtmak istemedim ve önüme dönüp, "Kahve." diye mırıldandım. Nil de anonimlik mevzusuna sadık kalıp benim ismimi ona söylemedi. Onlar konuşurken ben kahvemi aldım ve sıradan çıkıp Ecem'in oturduğu masaya doğru ilerledim. Kendime bir sandalye çektiğim zaman Anıl telefondan başını kaldırıp kısa gözlerini bana değdirdi.
"Nil ve Fulya'nın arkadaş oluğunu biliyor muydunuz?" diye sordum ortaya doğru. Ecem kısa süreliğine Anıl'a yan gözlerle baktı ve "O nereden çıktı?" diye sordu. Kahvemi masaya bıraktım ve ona döndüm. "Sırada karşılaştılar." dedim açıkça. "Fulya Nil'i görünce sohbet açtı. Bir arkadaş gibi konuşmaya başladılar. Fulya beni sordu ama ben ona kendimi tanıtmadan buraya geldim. Nil size bunu demiş miydi?"
Ecem gözlerini benden kaçırıp Nil'e baktı. Hiçbir şey demedi. O an bunun bir hayır mı evet mi olduğunu anlayamadım fakat Ecem bana asla yalan söylemezdi. Bir kaç saniye sonra Nil de kahvesini alıp Fulya'yla vedalaştı ve yanımıza doğru adımlamaya başladı. Kendisine bir sandalye çektiği zaman Ecem, cebinden telefonunu çıkardı ve masadan iletişimini kesti.
Nil'e döndüm ve "Fulya'ya arkadaş olduğunuzu bizden neden gizledin?" diye sordum. "Bu anlamsız. Aylardır size onu anlatıyorum, hem de her saniye. Sen bunu bana söyleseydin ben ona anonim olarak yazmazdım. Nil'in tanıdığıyım derdim ve onunla öyle arkadaş olurdum." Nil eliyle saçlarını karıştırıp, "Senin niyetin Fulya'yla arkadaş olmak değil ki." dedi bana doğru. "Senin niyetin başka. Sen ondan hoşlanıyorsun."
Konuşmama izin vermedi ve devam etti. "Fulya sana uygun bir tip değil Beste." dedi aniden. Yüzüne boş boş bakmakla yetindim. "Fulya ve senin kafa yapın çok ayrı. Fulya daha deli dolu, çevresi çok geniş, eğlenmeyi seviyor. Sen daha sakinsin, o bir dalga gibi ama sen durgun bir denizsin. İkiniz tamamen farklı insanlarsınız. Bunu hep dedim, hep de diyeceğim." Koluma dokundu. "Üzülmeni istemiyorum. Sen benim yakın arkadaşımsın."
Ecem kafasını telefonundan kaldırdığı an, "Bırakta buna Fulya ve Beste karar versin Nil." dedi ona doğru. "Başkalarının yerine sen karar veremezsin. Ayrıca bu yaptığın şey basbaya heves kırmak. Bir arkadaş bunu yapmaz." Nil Ecem'e döndüğünde, "İyiliğini istiyorum." dedi sadece. "Üzülsün istemiyorum. Bu heves kırmak değil. Geleceği görmek."
"Müneccim mi oldun?" dedi Anıl masaya oturduğumuzdan beri ilk defa konuşarak. O an benim kahvemi içtiğini gördüm. "Lise âşkları hep böyle olur zaten. Bırakta bazı şeyleri üzülerek öğrensin. Herkes gibi. Ayrıca ikisinin ters olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Ters kutuplar birbirini çekiyor edebiyatı yapmayacağım. İlişkilerde birisi hep diğerini alttan alır. Birbirlerine ayak uyduracaklardır."
Nil derin bir nefes alıp, "Peki o halde." diye mırıldandı. "Ben karışmayacağım. Beste ağlayıp zırladığı zaman onun yanında da siz olursunuz."
B: Eve erken mi gittin?
B: Az önce seni çıkışta gördüm
Fulya: Geçen gün galiba üşütmüşüm demiştim
Fulya: Artık eminim, baya üşüttüm
Fulya: O yüzden eve erken gittim, düzelip yarın geleceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1