Sakin adımlarla boş olduğuna emin olduğum sınıfa girip elimdeki soğuk algınlığı ilacını ve sıcak suyu Fulya'nın sırasına koydum. Dün üşüttüğünü ama yarın okula geleceğini söylemişti. Bense boş durmamış, en etkili soğuk algınlığı ilacını kapıp onun sırasına koymayı başarmıştım. Bunun için evden erken çıkmış, eczaneye uğramış ve okula erkenden gelmiştim; birilerinin beni görmesini istemezdim.
Oyalanmamak adına ilacı Fulya'nın sırasına hızlıca koydum. Tam arkamı döneceğim sırada sınıf kapısı açıldı ve o an ilacı masaya bırakan elim duraksadı. Arkamı döndüğüm zaman gördüğüm yüzü tanımamanın verdiği hissle derin bir nefes aldım.
İçeri giren kız uzun boyluydu, altın sarısı, dağınık saçları omuzlarından sarkıyordu ve uzundu. Gözleri baygın ve düz bakıyordu; bu uzaktan gözlerinin rengini çözemiyordum. Hırkasının tek kolu kaymıştı, çantasını tek omzuna asmıştı ve doğrudan bana bakıyordu.
Onu daha önce ne bu sınıfta ve de bu okulda görmemiştim.
Ardından hiçbir şey yapmadı ve en arka sıralardan birine doğru ilerlemeye başladı. Çantasını yan tarafa koyup cam kenarına oturduğu an ellerini hırkasının ceplerine iliştirdi ve alttan alttan bana baktı. Gözlerimi ona çevirip ellerimle ilaçları gösterdim ve "Bunları benim buraya bıraktığımı görmedin." diye mırıldandım. "Olur mu?"
Bir ilaçlara bir de bana bakıp, "Onlar gerçekten Fulya için mi?" diye sordu. Ardından başını eğip hafifçe güldü ve "Hangi ilaç?" diye sordu. "Ne seni ne de ilaçları göremiyorum fakat biraz daha burada dikilirsen başkaları hem seni hem de ilaçları görecek." Başımı sallayıp hızlıca sınıf kapısına ilerlediği zaman aklıma gelen fikirle, "Ya Fulya erkenden gelip sınıfta sadece seni görürse ve ilaçları senin bıraktığını sanarsa?" diye sordum.
Bana kısa bir bakış atıp, "Fulya benim umurumda değil." dedi. "Benim koymadığımı bilecektir. Merak etme." Elimi kapı kuluna koydum ve sınıftan çıkmadan hemen önce, "Teşekkür ederim." diye mırıldandım ve hızlı adımlarla kendi sınıfıma doğru ilerlemeye başladım.
Fulya: İlaçları sen mi koydun?
B: Başka kim koyabilir ki?
Fulya: Teşekkür ederim fakat içmiştim
Fulya: Kendimi iyi hissetmezsem yine içerim
B: Rica ederim, kendine dikkat et lütfen
Telefonu masaya koyup başımı kaldırdığım zaman kantindeydim ve bu sefer tüm grup buradaydı. Asya ve Ufuk test çözerken, Ecem ve Anıl telefondan oyun oynuyordu. Nil ise benim yanımdaydı ve benim gibi etrafı incelemekle meşguldü. Bir kaç dakika sonra elinde telefonla kantine doğru ilerleyen Fulya ilişti gözüme. Okulda olmasına rağmen boğazına sıkı bir atkı sarmıştı ve üzerinde de kalın bir ceket duruyordu.
Gözaltıları mosmordu, yüzü bitkin duruyordu ve üşüyor gibiydi. Onu incelediğim an, "Sana mı yazıyor?" diye sordu Nil. O an telefonumdan bir bildirim sesi yükseldi ve ben hiçbir şey demeden masanın üzerinden telefonumu aldım ve kilit ekranını açtım.
Fulya: Şimdi bir ıhlamur alırım, bir kaç saat sonra da senin verdiğin ilacı içerim
Fulya: Sağol anne, geçenki ıhlamuru vermeseydin şuan ateşler içindeydim
B: Alarmını erkenden kurmayı ve montunun önünü kapatmayı unutmazsan hasta olmazsın
Fulya: Alarmı erteliyorum, tek alarm kuruyorum ve bu yüzden geç kalıyorum
Fulya: Belki de beni her sabah sen uyandırmak istersin? Çünkü gerçekten alarmla uyanamıyorum
B: Arayarak mı?
Fulya: Hayır, pencereme güvercin göndererek
Fulya: Beni başka nasıl uyandırabilirsin?
Fulya: Bir kaç kez ararsan uyanırım
"Ben gidip bir Fulya'ya bakayım." dedi Nil o an. "Hasta gözüküyor. Arkadaşım sonuçta. Sormazsam ayıp olur." Ardından benim yanımdan kalkıp kantinde sıra bekleyen Fulya'nın yanına doğru ilerledi. Asya test kitabından başını kaldırdı ve Nil'le Fulya'ya bakıp, "Bunlar arkadaş mıydı?" diye sordu şaşkın şaşkın. Onun sorusunu Ecem cevapladı ve "Evet." dedi. "Arkadaşlarmış."
Asya kafa karışıklığıyla bana baktı ama benim dikkatim şuan başka yerdeydi. Nil ve Fulya bir kaç saniye konuştuktan sonra Fulya kendisine bir bardak ıhlamur aldı ve Nil'i kendi masasına davet etti. Tam o sırada sabah gördüğüm kız kantine adımlayıp kendisine bir kahve söyledi ve bizim masamızın hemen yanındaki masaya oturup gözlerini etrafta gezdirdi.
En sonunda Fulya'ya baktı. Yüzünde hafif bir tiksinme yarandı, daha sonra gözlerini önüne döndürdü ve kendisini izleyen benimle karşılaştı. Hiçbir şey yapmadı ve hiçbir şey demedi. Sadece bir bana bir de Fulya'nın yanında oturan Nil'e baktı ve dudaklarının sağ tarafı kıvrıldı. Hiçbir şey söylemeden önüme döndüm ve onu görmezden gelmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1