3.3

156 27 5
                                    

Göz pınarlarıma toplanan yaşları parmak uçlarımla hafifçe sildiğim zaman burnumu çektim ve ellerimi kucağıma koyup başımı da aşağı eğdim. Şuan okul içinde değildim, daha doğrusu değildik, Sedef'le birlikteydim ve bizim evin yakınlarında bir parkta oturmuştuk. Ben sessizce ağlarken Sedef beni izliyor, bir şeyler söylemek istiyor ama söylemiyordu. Bende şuan onu dinleyecek bir durumda değildim. Sadece eve gitmek istiyor, yorganı kafama kadar çekmek ve öylece uyumak istiyordum fakat Sedef'i bırakıp gidemiyordum.

Bir kez daha parmak uçlarımla gözlerimi kuruladığım zaman Sedef en sonunda elimi kavradı ve kendisine çekip, "Ağlama." dedi. Bu iyice ağlamama sebep oldu. Henüz neye ağladığımı bile tam olarak anlamamıştım. Sedef parmaklarını çenemin altına koyarak başımı kaldırdığı zaman saçlarımı elinin tersiyle geriye doğru itti; parmakları yaşlı gözlerimin etrafında gezinirken gözlerini benden ayırmadı. En sonunda iki elini de yanaklarıma sabitledi ve bir kez daha, "Ağlama Beste." dedi. "Susuyorum ama içim gidiyor. Seni böyle görmek istemiyorum."

Ve dudaklarını nemli gözlerime bastırdı. Hem de her ikisine.

Hiçbir şey söylemedim ve yapmadım. Orada öylece durdum ve ağlamaya devam ettim çünkü kendimi durduramıyordum. Neye ağlıyordum? Nazlı'nın Fulya'yı öpmesine mi? Fulya'ya söylediğim söyler yüzünden mi? Yoksa Fulya'nın hayatından daha hiçbir şeyi bile olamadan çıkmama mı? O kadar çok sebep vardı ki ağlamam için. Benim yerimde bir başkası olsa böyle sakin kalamazdı ama ben hiçbir şey yapamıyordum.

Sedef başını eğip bana yemyeşil gözleriyle baktığı zaman, "Bir de için için ağlıyorsun hem de sessizce, aynı kedi yavrusu gibi." diye mırıldandı. "Burnunun ucu da kızarmış. Palyaço." Hafifçe güldüğüm zaman parmağımın tersiyle burnumu sildim ve başımı ondan çevirdim. "Kendimi tam da palyaço gibi hissediyorum zaten." dedim ona doğru. "Söyleme öyle." dedi Sedef. "Üzülmeni anlıyorum ama Fulya üzülmene değecek bir insan değil." diye de devam etti.

"Fulya tam da üzülmeye değecek bir insan. Onun hayatından daha onunla çok şey yaşamadan çıktığım için ağlıyorum."

"O zaman ben ölmeliydim Beste."

O zaman ben ölmeliydim Beste. Seninle daha hiçbir şey yaşamayan ben, bu düşünceyle ölmeliydim diyordu.

Söylediği cümleyle beraber gözlerimi ona çevirdiğim zaman sessizdim. Ona durgun gözlerle bakarken o, bana artık tahammülü yokmuş gibi bakıyordu. "Üzülme demiyorum sana. Üzül. Hayatı her duyguyu hissederek yaşa. Ama değecek insanlara." Başımı iki yana salladım, "Anlamıyorsun." diye mırıldandım. "Fulya'yla olan anlarımı bilmiyorsun. Onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun." Sedef derin bir nefes aldığı zaman, "Biliyorum." diye mırıldandı. Sesindeki boğukluğu hissettim. "Bildiğim için yanındayım."

Burnumdan sesli bir nefes verdiğim zaman, "Seni ilk gören Fulya'ydı." diye mırıldandı. "Seni ilk soran da o'ydu. İlk arayan da. Ama hiçbir zaman cesareti olmadı sana yaklaşmaya. Onun seni aramasını izlerken sessizce seni çoktan bulmuş olan da bendim ama. Bunu ona hiçbir zaman söylemedim. Ama keşke onu beklemek yerine zamanında ben gelseydim yanına." Durdu ve devam etti. "O Nazlı'yla oldu. Bense kaldım böyle. Ayrılmalarına sebep oldum ama bunu isteyerek yapmadım. O gece o lafı söylerken onların ayrılmalarına sebep olduğumu bilseydim, o eve o gece gitmezdim. Sırf senin için."

Kafa karışıklığıyla, "Anlamıyorum." diye mırıldandım. "Hangi gece? Ne sözü?"

"O gece." dedi Sedef. "Arkadaşlığımızın bu hale gelmesine sebep olan gece. Babamın beni elinde bıçakla kovaladığı, Fulya'ların evine gidip yardım istediğim ama yardım bulamadığım gece. Reddedildiğim gece." Kısa bir nefes aldı. "Bana seni eve alamam, babam izin vermez, beni de atar dedi. Bense ona baban senin Nazlı'yla olan ilişkini bilse o evde barınmazsın zaten demiştim. O cümlenin yükü hâlâ omzumda çünkü bu cümlemden sonra onun hayatındaki her şey altüst oldu, benim yüzümden." Sesini kıstı. "Pişman mıyım bilmiyorum ama.. Ama'sı yok. Pişman mıyım bilmiyorum."

"Hayatını mahvetmesine sebep oldum. Ama bunu bilerek yapmadım. Fakat ona o kadar kızgındım ki Beste, o gece onun yüzünden ölebilirdim." Gözleri nemlendi. "İnsan her anında yanında olan birisinden böyle bir darbe alınca gözü dönüyor. Babasının duyacağını hiç düşünmemiştim." Başını iki yana salladı ve bana baktı, "Ben bencil değilim. Ama o da hak etti." diye devam etti. Şuan ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. "O gün Nazlı'yla ayrıldılar, babasının zoruyla. Fulya'nın içinde Nazlı hep ukte kaldı."

Nazlı Fulya'nın içinde ukte kaldı.

"Şuan onu sevdiğini ve istediğini düşünmüyorum. İçinde yarım kaldı sadece, biliyorum tamamlamak istemiyor ama öyle. Ne kadar uzak bile olsak onu en iyi ben anlarım Beste. Her ne kadar beni bencil adlandırsa bile." Derin bir nefes verdiğim zaman, "Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum." dedim dürüst olarak. "Konuşmama sebebinizin bu olduğunu bilmiyordum. Aklımdan bile geçmemişti." Başımı iki yana hafifçe salladım, "Ne düşünmem gerektiğini de bilmiyorum."

"Bir şey düşünme." dedi Sedef. "Düşüncelerini değiştirmek için anlatmadım sana bunları. Sadece artık bilmen gerekiyordu, Fulya bu konuda daha hassas. Sana anlatamazdı. Belki de daha uzun bir zaman sonra anlatırdı." Yutkunduğu zaman bana geri döndü. "Yani demem o ki Beste, Nazlı haklıydı. İki eski dostun meselesi sensin. Üzül, üzülme demiyorum hakkın var. Ama ben seni böyle görünce sanki ruhum daralıyor. Senden daha fazla üzülüyorum. Benim üzülmem problem değil, sen iyi ol bende iyi olurum."

Söyledikleri daha fazla ağlamama neden oldu.

"Ağlama." dedi. Kaç kere söylediğini artık sayamıyordum. Parmaklarıyla saçlarımı yüzümden çekti. "Ağlama." dedi. "Seni, sen bir başkası için üzüldüğün zaman bile bırakamıyorum. Neden?" Başını iki yana salladı. "Aklında bir başkasının olduğunu bile bile senden kopamıyorum. Neden?" Bana döndü. "Hiç mi sevemezsin beni?" dediği an daha fazla ağladım. "İhtimali bile yok mu?" Sessiz ağlamalarım, hıçkırıklara döndüğü zaman sessiz kaldım. "O kadar mı?" dedi bir kez daha. "Neden?" Başımı iki yana salladım. "Bir nedeni bile yok mu?"

"Özür dilerim." dedim sadece. Neden özür diliyordum? Buna mecbur değildim. Onu sevmeye mecbur değildim fakat yine de kendimi kötü hissediyordum. "Ben." dedim ve durdum. Devamını getiremedim, onu kırmaktan korktum. Sedef gözlerini benden çektiği zaman, "Anladım." dedi sadece. "Ben, seni sessizliğinden bile anlarım." Gözlerini kapattı. "Ama keşke şuan seni anlamasaydım."

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin