Nefes nefese okul merdivenlerini birer birer tırmandığım zaman bu soğuğa rağmen terleyen saçlarımı elimin tersiyle arkaya doğru ittim ve sırtımdan kayan çantamı düzeltip seri adımlarla koridora doğru ilerlemeye başladım çünkü geç kalmıştım.
Dün Sedef'le o soyunma odasında hiçbir şey konuşmamış, hiçbir şey yapmamış, dakikalarca beraber susarak oturmuştuk; bir süre sonra Sedef başını iki yana sallayarak ayağa kalkıp bana teşekkür etmiş ve beni o odada yalnız başıma bırakarak çekip gitmişti. Ona bir şeyler sormanın ve onu sıkıştırmanın yeri değildi çünkü bunu yapacak kişi ben değildim. Onun hayatında bir yere sahip değilken onu soru yağmuruna tutmam saçma olurdu; ben sadece ona destek olmuştum ve bunu neden yaptığımı bile anlamamıştım.
Sınıf kapısının kulpunu kavrayıp aşağıya doğru indirdiğim zaman kapıyı açtım ve başımı çevirip sınıfa baktım. Kocaman gözlerle ilk ağzına kadar dolu olan sınıfa daha sonra da hocaya baktığımda o da doğrudan bana ve dağılmış, muhtemelen kuş yuvasına dönen saçlarıma bakıyordu. Gözlerimi hafifçe sınıfa çevirdiğim an kendi sınıfımı yerinde bulamadım çünkü sımıfımla beraber burada tanımadığım insanlar da vardı.
Tek tanıdık Fulya ve Sedef'ti.
"Hoş geldin Beste." dedi Mehmet hoca bana doğru ima dolu bir sesle. "Neden geç kaldın?" Nefes nefese hem ona hem sınıfa baktığım zaman herkes doğrudan bana bakıyordu. "Sen geç kalmazdın hiç." Gözlerimi sınıftan alıp hocaya çevirdim. "Özür dilerim hocam." dedim sadece. Başını salladığında bana, "Bu gün C'lerle beraberiz." dedi. Durumu açıkıyordu. "Aynur hoca bugün izinli. Geç otur boş yerlerden birine." Tahtaya döndü. "Tabii bulursan."
Çantamı elime alıp arkamı döndüğüm zaman, "Yanım boş." diye bir ses duydum ve kafamı çevirip sesin geldiği yöne baktım. Sınıf doluydu, Ecem Nil'in yanındaydı, herkes ikili ikili otururken Fulya'nın yanı boştu; Ecem Nil'e ters ters bakarken bana döndü ve gözleriyle Fulya'nın yanını gösterdi. O an bunu onun planladığını anladım ama hiçbir şey söylemedim. Gözlerimi Sedef'e çevirmeden çantamı iyice kavrayıp başımı aşağı fikrim ve küçük adımlarla Fulya'nın yanına adımladım. Çantamı arkama yaslayıp ellerimi de masaya koyduğum zaman hocanın söylediklerini dinlemiyordum bile çünkü kalbim şuan ağzımda atıyor gibiydi.
Fulya'nın yanındaydım. Bir mesaj ötesinde değil, tam yanındaydım.
Bir kaç dakika sonra Fulya'ya yavaşça yan gözlerle baktım. Sınıfla ilgilenmiyor, pencereden dışarıyı izliyordu. Küçük dik bir buruna, simsiyah uzun saçlara, keskin ve sivri hatlara, büyük mavimsi gözlere, dolgun dudaklara, hafif koyu bir tene sahipti. Giydiği gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı, eteği dizlerinin biraz üzerindeydi ve ayağında kocaman botlar, omuzlarındaysa bir ceket duruyordu ve uzun, sivri tırnaklarını masanın üzerinde gezdiriyordu.
Bana göre Fulya'dan daha güzeli yoktu. Buna emindim.
Ben onu izlerken birden gözleri bana döndü ve ben anında başımı önüme çevirip tahtayı izliyormuş gibi yaptım fakat Fulya aniden kulağıma doğru eğilip, "Dersten sıkıldığını biliyorum." dedi. Bu konuştuğumuz ilk andı. "Matematiği kim sever ki?" Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirip benden bir cevap bekleyen gözlerine baktım ve turuncu saçlarımı geri atıp, "Ben severim." dedim. Bu cesaret neyin nesiydi? "Sadece şuan dikkatimi çekmiyor." Fulya bakışlarını benden çekip, "İnek öğrencisin herhalde." dedi. Ardından bana alaycı bir bakış gönderdi. "Kimse matematiği tüm yüreğiyle sevemez, imkanı yok."
Ardından masanın üzerinde duran defterime uzandı ve kapağını açıp cebinden bir kalem çıkardı. "Ortaokulda aldığım en yüksek matematik notu kırk falandı." dedi ve kalemle kağıta bir şeyler karalamaya başladı. " Lisede en son on almıştım. O da ismimi yazdım diyeydi. Matematik, kimya, fizik, bioloji falan dikkatimi çekmiyor. Ben tarih yaparım, türkçe yaparım, ingilizce yaparım. Ama matematiği hayır Çünkü anlamıyorum." Uzaktan durup çizdiğine baktı. "Ya sen?" diye sordu. Bunu laf olsun, canı sıkılmasın diye soruyordu. Biliyordum.
Şuan benimle sohbet ediyordu.
"Söylediklerinin aksine matematiği, fiziği, kimyayı ve biyolojiyi seviyorum." dedim sessizce. "Ve dediğin gibi inek bir öğrenci değilim. En son tarihten yirmi almıştım." Fulya'nın dudaklarından hafif bir gülüş kaçtı. "Yuh yani." dedi bana doğru. "Tarihten anlamıyor musun?" Başımı iki yana salladım. "Ortaokulda bile tarihten anlamazdım Fulya." Bu dudaklarımdan onun ismini, ona söylediğim ilk andı. Fulya bana döndü ve "Garipmiş," dedi. "İsmin Beste'ydi öyle değil mi?" Onaylar gibi gözlerimi bir kez açıp kapattım. "Nil'in arkadaşı Beste." dedi ve o an gözlerini benden çekip bir noktada sabitledi. Kime baktığına bakmak için başımı çevirdiğim zaman Sedef'le gözgöze geldim.
Bana baktı. Ardından Fulya'ya baktı ve yine gözlerini bana çevirdi. Hiçbir şey yapmadı. Saniyeler sonra gözlerimiz ayrıldı ve o başını çevirip göz temasımızı kesti.
Beste korkak Ecem, ben öyle değilim diyordu Nil. Korkaklar kaybeder, Beste korkuyor. Beste çekiniyor. O asla yapamaz çünkü Fulya korkakları sevmiyor.
"Öyle işte." dedi Fulya bıkkın bir nefesle. "Matematikte benim lanetim. Nereye gidersem gideyim peşimi bırakmıyor. Bende onu hiç anlamıyorum." Bir kaç saniye sustuktan sonra derin ama titrek bir nefes çektim içime. "Eğer istersen," dedim Fulya'ya doğru. Emin değildim. Cümlemi duyar duymaz meraklı bakışlarla bana döndü. Kalbim delicesine atmaya devam etti ve ben bir çırpıda, "Okul çıkışı sana matematik çalıştırabilirim." diye bir teklifte bulundum.
Bu cümle benim dudaklarımdan mı çıkmıştı?
Fulya'nın büyük gözleri daha da büyüdü. Kaşlarını kaldırdı, dudakları açıldı ve bana doğru, "Bana mı?" diye sordu. Gözleri bu soruyu bana sorarken bir kaç kez Sedef'e kaymıştı. "Bana önyargılı değil misin?" Hiç düşünmeden, "Hayır." dedim dan diye. "Sana ön yargılı değilim Fulya. Hiç olmadım. Olmam da. Seni tanımadan seni yargılamam." Fulya bana şaşkın gözlerle bakmaya devam etti. O an ne düşündü, kafasında neleri tarttı bilmiyorum ama en sonunda bana elini uzatıp, "Ben Fulya." dedi. "Artık her okul çıkışı matematik çalıştıracağın ve sana tarih öğretecek o kızım."
Selam, bundan sonra bölümleri her hafta atacağıma söz veriyorum. Beni instagramdan takip etmeyi unutmayın, kisgunesiusutur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1