"Yanımdan ayrılma Beste."
Sedef bize doğru atılan topu iki eliyle birlikte diğer tarafa gönderdiği an tek kolunu uzatıp beni aniden yanına doğru çekti ve gözlerini bana çevirmeden odaklanmaya devam etti. Ecem bir yanımda durmuşken Sedefte diğer yanımdaydı ve ben ikisinin tam ortasında durmuş olanlara anlam vermeye çalışıyordum. Top Sedef ve Fulya arasında gidip gelirken salondaki herkes ikisinin arasında olan gerilimin farkındaydı.
Nil, Fulya'nın yanında durmuş onlara atılan her topu itinayla geri gönderirken ben, Ecem ve Sedef'in ortasında durmuş bir bize bir de diğer tarafa giden topu izliyordum. Arada Ecem öne atılıp Sedef'e yardım ederken çoğu zaman yanımda duruyordu ama onun yüzünden de anladığım kadarıyla Sedef'in kaybetmesini istemiyordu.
Nil onlara doğru atılan topu geri bizim tarafa gönderdiği an topun bana doğru geldiğini fark ettim. Fakat kafam o kadar karışıktı ki ne yapacağımı bilemedim ve o an Sedef önüme atılıp topu havada diğer tarafa gönderdi. Bana döndüğü an, "Senin neyin var Beste?" diye sordu. Elinin içini alnıma yasladı. "Neden ruh gibi dikiliyorsun?" Ecem'in öne doğru atılıp toplara karşılık verdiğini gördüm.
Ona hiçbir şey söylemeden önüme döndüm ve başımı iki yana sallayarak Nil'in attığı topa karşılık verdim; bu topa elimin değdiği ilk andı. İlk set bizimdi, bu Sedef sayesinde olmuştu. Diğer seti Fulya ve Nil almıştı, onlar beraber iyi bir takımdı. Bir kaç saniye sonra oyuna ben de dahil oldum; biz bir kaç sayı daha aldık ve bu Fulya'nın moralini dehşet bozdu. Sedef oldukça rahatken Fulya'nın yüzünden ne kadar hırslı ve kinli olduğunu anlayabiliyordum.
Attığım top yere çakıldığı an, Sedef kafasını bana çevirmeden elini havaya kaldırdı ve bana uzattı; o an avuç içimi onun eline bastırdım ve profilini incelemeye başladım. Kalkıp burnunun ucu kıpkırmızıydı, altın sarısı saçları terlemiş yüzüne yapışmıştı, burnunun kırmızılığı yanaklarına da bulaşmıştı. Dudakları hızlı nefes almaktan titriyordu, tamamen kan ter içindeydi ve avuç içleri artık yaralar almaya başlamıştı.
Fazla ciddiye alıyordu. Ya da aralarındaki bu husumet fazla ciddiydi. Kısa bir mola aldığımız an Ecem yanımda belirdi ve bana su dolu bir pet şişe uzattı. "Bu son," dedi bana doğru. "Biz alırsak kazanacağız. Onlar alırsa berabere kalacağız." Pet şişenin kapağını açıp suyu yudumlamaya başladım. Daha sonra şişeyi Sedef'e doğru uzattım; Sedef şişeyi sorgulamadan aldı ve içindeki suyu içmeye başladı.
Tişörtünün uçlarını kavrayıp havaya kaldırdı ve yüzündeki terleri yavaşça sildi. Bu ders sondu, bir kaç dakika sonra zil çalacaktı ve herkes evlerine dağılacaktı. Elimin tersiyle alnımı sildiğim an Sedef bitirdiği suyunun kapağını kapattı ve yere bıraktı. Bana döndüğü an, "Gel." dedi. "Oyun anında yanımdan ayrılma."
Bunu bana söylediği ikinci andı.
Yanına adımladığım sırada, "Neden?" diye sordum sakince. "Neden yanından ayrılmayayım? Yoksa senin yanın güvenli bölge mi?" Sedef başını salladığı an hafiften dudaklarının kenarı kıvrıldı, gözlerini kıstı ve bana doğru "Aynen öyle." diye mırıldandı. "Suratına top yemek istemiyorsan yanımda dur. Benim yanım güvenli bölge." Gözlerimi devirip yanında oyunun başlamasını beklemeye devam ettim. Saniyeler sonra herkes yeniden yerini aldı ve Fulya topu ellerinin arasından bizim tarafa gönderdi.
Bu sefer topa daha yakın olduğum için hafifçe zıplayıp topa avuç içimi bastırdım ve diğer tarafa gönderdim.
Saliseler saniyeleri, saniyeler de dakikaları kovaladığı an aldığımız sayılar beraberdi; zilin çalmasına çok az kalmıştı. Sedef yere düşen topu alıp nefes nefese bir şekilde gözlerini Fulya'ya diktiği an düz gözlerle onu izlemeye başladı. Açık yeşil gözlerini doğrudan Fulya'nın kahve gözlerine dikti. Fulya ve Sedef arasında sözsüz, sadece bir bakışmayla konuşma geçti ve Sedef o an topu alıp yere fırlattı.
Sayı kazanacağı kesindi, bu seti alacağı kesindi ama o topu yere fırlatıp arkasına bakmadan spor salonundan çıkmayı ve berabere kalmayı tercih etmişti.
Bir saniye bile düşünmeden Sedef'in arkasından koştuğum an bunu neden yaptığımı sorgulamadım bile. Soyunma odasının kapısı açıldı ve bir hışımla kapandı. Seri adımlarla oraya ilerlediğim zaman kapının kulpunu aşağı indirerek kapıyı kendime çektim ve açtım. Sedef'i soyunma odasındaki uzun ince tahtaların üzerine oturmuş, dirseklerini dizlerine, ellerini de yüzüne yaslamış bir şeklide otururken buldum. Küçük adımlarla yanına ilerlediğim an onun gibi yanına çöktüm ve hiçbir şey söylemeden yanında oturmaya devam ettim.
O gün orada yalnızlığı birlikte paylaştık.
Susarak, konuşmayarak, o acısını, yalnızlığını, hayal kırıklığını; içinde birikmiş olan tüm duygularını benimle o odada sessizce paylaştı. Bense hiçbir şey söylemeden onu dinledim.
+90..: Bugün maç yapmışsınız sanırım
+90..: Beden dersinde
+90..: Nasıl geçti?
Fulya: Yorucu
Fulya: İzledin mi sen?
+90..: İzledim tabii ki de
Fulya: Hep böyle uzakta mı olacaksın?
+90..: Sıkıldın mı?
Fulya: Hep böyle uzakta mı olacaksın diyorum, neyini anlamadın?
Fulya: Hep böyle uzaktan mı izleyeceksin beni, hiç mi yanıma gelmeyeceksin?
Fulya: Hep böyle uzaktan mı konuşacağız seninle?
Fulya: Hiç mi sarılmayacağız?
Fulya: Belki de benim tam şuan sana sarılmaya ihtiyacım vardır
Fulya: Bazı duyguları uzaktan gözlerimle anlayamazsın
Fulya: Alışmakta bir duygu
Fulya: Bana kendini göster çünkü ben sana alışıyorum
Selam. Öncelikle okulu başlayan herkese başarılar dilerim.^ Hem 12.12'nin hem de Averda'nın bölümleri inanılmaz gecikiyor, farkındayım. Eskiden böyle değildi evet. Fakat bu aralar bazı sağlık durumları söz konusu olduğu için bölümler aksıyor. Bunu akışa sokmaya çalışacağım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.^
Not: Averda'nın bölümünü bu hafta, bilemediniz diğer hafta yayınlayacağım. Parla sözü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1