2.6

159 25 4
                                    

Arkadan topuz yaptığım saçımlarımı bir kez daha elimle kontrol ederken, gözlerimi Fulya'nın yaşadığı binaya çevirdim; bugün okula birlikte gidecektik ve üstelik bunu ona teklif eden de bendim. Sonuç olarak artık benim kimliğimi biliyordu, bana arkamdan değil yanımdan yürü Beste demişti ve ben, bu seve seve yapmaya zaten hazırıdım. Bir kaç gün önce yani mezuniyetten sonra birbirimizle konuşmamıştık, şimdi o günden sonra ilk kez okula gidiyorduk. Zaten okulun bitmesine ve yaz tatilinin de gelmesine oldukça az kalmıştı.

İçime derin bir nefes doldurduğum zaman omzuma astığım çantamı hafifçe düzelttim. Ortalıkta ufak adımlar attığım zaman Fulya, çıkış kapısında belirdi ve küçük, biraz da dengesiz adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Kısa eteği, açık simsiyah saçları ve üzerine giydiği okul formasından bağımsız tişörtüyle beraber bana doğru ilerlerken uykulu gözleriyle bana baktı. "Çok beklettim mi?" dedi o an. Başımı iki yana salladım. Oysa ellerini saçlarında gezdirerek esnedi ve "Uyuyakalmışım." diye mırıldandı. "Senin aşağıda olduğunu görmesem geri uyurdum."

Birlikte okula doğru yürümeye başladık. "İstersen gidip uyuyabilirsin." dedim kısık bir sesle. "Benim için sorun yok. Uykusuz duruyorsun." Gerçekten de gözlerinin içi kıpkırmızıydı. Fulya eliyle boşver yaptıktan sonra, "Uyumadım çünkü." dedi. "Ben uyuduğumda artık güneş doğmaya başlamıştı. Ama geri gidip uyumayacağım, seni tek bırakmam Kıvırcık merak etme." Buna hafifçe gülerken gözlerimi ondan çektim. "Sağol ya," dedim dilimin ucunda. "Sen olmasan nasıl giderdim bu okul yolunu?"

Fulya'ysa bana nazaran benimle daha rahat göz teması kuruyor, bana baktığını fark etmesem bile gözlerini üzerimden benden çekmiyordu. Bense onun gibi rahat olamıyor, gözlerimi ondan kaçırıyor ve benim ona baktığımı fark ettiği an ona bakmıyormuş gibi yapıyordum.

Aniden saçlarında bir el hissettiğim zaman, saçlarıma doladığım toka Fulya tarafından nazikçe çekildi ve kıvırcık saçlarım omuzlarımdan dökülmeye başladı.

Bunu neden yaptığını bile anlamamışken Fulya, tokayı bana uzattı ve "Saçlarını," dedi sakince. "Benim yanımda toplama. Bırak açık kalsınlar." Ardından parmak uçları benim saçlarımda gezinmeye başladı. Yanaklarıma sıcaklık yükseldiğini hissettim. "Neden?" diye sordum ona doğru. Fulya ellerini saçlarımdan çekmeden bana tepeden baktı ve "O sevmediğin saçlarına şiirler bile yazılır Beste. Bunun henüz farkında değilsin." dedi ve ellerini hafifçe saçlarımdan çekti. Saniyelik olarak duraksadığım zaman bunu ona belli etmek istemedim ve gözlerimi ondan kaçırıp, ellerimle dağılmış saçlarımı düzelttim.

Dokunuşu bir tüy kadar hafifti.

Bende hangi duyguları yeniden uyandırdığından haberi bile yoktu.

Konuyu değiştirmek amacıyla, "Matematik nasıl gidiyor? Yapabiliyor musun?" diye sordum ona doğru. Fulya yüzünü ekşitip, "Fark ettiysen tüm gün matematik, tarih, sınavlar, ders kitapları, sorular hakkında konuşuyoruz Beste." diye mırıldandı. "Bak bahar geldi, çiçekler açıyor, güneş artık hep tepede. Mesela bana kendinden bahset, sevdiğin şeylerden bahset matematiği sorup da ne yapacaksın?" Ani çıkışına karşılık duraksadığım zaman aslında haklı olduğunu, bizim birbirimizi tanımadığımızı ve bunun için de çabalamadığımızı fark ettim.

Biz birbirimizi çözmek istiyorduk.

"Ne duymak istiyorsun?" diye sordum ona doğru. Fulya bana baktı ve "Hakkında olan her şeyi." diye net bir cevap verdi. "Aklına gelebilecek her şeyi. Gelecekte ne olmak istediğini, sevdiğin çiçeği, uğurlu sayını, yapmaktan hoşlandığın aktiviteleri.. kendinle ilgili aklına gelen en saçma şeyleri bile söylemekte özgürsün." Bir kaç saniye düşündükten sonra, "Aslında gelecekte ne olmak istediğimi henüz bilmiyorum." diye konuya başladım. Nasıl devam edeceğimi bilmiyordum ama konu bir şekilde ilerlerdi. "Yani öğretmen olmak istemiyorum, mimarlık, mühendislik bana göre değil, polis falan olamam.. şuan hemşirelik diye kafama koydum ama emin değilim. Sen hangi bölümü istiyorsun?"

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin