0.8

662 84 35
                                    

B: Günaydın

B: Uyandın mı?

B: Deneme 1 2 3 6 8

B: Fulya?

Fulya kişisi aranıyor..

Fulya kişisi aranıyor..

Fulya kişisi aranıyor..

B: Hani bir kaç kez arasaydım uyanırdın?

B: Yalancı

Fulya kişisi aranıyor..

Fulya kişisi aranıyor.. Açıldı.

Gözlerimi kocaman açıp telefon ekranına bakakaldığım an saçlarımı düzelttiğim ellerim duraksadı. Bir kaç saniye ikimizden de ses çıkmadı ve ben yatağımın üzerindeki telefonu alıp emin olmak için gözlerimi ekrana sabitledim. Onu uyandırmak için aramıştım çünkü Fulya bunu benden istemişti; fakat telefonu açacağını hiç düşünmedim.

Saniyeler sonra telefonun diğer ucundan hafif bir öksürük sesi yükseldi. Fulya uykulu bir sesle, "Günaydın." dedi bana doğru ve bir kez daha öksürdü. "Dün sana haber vermeyi unutmuşum. Bugün okula gelmeyeceğim, rapor aldım çünkü çok hastayım." Kaşlarımı çattığım an ona geçmiş olsun demek ve neyi olduğunu sormak istedim ama bunu yapamadım. Biraz daha bekledikten sonra Fulya, "Endişelendiğini ve geçmiş olsun dediğini biliyorum." dedi. Ardından hapşırdı. "Teşekkür ederim. Grip olmuşum."

Bir kaç saniye daha gözlerimi kırpıştırarak ekrana baktığım zaman Fulya, "Evde misin?" diye sordu. O an cevap vermek yerine onaylar gibi bir mırıltı çıkardım. "Dersin başlamasına daha çok var zaten." diye devam etti. "Hep böyle erken mi uyanırsın?" Bir kez daha onay dolu bir ses çıkardığım zaman resmen ilk kez telefonla konuşuyorduk; bunun son olmamasını umdum.

"Bugün bensiz gideceksin okula, öyle değil mi?" diye sordu Fulya. Hiçbir şey söylemeden onu dinlemeye başladım. "Bu olayı bir arkadaşıma anlattığım zaman bunum rahatsız edici olduğunu söyledi. Oysa ki benim buna rızam var, kötü hissetmiyorsun öyle değil mi?" O arkadaşın Nil olmamasını umdum. "Belki bazıları bu durumdan rahatsız olabilir ama ben olmuyorum. Sonuçta beni yemeyeceksin, öyle değil mi?"

Dudaklarımdan hafif bir mırıltı çıktığı an gülmüştüm ve o da bunu duymuştu. Fulya beklemeden, "Peki o halde. Sen gitsen iyi olacak." dedi. "Geç kalırsın sonra. Bana iyi dinlenmeler." Burnunu çekti ve devam etti. "Telefonu kapattığımız an bir sürü mesaj atacağın konusunda yüzde yüz eminim fakat ben uyuyacağım. O yüzden geç görebilirim, parmaklarını boşuna yorma. Biraz halsiz hissediyorum, bakamayabilirim."

Derin bir nefes aldığım sırada Fulya bunu duydu ve "Kapatıyorum o zaman." dedi. "İyi dersler." Telefonu kapattığı ilk bir kaç saniye hiçbir şey yapamadan öylece oturduğum yere çivilendim. Haftalar önce Fulya'nın bir adım yakınından dâhi yürüyemezken az önce onunla sesli konuşmuştum; üstelik bunu isteyen de, aramamı açan da oydu.

Daha fazla geç kalmamak adına hızlı hızlı atan kalbimi sakinleştirmek için derin bir nefes aldım ve ayağa kalkıp çantamın fermuarını kapatarak dış kapıya doğru yöneldim. Montumu alıp üzerime geçirdim, beremi kafama taktım ve botlarımı çıkarıp ikisini de ayağıma soktum. En son kapıyı kapattım ve merdivenleri teker teker inmeye başlamadan hemen önce montumun fermuarını bir hışımla çektim.

Otobüs durağına adımladığım sırada bakışlarımı etrafta gezdirdim. Durağın önünde çok insan yoktu. Buna içten içe sevinirken durağın önüne iyice yakıştım; tam o an görüş açıma tanıdık bir sima ilişti. Bu geçen gün Fulya'ların sınıfında gördüğüm o kızdı. Hiçbir şey yapmadan ve hiçbir şey söylemeden uzaktan uzağa onu izleyerek durağa ilerlemeye devam ettim.

Boyu benden biraz uzundu. Kısa, siyah montunun önü açıktı. Salık sarı saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu, küçük, sivri burnunun ucu kıpkırmızıydı ve açık yeşil gözleri umursamazca etrafı gözetliyordu. Kulaklarında kulaklık vardı, kafasında siyah bir bere duruyordu ve aynı benim gibi ayağına kış botlarını giymişti. Omzunun tekini durağa yaslamıştı, insanlar otururken o ayaktaydı ve oldukça bıkkın görünüyordu.

Yavaş yavaş durağa adımlamayı sürdürdüm; bu sırada onun gözleri benim yürüdüğüm yöne çarptı ve beni gördü. Beni görür görmez kulaklığının tekini çıkardı ve sabırla yanına ilerlememi bekledi. Ellerimi montumun cebine soktum ve yumruk yapıp sakin adımlarla yanına geçtim. Beni görür görmez, "Okula mı?" diye sordu. Ona yandan bir bakış atıp, "Okul formalarıyla başka nereye gidebilirim?" diye sordum.

Bunu duyar duymaz dudağının sağ tarafı yukarıya doğru kıvrıldı ve elini bana doğru uzatıp hafifçe eğildi; eğilince sarı saçları tüm yüzünü kapladı. "Seninle doğru dürüst tanışmamıştık bile." dedi. O an gözlerimi kısıp açık yeşil gözlerini izlemeye başladım. "Ben Sedef. On bir c'den. Namı değer Fulya'nın sınıfından." Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp fazla beklemeden elimi uzattım ve "Beste." diye mırıldandım.

Çok geçmeden elini elimden çekti ve duruşunu düzeltip saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. "Sanırım otobüs gelmiyor." dedi yola baktığı zaman. "Ben yürüyeceğim. Okul zaten bir durak ötede. İstersen bana eşlik edebilirsin. İstersen de bu soğukta otobüs bekleyip okula geç kalabilirsin." Ardından benim cevabımı bile beklemeden önden yürümeye başladı. Orada daha fazla dikilmedim ve peşine takıldım çünkü ona soracak sorularım vardı.

"Fulya sırasında ilaçları görünce ne yaptı?" diye sordum yanına yetiştiğim an. Kısa bir süreliğine duraksadı ve başını bana çevirip, "Hiçbir şey." diye mırıldandı. O an ters giden bir şeylerin olduğunu anladım. "Ne demek hiçbir şey?" diye sordum şaşkın şaşkın. "Gülümsemedi mi? Bunların kim koydu demedi mi? Çantasına atmadı mı?"

Bir kaç saniye susup ikilemde kaldığı an, "Açık konuşmak gerekirse Fulya o ilaçlara dokunmadı bile Beste." dedi. "Onun için bu kadar uğraşman saçma." Okulun bahçesine beraber adımladığımız zaman kafa karışıklığıyla beraber kaşlarımı çattım. "Fulya'yla aranda olan husumeti herkes hisseder." diye cevapladım onu. "Fulya bana o ilaçları çantama attım, sonra içeceğim demişti. Açıkçası söylediklerine pek inanmadım şuan."

Sedef rahatça omuz silkip tek elini montunun cebine soktu ve bana doğru, "Keyfin bilir." dedi. Ardından adımlarını durdurdu okul kapısının önünde durdur. Bana baktı, bir şeyler diyecek gibi oldu ama bundan vazgeçip, "Bana eşlik ettiğin için sağol." diye mırıldandı. Tam gideceğim sırada, "Bunun için sana kahve sözüm olsun." dedi ve benim yanımdan ayrıldı.

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin