2.8

172 23 8
                                    

Sedef'le beraber okul bahçesinde, bir bankın üzerine oturduğumuz zaman ben, sessizce asfaltı izliyor ve tek kelime bile etmiyordum. Sedef'se arada bana bakıyor fakat benim gibi sessiz kalmayı tercih ediyordu; gerçekten de nasıl bir durumun içine düştüğümden haberim bile yoktu ve henüz hiçbir şey anlamış değildim. Dakikalarca burada hiçbir şey olmamış gibi oturmak yerine Sedef'e bakmadan, "Bana neden söylemedin?" diye sordum ona doğru. Sedef rahatsız olmuş gibi yerinde kıpırdandı ama bana bir cevap vermedi. Belki de elle tutulur değerde bir cevabı yoktu. Bir kez daha ona, "Bana niye söylemedin Sedef?" diye sordum. "Biliyorsan neden gizledin ki?"

"Neden Nazlı'nın söylediği "Aslında Sedef'in mevzusu sensin" cümlesini değil de, Fulya'nın seninle bana inat konuşuyor fikrini soruyorsun Beste?"

Dolu gözlerimi izlediğim yerden hafifçe kaldırıp ellerimle oynamaya başladığım zaman aslında Nazlı'nın bu söylediğine pek takılmadığımı fark etmiştim. Çünkü onun meselesi bensem, benim meselem de Fulya'ydı; yani bir kaç dakika öncesine kadar. Yine de başımı ona çevirip, "Sıra sıra Sedef." diye cevap verdim. "Hepsini sıra sıra soracağım." Sedef de aynı gözlerle bana baktığı zaman bakışlarını benden kaçırdı. "Nereden biliyordun?" diye bir soru yönelttim ona doğru. Sedef artık sorulardan kaçamayacağı anladı ve derin bir nefes aldı.

"Duydum." dedi bana doğru. "Nazlı'yla konuşurken. Sana söylemek hiç aklıma gelmedi çünkü Fulya'yı sevdiğini biliyorum. En azından kısa bir süre bile olsa sevginin karşılığını al istedim Beste." Durdu ve biraz bekledi. "Hem bana inanmazdın. Sen hep Fulya'ya inanmayı tercih ettin." Bakışlarımı ondan kaçırırken aslında haklı olduğunu fark ettim; ilaç meselesinde bile ben, Sedef'e inanmak yerine Fulya'ya inanmayı tercih etmiştim. "Mutlu olduğunu fark ettim. Yalandan bile olsa. O yüzden sana söylemek hiç aklıma gelmedi, eninde sonunda öğrenecektin zaten."

"Yalandan bile olsa, ona bağlanmama göz yumdun yani." dedim ona doğru. "Bu yaptığın bir iyilik değil Sedef. Haberin olsun." Aklıma bin tane ihtimal geliyordu; Fulya hâlâ Nazlı'yı unutmamış mıydı? Gözlerimi Sedef'ten ayırdığım zaman Sedef, "Biliyorum." diye mırıldandı. "Benim hiç doğru bir hareketim yok Beste. Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de. Gelecekte ne olur bilemem. Ama yine de size karışmak istemedim. Kenardan kendini görsen sen de susardın. Bence şuan hesap sorman gereken insan ben değilim."

"Haklısın." dedim söylediklerine karşılık olarak. "Hesap sorulması gereken kişi Fulya." Bunu yapabilir miydim tam emin değildim. "Senin benimle olan meselen ne Sedef?" Sedef sorduğum soruyla beraber aniden duraksadı ve hiçbir şey söyleyemeden bir kaç saniye yüzüme öylece baktı. Ardından gözlerini benden kaçırdı ve yavaşça ayağa kalkıp, "Bir meselem yok." dedi. "Derse gitmem lazım. Aklındaki soruları sonra sorarsın." Onun gibi aniden ayağa fırladım ve bileğini kavrayıp onu durdurdum. Bunu beklemiyor olacak ki hafif şaşkın gözlerle bana baktı.

"Bir meselen varmış işte." dedim ona doğru. "Nazlı söyledi. Sedef'in asıl meselesi Beste dedi. Bu ne demek?" Aslında ben aptal bir insan değildim; ne demek istediğini anlamıştım ama buna ihtimal bile vermediğim için ondan duymak istiyordum. Sedef bileğini benden kurtarıp, "Boş ver Beste." dedi. "Duymak istemediğin şeylerin üzerine gitme. Zamanı değil." Bu sefer koca bir adım atıp onun tam önünde durdum ve yine gitmesine engel oldum. "Söyle." diye bastırdım. "Demin bana bunu neden sorgulamadığımı sordun. Şuan soruyorum ama sen cevap vermiyorsun."

"Tam olarak neyi duymak istiyorsun Beste?" dedi Sedef. Hafiften kaşlarını çattığını ve sinirlendiğini hissediyordum. "Neyi zorluyorsun şuan?" Aynı şekilde benim de kaşlarım çatıldı ve baskın bir sesle, "Nazlı'nın söylediğini." diye cevap verdim. "Ben kimim ki Fulya senin inadına benimle konuşsun? Ben tam olarak bunu sorguluyorum ve nedenini duymak istiyorum." Sedef bir anda kolumu kavradı ve beni kendisine bir adım daha yaklaştırıp, "Duy o zaman." dedi. "Bu kadar aptal olma Beste. Bu kadar kör olma." dedi ve o an gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Fulya'nın sevgisinden beni hiç görmedin." dedi o an bana. "Üşüttü sırasına ıhlamur bıraktın, hasta oldu çantasına ilaç koydun, onunla geldin okula, onunla da gittin; üstelik bunları kendini daha ona göstermeden yaptın. Numarasını bulup yazdın. Peşinden koştun haftalarca. Tüm bunları yaparken bir adım arkanda olan beni o kadar umursamadın ki, ben kendimi görünmez sandım." Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı; duymak  istediklerim bunlar mıydı bilmiyordum ama yine de konunun bu kadar büyüdüğünü bilmiyordum.

"Geçen sana verdiğim çizim kim sanıyorsun?" dedi bana doğru. "Sensin. Seni çizdim ben. O kağıttan bende bir sürü var. Birinde sadece saçların, birinde gözlerin, birinde dudakların. Hepsini teker teker çizip, en sonunda birleştirdim ve onu da sana verdim; o çizim eminim ki hâlâ çantandadır, çıkarıp odana asmaya bile tenezzül etmemişsindir. Ama Fulya yapsaydı baş köşene çerçeveletirdin Beste. Bahsettiğim konu bu. Benim gözlerim seni ararken senin gözlerin hep Fulya'yı aradı. Fulya ne yaptı senin için?"

Okul bahçesine yavaş yavaş öğrenciler toplanıyordu ama bu Sedef'in umurunda değil gibiydi.

"Fulya seni, benim seni sevdiğim gibi sevdi mi?" Bunu bana itiraf ettiği ilk andı. "Fulya seni, benim seni düşündüğüm gibi düşündü mü?" Kalbim hızla çarpmaya başladı. "Fulya seni, benim seni beklediğim gibi bekledi mi hiç? Karşılaşın diye koridorları gezdi mi benim gibi, okul çıkışı belki arkamdan gelir diye otobüs durağına yavaş yavaş adımlayıp eve geç kaldı mı? Günlerce senden mesaj bekledi mi?" Başımı yavaşça iki yana salladım. Az önce dolu olan gözlerim, artık yalnız değildi; Sedef yeşil gözleri dolu dolu beni izliyordu şuan. "Yapma Beste. Bana kendimi görünmez hissettirme. Burada bende varım."

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin