"Peki o halde, okulda görüşürüz Nazlı."
Gülümseyerek telefona el salladığım zaman Nazlı, bana baktı ve aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdi; saniyeler sonra telefonu kapatıp derin bir nefes aldım ve saatlerdir oturduğum yatağımdan kalkıp odamın kapısına doğru ilerledim. Nazlı'yla şuanlık aramız çok iyiydi, sevgiliydik ve aynı sınıfta okuyorduk; sürekli birbirimizi görüyor, konuşuyorduk. Bu da bizim ilişkimiz için en iyisiydi çünkü birbirimize alışıyorduk. Annem bir keresinde onunla beni bankta otururken görmüş, bize yaklaşmıştı, bende mecburen Nazlı'nın benim okuldan arkadaşım olduğunu, ona tarih çalıştırdığımı söylemiştim.
Eğer onun sevgilim olduğunu söyleseydim ya da bir şekilde öğrenselerdi ilk babam, sonra annem beni öldürmekten beter ederdi. Daha Sedef'le bile bu kadar sık konuştuğumu bilmiyorlardı, hatta babam Sedef'le konuşmuyorum sanıyordu. Aynı okulda bile olduğumuzu bilmiyordu, eğer bilseydi beni okuldan alır, üstüne ev hapsi de eklerdi; onlar böyleydi. Annemse bizi görmüştü. Eğer bizi görmeseydi onun da hiçbir şeyden aynı babam gibi haberi olmayacaktı.
Benim özgürlüğümle alıp veremedikleri neydi bilmiyordum ama ben gizlice istediğim her şeyi yapıyordum. Beni kalıpların içinde büyütmeleri, akıllarınca beni korumaları demekti.
Üstelik daha on beş yaşındaydım.
Annemin bizi Sedef'le gördüğü gün yüzüm dahil her yerim çizik içindeydi. Sayısız küfür ve bağırışma sonrası beni onunla bir daha görüşmemem için tehdit etmişti. Çizikler bir şekilde geçerdi fakat sözleri hâlâ beynimin içindeydi; bu sesler ne zaman dururdu bilmiyordum ama onun tehditlerine hiçbir zaman boyun eğmemiştim. Yine de bunları pek düşünmek istemedim ve kapımı kapatıp mutfağa doğru adımladım. Saat neredeyse akşam on bire geliyordu, annem mutfakta oturmuş bir şeylerle uğraşırken kendime bir elma çıkardım ve tezgaha yaslanıp ona doğru döndüm.
"Şükür çıktın odandan." dedi alayla. "Kiminle konuşuyordun?" Elmadan bir ısırık daha aldığım zaman, "Nazlı'yla." cevabını verdim. Annem uğraştığı şeyden kafasını kaldırmazken, "Bir an Sedef'le diyeceksin sandım." diye mırıldandı baskın bir sesle. Ona omuz silktim ve "Sedef'le konuşsaydım bile onunla konuştuğumu sana söylemezdim anne." dedim. Annem doğradığı meyvelerden başını aniden kaldırdı ve şaşırmış gibi bana baktı. "Biz seni yalancı yetiştirmedik Fulya." dedi sinirle. Aynı şekilde ona baktığım zaman, "Ama kafeste yetiştirdiniz anne." dedim onun gibi.
Bu konuyu daha fazla üstelemek istemedi ve "Yarın okuldan sonra ingilizce dersin var." dedi. "Gitmeyi unutma." Başımı onaylar gibi salladığım zaman aslında o dersin birine bile girmediğimi bilmiyordu. Sedef'le okul çıkışı benim özel dersim bitene kadar dolaşıp eğlendiğimizi söylesem ne olurdu bilmiyordum ama söylemeyecektim de. Biz bunları konuşurken aniden kapı çaldı ve ben yavaşça koridora ilerledim ve o an, babamın da kapıya yaklaştığını fark ettim. Ondan önce davranıp kapıya vardım ve elimi kapı koluna yaslayıp kapıyı açtım.
Karşımda gördüğüm yüz yağmurdan ıslanmış, gözleri korku dolu Sedef'e aitti.
Gözlerimi kocaman açıp ilk önce haline, sonra da burada oluşuna şaşırmışken tek şaşıran kişi ben değildim. Aynı zamanda babamdı. "Sedef," dedim zar zor. "Ne oldu?" Sedef bir bana, bir de babama bakarken yemyeşil, aynı zamanda da dolu gözlerini gözlerime sabitledi. "Babam," dedi sadece. "Beni evden attı. Ayrıca çok sarhoş, beni hem evden attı hem de peşime takıldı." Durdu ve güçlükle devam etti. "Bıçakla." Bunu söylerken sesine gizlenen utanç beni daha da üzerken babam kapıyı onun yüzüne sertçe kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1