"Hayır yani Nil'le fazla yakın arkadaş olsa anlarım ama değiller ki? Neden böyle yapıyor sence? Ne batmış acaba ona, bunu anlamıyoru." Ecem elindeki tosttan bir ısırık daha alıp bana döndüğü zaman konuşamaya devam etti. "Aklımda bir kaç fikir var ama şu an söylemeyeceğim, analiz edeceğim sadece. Eğer aklımdaki fikir gerçekse.." dedi ve göz ucuyla yanında test çözen Asya'ya baktı. "Bu hiç iyi olmaz." Başımı çevirip kulaklıkla test çözen Asya'ya bir daha baktım. Kalemlerini kantin masasına dağıtmış sakince test çözerken hafifçe Ecem'e dönüp, "Ne demek istiyorsun?" diye sordum. "Ufuk Nil'den mi hoşlanıyor mu?"
Asya yanımızda kulaklıkla test çözerken kalemlerini masanın üzerine yaymış, sakin sakin soru çözüyordu ve bizi asla duymuyordu. Ecem sesini iyice kısıp, "Olabilir." dedi ve bana yaklaştı. "Hatırla. Ufuk sinemaya gittiğimiz zaman hep Nil'in yanına oturuyor, hep Nil'ye yardım ediyor ve onun yakınından yürüyor. Nil bizimle pek gezmiyor ama gezdiği zamanlar Ufuk onun yakınında oluyor." Arkasına yaslandı. "Bilmiyorum Beste. Sadece tahminen söylüyüyorum. Asya bize ağlayarak Ufuk'tan hoşlandığını söylediği zaman Nil'in onu rahatsız ettiğini söylemişti. Ufuk ve Nil yakınlığından hoşlanmıyordu. Hissetmiş."
Kafa karışıklığıyla onu dinleyip gözlerimi Asya'ya çevirdiğim an onun aklı bizde değildi. Birden hissetmiş kafasını test kitabından kaldırıp, "Bu ne ya," diye söylendi. "Bu fiziği kim icat etmiş abi? Kim?" Ellerini başının arasına aldı ve bana döndü. "Fizik bilen birisi bul bana en acilinden. Yapamıyorum. Pes edeceğim galiba ve çöpçü olacağım." Dudaklarımı büküp omuz silktiğim zaman, "Ufuk." dedim tek nefeste. Bunu bilerek söylemiştim fakat Ufuk'un dersleri gerçekten iyiydi. "Ufuk bizim sınıfın fizikcisi." Asya'nın modu düşerken kalemi masaya bıraktı ve "Kalsın." dedi. "Ben delirmeye razıyım." Ardından durup soruları izlerken, "O andavaldan hiçbir şey istemiyorum ben." dedi.
Ecem ona bakarken, "Hayırdır?" diye sordu ve bende bu soruyla beraber duruşumu dikleştirdim. "Aranızda ne oluyor Asya?" Asya durdu ve bir bana bir de Ecem'e baktı. Söylemekte kararsıza benziyordu. "Onu Nil'e bakarken yakaladım." dedi ve hızla öne eğildi. "Normal bir bakma değildi. Kızlar hisseder, hissettim. Uzun uzun daldı ve benim ona baktığımın farkında olmadı. Seslendim duymadı. En sonunda ne aşık aşık bakıyorsun dedim ve kavga ettik. Bana bunun beni ilgilendirmeyeceğini söyledi. Ondan sonra bende bir şeyler koptu ve cidden büyük bir kavga ettik. Sonra da şakalarıyla sırnaşmaya çalıştı, kabul etmedim çünkü bu durumdan artık bıktım. Bir bana bir Nil'e iyi."
"Onun amına koyayım." dedi Ecem sinirle. Asya duyduğu küfürle yüzünü buruşturdu. "Her haltı yiyor sonra sırnaşıp işleri çözeceğini sanıyor. Nefret ediyorum böyle tiplerden. Bir sıcak bir soğuk, ikinizi aynı anda idare ettiğini sanmıyorum fakat ikinizi de kaybetmek istemiyor, durum bu." Tam tostundan bir ısırık daha alacağı zaman arkasından masaya yaklaşan Anıl, Ecem'in elinden tostunu kapıp ağzına götürdü ve benim yanımdan bir sandalye çekti. Şuan Ecem Asya'nın yanında bense Anıl'ın yanında oturuyordum. Anıl Ecem'i gözleriyle gösterip bana döndü ve "Bu yine neye sinirlenmiş?" diye sordu. Gülümseyerek omuz silktim ve "Kendisine sor." dedim. "Fakat tahmin etmemek pek mümkün değil."
Asya, Anıl, Ufuk aynı sınıftayken, ben ve Ecem aynı sınıftaydı ve Nil, Sedef ve Fulya'nın sınıfındandı.
Anıl başını olumlu anlamda aşağı yukarı sallarken, "Ufuk." dedi. "Ufuk'a sinirlendi değil mi?" Dudaklarımı büzüp onay verdiğimde tosttan bir ısık daha aldı ve elini benim oturduğum sandalyeye yasladı. "Onu gördüğüm zaman bu tostun kağıtını ağzına tıkacağım." dedi. "Nil olayı için değil. Ecem'e karşı tavrı için." Tam o an kantinin kapısından Nil ve Ufuk girdi. Bizim kafamız onlara dönerken Nil gülümseyerek bir şeyler anlatıyor Ufuk'sa elleri cebinde onu gülümseyerek dinliyordu.
Gözlerimi Asya'ya çevirdiğim zaman ilk önce dikkatle onları izlediğini gördüm. Ardından gözlerini kıstı ve kaşlarını kaldırıp bakışlarını düzelterek önüne döndü. Kalemini yavaşça kavradığı zaman sinirden ellerini sıktığını gördüm fakat hiçbir şey söylemedim çünkü ne söyleyeceğimi, ne söyleneceğini bilemedim.
"Hah," dedi Ecem ve bana döndü. "Geldi bitirim ikili." Gözlerimi devirdiğim an, "İlgilenmiyorum." diye mırıldandım. "Ufuk'un bize yanaşacağını herkes biliyor. O dayanamaz. Hele siz sıra arkadaşısınız." Asya bana dönerken, "Hayır." dedi tek nefeste. "Sıramı değişeceğim." Asya'nın sinirle hareket ettiğini hepimiz biliyorduk fakat yine de bu konuyu üstelemiyorduk. Bir kaç saniye sonra telefonuma ardarda bildirimler düşmeye başladı. Telefonu elime aldığım zaman Ecem'in ilgili bakışları bana döndü fakat ona bakmadan telefonuma baktım.
Sedef: Selam Beste, naber?
Sedef: Benim Sedef
Sedef: Bir kaç gün önce birlikte okula yürüdüğümüz zaman sana kahve sözü vermiştim, hatırlıyor musun?
Sedef: Eğer sende ister bugün borcumu ödeyebilirim
Sedef: Okulda mısın sen?
Kaşlarımı çattığım zaman Fulya'nın mesajına tıkladım.
Fulya: Naber Kıvırcık, okuldasın herhalde?
Fulya: Demin seni gördüm, kıvırcık saçlarını o gözlerinden çekersen beni görebilirsin
Fulya: Ödev defterini yukarı gelir, bizim sınıfa
Fulya: Kontrol edeceğim
Fulya: Daha sonra da yenilgi cezanı vereceğim
Fulya: Geç kalma💆🏻♀️
Başımı telefonumdan kaldırıp sabit bir yüz ifadesiyle Ecem'e baktığım zaman telefonumu masanın ortasına koydum. Ecem telefonumu alacağı zaman Anıl ondan önce davrandı ve telefonumu alıp, "Ne bu?" diye sordu. "Sedef ve Fulya'nın mesajlarına bakın." dedim sessiz bir tınıyla. Asya bizimle ilgilenmediği için ona haber bile etmedim; Ecem'nin yanına sessizce soru çözüyordu. Ecem'se oturduğu sandalyeden kalkıp Anıl'ın yanına geldi ve gözleriyle bana atılan mesajları okumaya başladı.
Bir kaç saniye sonra Anıl bitirdiği tost kağıtını buruşturup masaya fırlattı ve bana telefonumu uzattı. Telefonumu aldığım zaman Ecem dirseğini Anıl'ın omzuna yaslayıp, "Flört tutulması.." dedi düşünceli bir sesle. Bu gözlerimi devirmeme neden olurken, "İşin zor." diye devam etti. Alay ediyordu. "Şuan karar vermelisin. Sedef'le kahve mi içeceksin yoksa Fulya'yla ders mi çalışacaksın?" Anıl ellerini önünde birleştirdiği sırada, "Bence kararını çoktan verdi." dedi kendi kendine. "Okuduğun an kararını verdin öyle değil mi?"
Omuz silktiğim zaman defterimi göğüsüme bastırdım ve "Bu bir karar değil." dedim. "Söz verdim ve sözümü tutuyorum. Sedef'le de Fulya'dan sonra kahve içeceğim." Durdum ve Ecem'e baktım. "Ayrıca onlar benim flörtlerim de değil Ecem. Bunu nereden çıkardın?" Ecem bana alttan alttan gülümsedi ve "Neyin o zaman?" diye sordu bilmiş bilmiş. "Askerlik arkadaşların mı Beste? Kandırma kendi çünkü ben kanmam. Benim beynim cin gibi çalışıyor." Derin bir nefes verdiğim zaman onları arkamda bıraktım ve Ufuk'la Nil'e gözlerimi dahi çevirmeden kantinden çıkıp telefonumu kavradım.
Beste: Bugün okula gelmedim :p
Fulya: Okulda olduğunu biliyorum.
Fulya: Asker adımlarıyla hemen yanıma geliyorsun
Fulya: Anlaştık mı?
Fulya: Cezanı hafif vereceğim
Beste: Kaybedeceğimi nereden biliyorsun?
Fulya: İçime doğdu diyelim
Kaybettiğimi zaten biliyordum.
Bestenin telefonu çift hatlı arkadaşlar, Beste ve Fulya, Beste ve Sedef sahnelerini diğer bölüme yazacağım🫶🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12.12 (gxg)
ChickLit"Her tarihin bir anlamı vardır. Her tarih bir anlam taşır." 12.12.21 yuri 1