2.2

198 34 7
                                    

"Teşekkür ederim Ufuk, saçlarımı Ecem yaptı." dedim saçlarıma geldiğimizden beri bana iltifatlar yağdıran Ufuk'a. Haftasonu olmuştu ve biz şuan hep beraber okulun mezuniyet törenindeydik. Yeni müdür büyük, bahçesi olan bir yer kapattırmıştı; içeride yemek yiyor, dışarıda bizim için olan uzun, küçük masalarda ayak üstü durup bir şeyler içiyorduk; arkadan da müzik sesi yükseliyordu. Okulum hiçbir zaman böyle bir etkinlikte bulunmamıştı ve bende hiçbir zaman böyle bir etkinlikte bulunmamıştım. Bu yüzden Ecem erkenden eve gelip ikimizi de hazırlamıştı.

Ecem kıvırcık saçlarıma bolca köpük sıkıp onları normal bir duruma sokup açık bırakmayı tercih etmişti. Makyajımı yapmış, bana da bordo, kısa ve yandan yırtmaçlı, askılı bir elbise vermişti. Ayaklarıma da elbisemle aynı renk bir ayakkabı giyinmiş, buraya Ecem'le beraber gelmiştik; bizi evlerimizden Anıl almıştı, tabii ki de Ufuk'la beraber. Asya'yısa buraya babası bırakmıştı. Ecem bembeyaz, tenine yapışan uzun bir elbise giymişken Asya, siyah ve oldukça hoş bir elbise giymiş, Ufuk'un yanında durarak etrafa somurtmakla meşguldu.

Anıl ve Ecem'se bugün baya yakınlardı. Keçi gibi kavga etmiyor, birbirlerine sinirli bakmıyorlardı; Ecem şuan Anıl'ın koluna girmiş, gülümseyerek bizi izlerken ben, etrafı izliyordum. Ecem'le aralarında ne vardı pek bilmiyordum ama bu gece bunu öğrenecektim. Ben bunları düşünürken bir anda Asya, "Herkes çok çirkin giyinmiş." dedi kısık bir ses tonuyla. "Abartı giyinmişler. Nazlı'ya baksanıza. Kafasına sim dökmediği kalmış, o saç ne?." Ufuk Nazlı'ya kısa bir bakış atıp bana döndü ve "Abartın âlası burada." dedi beni göstererek. "Hem saçları, hem de makyajı efsane olmuş. Elbisesi desen harika ama çok kısa." Ecem bunu duyar duymaz Ufuk'un koluna hafifçe vurup, "Kes sesini." dedi. "Onu yavuklusu için böyle yaptım. Hem makyajı yok denilecek kadar az, kör müsün? Elbiseye verip makyajdan aldık."

Anıl bize dönüp, "Harbiden." dedi şaşırarak. "Herkes baya abartılı giyinmiş. Ve müdür kimseye de bir şey demiyor, neden acaba?" Ufuk gözlerini devirirken, "Salak mısın kardeşim?" diye sordu Anıl'a doğru. "Buraya gelmek için herkes ne kadar para verdi ona. Kızlar da akıllarınca ceplerinden çıkan parayı değerlendirmek için böyle abartılı giyindi." Ecem bir anda konuya dahil olurken baskın bir sesle, "Hayır." dedi. "Kızlar nasıl istiyorlarsa öyle giyindi Ufuk. Ayrıca paranın lafını siz yaparsınız anca, biz değil."

Ecem susunca araya girip, "Ne dersen de Ufuk, moralimi bozamayacaksın çünkü bugün ben bile kendimi beğendim." dedim Ufuk'a doğru. Anıl bana döndüğü zaman, "Sen zaten güzel bir kızsın Beste." dedi ve o an gözlerimi ona çevirdim. "Özgüvensiz hissetmeni gerektirecek bir kusurun yok." Oysa buraya gelmeden önce Ecem'le kavga etmiştim; kıvırcık saçlarımı düzleştirmek, çillerimi kapatmak, uzun, vücudumu göstermeyen bir elbise giymek istemiştim ve Ecem buna izin vermemişti. Söyleriklerine karşılık olarak Anıl'a hafifçe gülümserken gözlerimi teşekkür ederim anlamında bir kez kırpıp açtım.

Ortam sessizleşince Ufuk, somurtarak etrafı izleyen Asya'ya, "Sende çok güzel olmuşsun somurtkan." dedi. "Elbise yakışmış."

Asya duraksasa da bunu ona belli etmedi. "Sağol." dedi dilinin ucunda. "Sende çok çirkin olmuşsun Ufuk. Saçlarını ineğe mi yalattın?"

Ufuk derin bir nefes çekip, "Hasbinallah." dedi sinirle. "Bu kıza iltifatta yaramıyor."

"Senden yaramıyor."

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin