2.3

189 27 41
                                    

Geçmiş.
Fulya'nın gözünden.

"Nazlı'yla aranız nasıl?"

Şuan okul bahçesinde oturmuş, Sedef'le beraber öğle arasının geçmesini beklerken bir yandan konuşuyor, bir yandan etrafı inceliyor, bir yandan da Sedef'in çizdiği resime bakıyordum. Nazlı dediği kızla daha yeni tanışmıştık ve o da bizim okuldandı. İlk her ne kadar arkadaş olduğumuzu düşünsekte zamanla birbirimizden hoşlandığımızı anlamıştık. Sedef'se Nazlı'yı hiç sevmemişti fakat yine de bana bunu çok belli etmiyor, onun olduğu ortamlara da pek girmiyordu. "İyi." dedim Sedef'in sorduğu soruya ithafen. "İlerliyor bir şekilde."

Sedef başını yavaşça salladığı zaman, "Sizinkiler bilmiyor değil mi?" diye sordu. Onaylar gibi bir mırıltı çıkarırken, "Arkadaşım olarak biliyorlar." dedim. Aniden bana döndüğü an, "Baban bilse seni öldürür." dedi ve o an gözlerimi ona çevirdim. "Baban seninle konuştuğumu da öğrense beni döve döve öldürür Sedef." dedim bıkkın bir nefesle. Sedef kısaca duraksasa da kalemini durdurmadı ve "Öğrenmeyecek." dedi sadece. "Bu zamana kadar gizlediysek, bundan sonra da gizleriz Fulya. Açma bu konuyu, sana benim yüzümden dokunmasına izin vermem." Burnumdan alaylı bir nefes verdiğim zaman bu bana komik gelmişti. Yine de bunu ona belli etmedim ve "O halde Nazlı'yı da gizleyebilirim." dedim.

Sedef dudak büzüp omuz silktiği zaman, "Umarım Fulya." dedi. "Umarım gizlersin ve mutlu olursunuz. O kız pek doğru bir karar değil gibi fakat ben hep yanındayım. Buna şüphen yoktur umarım." Bu doğruydu. Tek bildiğim şey vardı, o da Sedef'in beni asla bırakmayacağıydı. Yılların arkadaşlığı, kolay kolay dağılmazdı ve biz Sedef'le sadece arkadaş değil, birer kardeş gibiydik. Yine de bunları o an düşünmek istemedim ve kafamı kaldırıp bir kez daha öğle arasında gezişen çocukları izlemeye başladım. Bir kaç saniye sonra gözlerim, okulun giriş kapısına değdi ve o an gözlerimi hafifçe kısıp tüm dikkatimi oraya vermeye çalıştım.

Bu kızı okulda ilk kez görüyordum.

Bakır saçları, gözünün önünde dökülürken saçlarının her bir teli kıvır kıvırdı. Küçük boyu, kabarlık, uzun saçları, omzunda ona büyük gelen bir çantası vardı. Büyük kahve gözleriyle beraber etrafı incelerken, kendisine bir bank seçip oturdu. Bu mesafeden onun yüzünü göremiyordum ama sanırım yüzünün üzerinde çiller vardı; güzeldi. Hem de fazlasıyla. İmrenilecek bir güzelliğe sahipti.. Küçük parmaklarıyla oynamaya başladığı an, kafasını kaldırıp anlık olarak bana baktı ve o an gözgöze geldik.

Gözlerimi hemen başka yöne çevirdim.

Kimdi bu?

"Bu kim?" dedim gözlerimle gördüğüm kızı gösterirken. Sedef başını kaldırıp gösterdiğim yere bakarken, "Beste diye bir kız." dedi bana doğru. "Okula yeni gelmiş. Çekingen birisi sanırsam." Omuzlarını silkti. "İlayda dedi bana. Sevmiş bu kızı." Dilimi dudaklarımda gezdirirken bir kez daha başımı çevirip, isminin Beste olduğunu yeni öğrendiğim kıza bir kez daha baktım. Aynı şekilde bankta otururken, isminin Ecem olduğunu bildiğim bir kız gelip onun yanına oturdu. Daha fazla onları dikizlemeyi kestim ve önüme döndüm.

Gözlerimi kıstığım zaman dilimden çıkan ilk söz, "Kıvırcık." oldu.

Hava yavaş yavaş kararmışken biz, mezuniyet alanından biraz uzakta küçük bir bankta oturmuştuk; Fulya omuzundaki gitarı kucağına yerleştirmiş parmaklarını tellerine bir kaç kere dokunduruyorken yanında öylece oturmuş onu izliyordum. Hafifçe gitarına eğildiği için siyah saçları hem gitarının, hem de yüzünün önünü kaplıyordu. Bir kaç kere daha uzun parmaklarını gitar tellerinde gezdirdikten sonra bana döndü ve "Söyle bakalım." dedi nazikçe. "Benden hangi şarkıyı duymak istiyorsun?"

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin