1.8

219 30 3
                                    

Oylamayı unutmayın.^^
Geçmişten bir anı.

"Sen onu yanlış yapıyorsun Sedef, sen hiç öyle çiçek gördün mü ya? Etraf dolu çiçek." dedi her yeri tebeşir lekesi olmuş Fulya. "Bak böyle yapacaksın, çek bi' elini, ver tebeşirlerini bana." Ardından tebeşirli küçük parmaklarını kaldırıma götürüp Sedef'in resmine bir kaç çizik atmaya başladı. Sedef, Fulya'ya kızgın gözlerle baktığı zaman ona doğru, "Sen kendi resminle ilgilen Fulya." dedi ve Fulya'nın parmaklarını kendi resminden itip tebeşirlerini kendisine doğru çekti. Fulya ona bıkkın bir bakış attığı zaman dışarıda oturmuş kaldırıma resim yapıyorlardı çünkü Sedef resim çizmeyi çok severdi.

Fulya yine de çok bilmişliğinden kalmadı ve dayanamayarak, "Ama çiçeğin sapını siyah yapıyorsun Sedef!" dedi. "Sen salak mısın? Hiç sapı siyah olan bir çiçek gördün mü? Alay ederler sana sonra. Kör mü bu kız diye. Yeşil tebeşirin yoksa vereyim."

Asla anlaşmaz, sürekli didişip, kavga edip dururlardı fakat birbirlerinin yanından asla ayrılmaz, beş dakika sonra barışırlardı. İkisi de birbirinden inatlardı. Sedef kısa, sapsarı saçlara, bembeyaz bir tene, açık yeşil gözlere sahipken Fulya ona nazaran daha koyu bir tene, uzun, simsiyah saçlara, ucu sivri bir buruna ve kocaman siyah gözlere sahipti. Fulya hep Sedef gibi yeşil gözleri olsun isterdi, Sedef'se Fulya'nın uzun siyah saçlarına imrenirdi. Çok sık görüşemezlerdi fakat daha o küçük yaşlarından bile biliyorlardı; birbirlerinden başka güvenecek başka arkadaşları yoktu. Bunu anlamaları pek uzun sürmemişti çünkü ikisi de o yaşlarına rağmen epey olgunlardı.

Fulya'nın ailesi Sedef'in annesine iş vermişti. Zaten onlar bu sayede tanışmıştı; Sedef'in annesi Fulya'nın babasının kafesinde çalışırken kimsesi olmadığı için Sedef'i yanında taşıyordu. Sedef yanlışlıkla Fulya'nın üzerine bir bardak dolusu su döktüğü zaman onlar tanışmıştı. Bir kaç gün birbirlerine düşman kesilseler de zamanla inatlarını kırarak arkadaş olmuşlardı fakat Fulya'nın ailesi bu arkadaşlığı asla sevmemişti; Fulya'nın babasına göre onlar kendi denkleri değillerdi ve Fulya Sedef'le arkadaş olamazdı.

Fulya ailesine rağmen hiçbir zaman insan ayrımı yapmazdı. Ve düşüncesinin büyüyünce de geçeceğini sanmıyordu; ona göre insanların arkasında fark koymak yanlıştı. O aileye rağmen bunu düşünmesini sağlayan Sedef'ti çünkü onu babasının ve annesinin iğrenç laflarına rağmen her şeyden çok seviyor ve onun için her şeyi yapıyordu. Onun için daha o yaşlardan bile çoğu şeyi göze alıyordu ve buna pişman değildi.

"Sana ne? Sensin salak." dedi Sedef çok bilmişce. "Benim çiçeğimin sapı yeşil değil. Siyah. Hem senin evine bak," dedi parmağıyla Fulya'nın çizdiği evin bacasını gösterirken. "Yaz ayındayız akıllım. Neden bacadan duman yükseliyor?" Fulya Sedef'in söylediklerini haklı bulsa da keçi inadından ona katılmadı. "Asıl bundan sana ne?" dedi yalancı bir kızgınlıkla. "O evdekiler çok üşüyormuş, ondan bacalarından duman çıkıyormuş. Ne olacak?" Sedef buna kıkırdarken, "Sobalar yazda evin içinde olmaz ki. Ayrıca yanına da güneş çizmişsin." dedi omuz silkerek. Fulya ona bakıp, "Neyse ne." dedi. "Bizim evde kışın da soba olmuyor, yazın da. Ama çizdiğim evde hep var, onlar sobalarını seviyor."

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin