1.3

428 48 31
                                    

"Sonra x'i aldığın bu cevabı y'nin yerine koyuyorsun. Sonra bunu çözüyoruz. Bak şimdi." Kalemi elimle hareket ettirip bir kaç işlem yaptıktan sonra, "Bak," dedim Fulya'ya doğru yeniden. O beni izleyerek kahvesinden bir yudum alıyordu. "İkisi de eksi. Eksiyle eksiyi çarpınca pozitif oluyor. Cevap altı. Eksi altı değil, pozitif, düz altı." Başımı kaldırıp ona baktım. "Anladın mı?" Yaklaşık yirmi dakikadır Fulya'ya matematik anlatıyor, bir sürü soru çözüyordum, oysa sadece beni dinliyor, yaptığım işlemleri takip ediyordu.

Gözlerini bir kaç kez kırptıktan sonra, "Anladıysam Arap olayım." dedi büyük bir rahatlıkla. "Anlamadım. O yüzden Arap değilim." Sıkıntılı bir nefes alıp, "Hangisini?" diye sordum. Fulya kahvesini yere bırakıp dudaklarını büzdü ve "Hiçbirini." dedi. "Hiçbirini anlamadım Beste. İyi bir öğretmen değilsin." Kalemi bıkkınlıkla yere koyup, "İyi bir öğrenci değilsin." dedim ona doğru. "Dikkatini verip çalışmıyorsun çünkü." Fulya gözlerini bana devirdi. Ardından, "Beste hocam," dedi yüzüme. "Fazla bayıcısınız."

Ona gülümse ve onu gülümset.

Bayıcı mıydım?

"Bayıcı olan matematik, ben değilim." dedim inkar ederek. "Eğlenceli olması için napabilirim?" Fulya bana cevap vermezken eğildi ve yere bıraktığı çantasını alıp fermuarını açtı. Ben merakla onu izlerken sivri, boyanmış tırnaklarını çantasının içine soktu ve bir tarih kitabı çıkardı. "Konu bir, iki ve üçü yarın oku ve sorularını çöz, kontrol etme onu ben yaparım. Anlaştık mı?" Onun yüzüne far görmüş tavşan gibi baktığım zaman bana anlamaz gözlerle bakıyordu.

"Yaklaşık yirmi dakikadır kahvemi bile içmeden ders anlatıyorum bana hiç eğlenceli değilsin diyorsun, bu mu eğlenceli Fulya?" Başımı iki yana salladım. "Asla iyi bir öğretmen değilsin, biliyorsun değil mi?" Fulya kitabı kucağıma itekleyip, "Ne anlatabilirim Beste?" dedi. "12-13. yüzyıllarda Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasıyla Anadolu, Anadolu beylikleri olarak adlandırılan bağımsız devletlere bölündü. Sonraki birkaç yüzyıl boyunca bu beylikler Moğolların ve onların İran devleti İlhanlıların egemenliği altında kaldı. 1299'da Osmanlı kuruldu." Durdu ve nefes aldı. "Anlatırken yoruldum. Bu cümleler orada da var, e oku, neden yoruyorsun?"

Gözlerimi kocaman açıp, "Hadi ya," dedim yalancı bir şaşkınlıkla. Hafif sinirli olduğum için bünyeme rahatlık ve cesaret yüklenmişti. "Bunları evde de yapabilirim herhalde. Demek ki yapamıyormuşum ki düşük alıyormuşum." Önümdeki matematik kitabını kapatın onun önüne ittirdim. "Beş test ödev veriyorum. Hem de yarına." dedim ona doğru. Fulya durdu ve bana baktı. "Ne?" dedi tek nefeste. Bu onun için fazlaydı.  "Bunu gram matematik bilmeyen bana mı söylüyorsun?" Bunu söyleyeceğini zaten biliyordum. Başımı hızla salladığım zaman, "Aynı senin yaptığın gibi." dedim inatlaşarak.

Fulya gözlerini benden kaçırdığı zaman yarım ağız güldü ve gözlerini şaşırmış gibi açtı. "Hoşuma gitti." diye ağzında bir kelime yuvarladı fakat bunu o kadar kısık sesle söylemişti ki üsteleyememiştim. "Yarına kadar hallederim. Halledemeyeceğim hiçbir şey yok." Başımı sallayıp sessiz kaldığım zaman soğumuş kahvemden bir yudum aldım. Bu kahvemi içtiğim ilk andı çünkü büyük bir eforla ders anlatıyordum. Fulya kitapları masadan toplayıp çantasına attığı zaman bana ait olan kitapları toplayıp kendi çantama bıraktım.

İkimiz de bir süre sessizce etrafı izlerken Fulya'nın direkt olarak beni incelemesi hem tedirgin olmama hem de kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu çünkü güzellik algısı denen saçmalığı fazla kafama takıyordum.

12.12 (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin